Çorba da tuzumuz olsun deriz.
Biliriz ki tuzsuz olmaz çorba.
Sadece bir deyimdir.
Ya gerçekler:
Elimizin ayarı kaçarsa; işte o zaman, bizlerin düşmanı olup çıkar.
Yüksek kan dolaşımı "Tansiyon" böbrek hastalıkları başta gelmek üzere daha bir çok hastalıklara yol açabilir.Ölüme bile.
Diğer tarafdan en önemli mineral olarak da yaşamımızın bir parçasıdır.Onsuz Organizmamız çalışamaz.
Tuz damak tadımızda en önemli rolü almışdır.Önümüze gelen yemeğimizi onsuz düşünemeyiz.Elimizin ayarını kaçırmadığımız müddetce.
Tuz içerikliğinde en önemli elementlerden Natrium ve Chlorid vardır.Vücudumuzun hücrelerinin çalışmasında en büyük rolü oynar.
Natrium diğer, değerlerin naklini hücrelerimize sağlar.Vücudumuzda ki su dengeleri de ondan sorulur.
Bir yetişkinin sağlıklı yaşamında altı gram günlük tuza ihtiyacı vardır.Ne yazık ki bu günkü alışkanlıklarımız içinde bu limiti aşmaktayız.Satın aldığımız gıda maddelerinde her ne kadar içindeki tuz miktarı yazılmış olsada onu hesaplama zahmetinde bulunmadığımız gibi birde dışardan kattığımız, gerçeklerden bir tanesidir.
Bu da demek oluyor ki damak tadı altında davetiye çıkardığımız hastalıkların nedenlerinin sebebi tuz değilde bir yerde bizleriz.
Bu gün kişi başına tüketim altı gram olmasına rağmen dokuz gramı bulmaktadır.
Vücudumuzda ki tuz miktarı 0,5- 1 gram kilo başında olması, ölüme neden olabilmektedir.
Bu durum da vücudumuz tuzla mücadele ederken gerekli bir çok elementinde kaybına yol açar.En çok da böbreklerimiz zarar görür.
Kaybettiğimiz elemetlerde bi örnek vermek istersek.KALSİUM diyebiliriz.Ne işe yaradığını kemik yapımıza sorabiliriz.
Kalp ve kan dolaşım sistemizde de fazla tuz dönüşü olmıyan rahatsızlıklara yol açabilir.Kalp ve şeker,Quatır hastalıkları başta gelenlerdendir.
Dengeyi nasıl sağlıyabiliriz.
Çok basit yemeklerimizi pişirdikden sonra sofrada tekrar tuz koymamakla "çoğu kişilerde daha tadına bakmadan"tuz ekmek alışkanlık haline gelmişdir.
Bu gün tuz ihtiyacımızı yoğun olarak ekmek çeşitlerinden.Et mamüllerinden "sucuk sosis pastırma" gibi.Süt mamüllerinden "peynir çeşitleri" daha bir çok gıda maddeler sayabiliriz salça,konserveler vs.fazlası ile almaktayız.
Kendi hazırladığımız yemeklerimiz de kontrolü ele alabiliriz.Hazir yiyecek konzumunda, kullandığımız gıda maddelerinde tuz oranını hesaplamak zorundayız.
Kullandığımız yağlar ve diğer baharat çeşitleri ile damak tadımızı tuza karşı kullanabiliriz.Reform dükkanlarında tuzun yerini alacak bir çok elementler bulabilirsiniz.
Bi de çocuklarımızı yetiştirme periyodunda onların tad konusunda tuza karşı korumakla, ilerde karşılaşacağımız rahatsızlıklardan önliyebiliriz.
Ağzınızın tadı bozulmasın sıhhat dolu günler dileği ile.
Saygılarla.
Yüksek kan dolaşımı "Tansiyon" böbrek hastalıkları başta gelmek üzere daha bir çok hastalıklara yol açabilir.Ölüme bile.
Diğer tarafdan en önemli mineral olarak da yaşamımızın bir parçasıdır.Onsuz Organizmamız çalışamaz.
Tuz damak tadımızda en önemli rolü almışdır.Önümüze gelen yemeğimizi onsuz düşünemeyiz.Elimizin ayarını kaçırmadığımız müddetce.
Tuz içerikliğinde en önemli elementlerden Natrium ve Chlorid vardır.Vücudumuzun hücrelerinin çalışmasında en büyük rolü oynar.
Natrium diğer, değerlerin naklini hücrelerimize sağlar.Vücudumuzda ki su dengeleri de ondan sorulur.
Bir yetişkinin sağlıklı yaşamında altı gram günlük tuza ihtiyacı vardır.Ne yazık ki bu günkü alışkanlıklarımız içinde bu limiti aşmaktayız.Satın aldığımız gıda maddelerinde her ne kadar içindeki tuz miktarı yazılmış olsada onu hesaplama zahmetinde bulunmadığımız gibi birde dışardan kattığımız, gerçeklerden bir tanesidir.
Bu da demek oluyor ki damak tadı altında davetiye çıkardığımız hastalıkların nedenlerinin sebebi tuz değilde bir yerde bizleriz.
Bu gün kişi başına tüketim altı gram olmasına rağmen dokuz gramı bulmaktadır.
Vücudumuzda ki tuz miktarı 0,5- 1 gram kilo başında olması, ölüme neden olabilmektedir.
Bu durum da vücudumuz tuzla mücadele ederken gerekli bir çok elementinde kaybına yol açar.En çok da böbreklerimiz zarar görür.
Kaybettiğimiz elemetlerde bi örnek vermek istersek.KALSİUM diyebiliriz.Ne işe yaradığını kemik yapımıza sorabiliriz.
Kalp ve kan dolaşım sistemizde de fazla tuz dönüşü olmıyan rahatsızlıklara yol açabilir.Kalp ve şeker,Quatır hastalıkları başta gelenlerdendir.
Dengeyi nasıl sağlıyabiliriz.
Çok basit yemeklerimizi pişirdikden sonra sofrada tekrar tuz koymamakla "çoğu kişilerde daha tadına bakmadan"tuz ekmek alışkanlık haline gelmişdir.
Bu gün tuz ihtiyacımızı yoğun olarak ekmek çeşitlerinden.Et mamüllerinden "sucuk sosis pastırma" gibi.Süt mamüllerinden "peynir çeşitleri" daha bir çok gıda maddeler sayabiliriz salça,konserveler vs.fazlası ile almaktayız.
Kendi hazırladığımız yemeklerimiz de kontrolü ele alabiliriz.Hazir yiyecek konzumunda, kullandığımız gıda maddelerinde tuz oranını hesaplamak zorundayız.
Kullandığımız yağlar ve diğer baharat çeşitleri ile damak tadımızı tuza karşı kullanabiliriz.Reform dükkanlarında tuzun yerini alacak bir çok elementler bulabilirsiniz.
Bi de çocuklarımızı yetiştirme periyodunda onların tad konusunda tuza karşı korumakla, ilerde karşılaşacağımız rahatsızlıklardan önliyebiliriz.
Ağzınızın tadı bozulmasın sıhhat dolu günler dileği ile.
Saygılarla.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder