Zamanı değirmenin taşlarına benzetirim.İçine aldığını ögütür gider.Değişir içine aldıkları,zamanın yeniliklerine.
O zaman taşına bizlerin gayrisinden başka, bir de meslekler girir ki.Bizleri bile şaşırtır.Kaybolanlar, dönüşümle karşımıza çıkanlar.Zordur insan oğlu için ayak uydurmak.Geriye kalan inzivaya çekilmek,arkadan gelenlere yol vermek.Bu bazen fikir işçileri içinde geçerlidir.Onların dünyası teknoloji girdabında her gün bir başka yönlere dönüşmektedir.Haber almak bir bir tuşun tıklanmasına geçmiştir.O ağ gün geçtikçe şekilden şekile girmektedir.
Bu gün istendiği zaman ufacık bir köyün odasından.Milyonluk metropol'ün salonlarına girilebilmektedir. Gazetecilik mesleği de, bu teknoloji rüzgarının önüne katılmış savrulup gitmektedir .
Kocalmaya alışıyorum dünyanın en zor zanaatına,
kapıları çalmaya son kere,
durup durmadan ayrılığa.
Saatler, akarsınız, akarsınız, akarsınız...
Anlamaya çalışıyorum inanmayı yitirmenin pahasına.
Bir söz söyleyecektim sana söyleyemedim.
Dünyamda sabahleyin aç karına içilen cıgaramın tadı.
Ölüm kendinden önce bana yalnızlığını yolladı.
Kıskanıyorum öylelerini kocaldıklarının farkında bile değiller,
öylesine başlarından aşkın işleri.
N. H. Ran
Tıpkı üstadin söyledikleri gibi.Kıskanıyorum /Özlüyorum "yazıyor yazıyor "diye sabah fırından çıkmış taze ekmek misali .Satılan gazeteleri.
Özlüyorum haberin içine katılmış mücadeleyi alın terini.
Özlüyorum sayfaların içinden genzimi yakan kağıdın,mürekkebin kokusunu.
Özlüyorum haberi yetiştirmek için koşuşan,geceyi gündüze karıştıran kalemleri.
Özlüyorum dört beş sayfayı geçmiyen, ticari düsünceler taşımıyan sabahları zevkle okuduğum gazeteleri.
Belki benim genarasyonumun anılarını söyle bir yoklarım bir başka yazımda.O günleri anarak.
Saygılarla.
1 yorum:
Erdil Bey, pembe gazete isimli bir proje baslattim. Tum blog dostlari olarak ortak yapabilecegimiz bir sey bu. Bilhassa Sizin cok degerli katkilariniz olacagina inaniyorum. Ayrintilar blogumdaki 2 postta var, link de orada. Iyi gunler.
Yorum Gönder