Kocalmaya alışıyorum dünyanın en zor zanaatına,
kapıları çalmaya son kere,
durup durmadan ayrılığa.
Saatler, akarsınız, akarsınız, akarsınız...
Anlamaya çalışıyorum inanmayı yitirmenin pahasına.
Bir söz söyleyecektim sana söyleyemedim.
Dünyamda sabahleyin aç karına içilen cıgaramın tadı.
Ölüm kendinden önce bana yalnızlığını yolladı.
Kıskanıyorum öylelerini kocaldıklarının farkında bile değiller,
öylesine başlarından aşkın işleri.
Nazım Hikmet Ran
2 yorum:
Çocukların avuçlarında günlerimiz sıra bekler,
günlerimiz tohumlardır avuçlarında çocukların,
çocukların avuçlarında yeşerecekler.
Nazım Hikmet
Doğum gününde bu kısacık şiiriyle anıyorum ben de. (Aslında 20 Kasım'da doğmuş. Bir yaş büyük görünmesin diye geç yazdırmışlar nüfusa da bunun bir önemi yok elbette.)
-Affet Nazim ,dedim.Vallahi cimrilikten degil.Telasla unutmusun.
Gülerek:
- Biliyorum diye cevap verdi.Asil o cinar fidanina bak sen.
Gercekten 1,5 metre boyunda,gencecik bir cinar fidanini dikmisti birileri kabrine.Ama ,kocaman bir pirinc saksi icinde.
_ Yahu, Nazim dedim,pirinc saksi icindeki fidan burada tutarmi ?Buraya kök salarmi?
Gür sesiyle dolu dolu bir kahkaha atti sanki :
"-Tutmaz cancagizim,elbette tutmaz!Eksik olmasinlar,Ta Türkiye'den tasiyip getirmisler de dikerken saksidan cikarmayi unutmuslar!Bos ver kendini üzme.O fidan kurudu bile kök salip bana ulasamadigi icin.Ama ben durucu degilim buralarda zaten.Biliyorum,koca koca cinarlar beni bekliyor.Anadolu'da.Kökleriyle sarip sarmalamak icin,yapraklarinda beni estirmek icin.:
BOSLUKTA CÜRÜR KALEM
TOPRAKTAN GELMEMISSE
TOPRAGA DALDIRMAMISSA
KÖKÜNÜ SALMAMISSA,"
Yorum Gönder