Salı, Şubat 05, 2008

Depresyon "Halk hastalığı"



Depresyon ; sinsi bir rahatsızlık, çoğunlukla kişinin kendi başına mücadele edemiyeceği ,psikolojik hastalık. Ailevi veya iş hayatının getirdiği stres'in meyveside diyebiliriz.
Bu gün onun kolları arasında kıvrandığımız halde, çoğu zaman bizlerin gizemi olarak kalmışdır.
Çoğumuz bu durumu uzman doktorlarla paylaşmadan çok uzağız.Bu durum bizleri itimatsızlık sendorumuna doğru sürüklemektedir.
Uzun çalışmaların sonucu olarak bu rahatsızlıkla mücadele edebileceğimiz bir çok metodlar bulunmuşdur.
Şans,sevinç,beklentiler; insanın yaşadığı,hissetiği anları deprasyonla birlikde yaşamak.WHO,
Dünya sağlık organizasyonun yapmış olduğu açıklamada insan sağlığı üzerinde negativ olarak yer alan rahatsızlıkların bile deprasyon kadar tehlikeli olamıyacağını söylüyorlar.
Bu gün yaşadığım ülkede "Almanya" çok tehlikeli boyutlara ulaşmış durumda. 4 Milyon insanın yaşadığı söylenmektedir.
2020 yıllarında Kalp hastalıklarının bu rahatsızlık karşısında ikinci sıraya düşebileceği yapılan testler sonucunda ortaya çıkmışdır.
Depresyon rahatsızlığının yoğunlaşması ölümlerin artışına yol açacakdır.
Ulrich Hegerl, şef pisikiyatri Uniklinik Leipzig ve orada çalışan uzmanların yapmış olduğu tesbitler, bu rahtsızlığın intiharları en yüksek noktalara kadar çekeceğini söylemektedir.Bu gün % 90 pisikoloji rahatsızlıklarının deprasyonla başladığı bu rahatsızlığın trafik kazalarında ölenlerin iki katı kadar ölümle sonuçlandığı bilinen bir gerçektir.İntiharlarda bu sayıya paralel olarak gitmektedir.
Depresyon ruhumuzu karanlığın içine sokmakla kalmayıp, aynı zamanda beynin dengelerini bozup, hormon bozukluklarına da yol açmakda, en fazla da stres hormonun yükselmesiyle, vücudumuz diğer hastalıkların cirit atacağı bir alan şekline geliyor.
Depresyonun davet ettiği rahatsızlıkların başında "Kalp krizi,Beyin kanamaları,şeker hastalıkları".
Bu gün çevremizde romatizma veya kanser rahatsızlıklarından müzdarip kişilerin dertlerini rahatlıkla anlatmalarına karşın, depresyon rahatsızlığı ise toplum arasında gizemini muhafaza etmeğe devam etmektedir.Bu rahatsızlığın diğer hastalıklar kadar ciddiye alınmaması karanlık sayıların daha da artmasına yol açıyor.
Bu durum içinde kalan kişiler hiç bir zaman kendi kendilerine bu hastalıkla mücadele edemiyeceklerini Pisikiyatri kliniği Lübek baş profesörü Fritz Hohagen de söylemektedir.
Sözlerine ek olarak rahatsızlığın ilerlemesi ile bir çok organlarımızda çalışamaz hale gelmesi olanakların içindedir.Gittikçe kişinin aile bireyleri ile kopukluğu,günlük yaşamı içinde alışveriş
daha sonraları da vücud temizliğine ehemmiyet vermemesine kadar gidebilecek arazlar.
Gözle görülebilecek derecede yaşam arzusunun eksilmesi,devamlı olarak yorgunluk hissetmesi,
uykusuzluk,konsantrasyon eksikliği,suçluluk hislerinin yoğunlaşması,çevresine karşı itimatsızlık,
kendine karşı güveninin gittikçe kaybolması rahatsızlığın belli başlı faktörleri olarak görülmektedir.
Bu durum karşısında aile bireyleri veya çevresindeki kişilerin yardım çabalarının hiç bir fayda vermiyeceğide uzmanlar tarafından altı çizilmektedir.
Aile birey veya çevresindeki kişilerin hafif rahatsızlıklarda yardımcı olabileceğine karşılık, depressiv rahatsızlıklar karşısında yapabilecekleri hiç bir olanak yoktur.
Bu halk hastalığı olarak da adlandırabilinir; zaman zaman yaşam tarzlarının getirdiği zorluklar karşısında, bu rahatsızlığın en yüksek noktalara kadar ulaştiği,zaman zaman karşısında alınan bazı önlemlerle büyümenin durdurabilineceği var sayımlar arasındadır.
Bu durumlar karşısında yapılacak en önemli unsur hastalığın başlagıcı sıralarında uzman kişilere gidilerek yardım almak alacakları terapi ve ilaçlar sayesinde dönüşü olmıyan yola girmemekle bu hastalığı yenebileceğimizi yapılan araştırmalar neticesinde önlenebilineceği söylenmektedir.
Çağın bu tehlikeli rahatsızlığa karşı yapılacak en önemli adım tabuları yıkmak en kısa yoldan kendi kararlarımız çerçevesi içersinde ilk yardımı alabilmemiz.
Kendi başımıza hiç bir zaman cözemeyeceğimiz problemleri uzman kişilere biraz itimad ederek yardım almamızdır.
Saygılarla.

Hiç yorum yok: