İçindeki “ciarin” maddesi karaciğer, safra kesesi, böbrekler ve bağırsakların düzenli çalışmasına yardımcı oluyor.
İlkbahar aylarından itibaren tezgahlara çıkan ve yazın habercisi, tipik bir Akdeniz bitkisi. Eski çağlardan beri bilinen ve kral sofralarının en geçerli yemeği olarak anılır, “çok yıllık” bir bitki olduğu, “ toprak üstü organları bir yıllık, toprak altında bulunan kök kısmı ise çok yıllıktır. Bulunduğu yerde 8-10 yıl kalabilir ve ürün verir. Sofralarımızı süsleyen değerli bir sebze, besin değeri çok yüksektir. Birçok sebze türünden farklı olarak yüksek düzeyde karbonhidrat ve protein içerir. A, D, D2, B6 ve C vitaminlerini içinde barındırır” dedi.
Mineral maddelerce de son derece zengin olan, kalsiyum, magnezyum, manganez ve fosfor içeriğiyle dikkat çeker,
“icinde bulunan ‘ciarin’ isimli madde karaciğer, safra kesesi, böbrekler ve bağırsakların düzenli çalışmasına yardımcı olur. Ayrıca romatizma, üre, kolesterol ve damar sertliğini de iyi gelir. Sebze olarak yenmesinin yanı sıra yapraklarının da kaynatılarak suyunun içilmesinin faydalı olduğu bildirilmiştir. Sağlık için mevsiminde tüketilmeli. Aslında sağlık açısından mevsiminde hangi meyveyi hangi sebzeyi yersek yiyelim faydalıdır.”
Türkiye’de “erkenci ve geçiçi” çeşitleri bulunan, pazarlarda yüksek değer bulduğu, bu değerli sebzenin yabancı ülkelerde çocuk mamalarının yapımında, kozmetikte, içki ve boya sanayisinde de kullanılmaktadir.
Kültüre geç alınan bir sebze olması nedeniyle ekim alanlarının sınırlı kalmişdır.
“Yetiştiriciliğinin fazla gelişememesinin önemli nedenlerinden biri de bitkinin iklim yönünden çok seçici olması ve tohumla üretilmemesidir. Bitki, toprak altındaki köklerden alınan bölümlerle çoğalıyor. Özellikle Fransa’da tohumla üretilebilen çeşitler geliştirildi. Bu çeşitler de ülkemize girmeye başladı. Dolayısıyla gelecek yıllarda bu sebzenin daha geniş alanlarda daha yüksek miktarlarda yetiştiriciliğinin yapılacağını düşünülüyor.”
Merakmı ettiniz bu sebzenin ne oldugunu ?
O zaman size birde tarif vereyim.
Tıkla.
Saygılarla.
İlkbahar aylarından itibaren tezgahlara çıkan ve yazın habercisi, tipik bir Akdeniz bitkisi. Eski çağlardan beri bilinen ve kral sofralarının en geçerli yemeği olarak anılır, “çok yıllık” bir bitki olduğu, “ toprak üstü organları bir yıllık, toprak altında bulunan kök kısmı ise çok yıllıktır. Bulunduğu yerde 8-10 yıl kalabilir ve ürün verir. Sofralarımızı süsleyen değerli bir sebze, besin değeri çok yüksektir. Birçok sebze türünden farklı olarak yüksek düzeyde karbonhidrat ve protein içerir. A, D, D2, B6 ve C vitaminlerini içinde barındırır” dedi.
Mineral maddelerce de son derece zengin olan, kalsiyum, magnezyum, manganez ve fosfor içeriğiyle dikkat çeker,
“icinde bulunan ‘ciarin’ isimli madde karaciğer, safra kesesi, böbrekler ve bağırsakların düzenli çalışmasına yardımcı olur. Ayrıca romatizma, üre, kolesterol ve damar sertliğini de iyi gelir. Sebze olarak yenmesinin yanı sıra yapraklarının da kaynatılarak suyunun içilmesinin faydalı olduğu bildirilmiştir. Sağlık için mevsiminde tüketilmeli. Aslında sağlık açısından mevsiminde hangi meyveyi hangi sebzeyi yersek yiyelim faydalıdır.”
Türkiye’de “erkenci ve geçiçi” çeşitleri bulunan, pazarlarda yüksek değer bulduğu, bu değerli sebzenin yabancı ülkelerde çocuk mamalarının yapımında, kozmetikte, içki ve boya sanayisinde de kullanılmaktadir.
Kültüre geç alınan bir sebze olması nedeniyle ekim alanlarının sınırlı kalmişdır.
“Yetiştiriciliğinin fazla gelişememesinin önemli nedenlerinden biri de bitkinin iklim yönünden çok seçici olması ve tohumla üretilmemesidir. Bitki, toprak altındaki köklerden alınan bölümlerle çoğalıyor. Özellikle Fransa’da tohumla üretilebilen çeşitler geliştirildi. Bu çeşitler de ülkemize girmeye başladı. Dolayısıyla gelecek yıllarda bu sebzenin daha geniş alanlarda daha yüksek miktarlarda yetiştiriciliğinin yapılacağını düşünülüyor.”
Merakmı ettiniz bu sebzenin ne oldugunu ?
O zaman size birde tarif vereyim.
Tıkla.
Saygılarla.
6 yorum:
Merhabalar,
Şimdi yazacaklarımın bu girdi ile hiç ilgisi yok ancak e-posta adresinizi göremediğim için seçtiğim bu yerde yazmak, yorumların denetiminizden geçeceğini ve hemen silinme olanağı bulunduğunu bildiğim için beni fazla rahatsız etmedi.
Biyonik Kedi'nin sizden sözetmesi üzerine geldim, gördüm, akışlara abone oldum ve gittim.
Fatih Altaylı'nın programındaki konuşmalardan internette haberim oldu ve akışlar arasında burada da videosu olduğunu görünce gelip dinlemek istedim. Yaklaşık üçte birini dinlemişken bir müzik sesi başladı. Önce tvnin sesini kısmayı unuttum sandım, meğerse sorun o değilmiş. Sayfayı baştan sona aradım, taradım, bakındım, dolandım, yukarı çıktım, aşağı indim, büyük ekran yaptım; bu arada izlemek için açtığım videoda görüntüler akıyor, ancak konuşanların sesi kısık kalıyor; sesi açarsam müzik sesi de aynı oranda artıyor. Bu kadar merak etmesem konuyu, derhal çekip gideceğim ama izlemek istiyorum. Ne yapsam, ne yapsam?
Yanlış anlamayın lütfen, hissettiğim rahatsızlığı yansıtmak üzere yaptıklarımı çok ayrıntılı yazdım. Eminim kimsenin bu sıkıntıyı çekmesini istemezsiniz.
Önerim: Lütfen biz okuyuculara yeri geldiğinde radyoyu kapatabilme, kısma olanağı veriniz. Lütfen hiç olmazsa profil sayfasında bir e-posta adresi bulundurunuz (ki şu anda benim zorunlu olarak neden olduğum gibi ilgisiz bir yerde ilgisiz yazılarla karşılaşmayınız).
Kolaylıklar diliyorum efendim.
Sayin isil isil Radyo'nun üzerinde
kare isaretinin üstüne bastiginiz zaman kapaniyor.Cogu zaman e mail adresimi yazmisdim.Erdil1@msn.com
Saygilarla.
Nasıl yorumsuz kalabilirim Erdil bey yorumsuz başlığınıza...
Fatih Altaylı'yı kınıyorum...İki kendini bilmez densizi programına çıkardığı için..Cahilce bir gülüşle,söylediği sözler utanç verici o sıkma başın...Belli ki çok sıkmış başını,kan dolaşımı durmuş beyninde...Bu sözleri söyleyebildiği için bile Atatürk'e ne çok şey borçlu olduğunu bilseydi,minnettarlığını dile getirirdi...Başını örtmek için para aldıklarını biliyorum bu tip insanların,kimbilir bu sözler için neler alındı...Gerçek dindar insan,dini ve milli liderini ayırt etmesini bilir..İran rejiminde,hadi bakalım sıkıysa "Humeyni'yi sevmiyorum "desin de TAŞLANIYOR MU,TAŞLANMIYOR MU GÖRELİM.
BEN ,HER ZAMAN,ATATÜRK GİBİ BİR LİDERİMİZ OLDUĞU İÇİN,ALLAH'IMA ŞÜKREDİYORUM..
YAZIKLAR OLSUN fATİH aLTAYLI!
Reyting için,sokaktan toplanan iki pisliği çıkardığın için!
Halbuki,bu ilmi yutmuş gerçek bilgili insanları çıkarsaydın,daha saygın olurdun..Tartışmaya değerdi o zaman...Benim de başı örtülü arkadaşlarım var..Ama fikri açıklar..
Zaten amaç örtü değil ki....
Saygılarımla
Tülay
Benimkiler de açtı. Her yıl muhteşem dekor yapıyorlar bana. Ye ye ye; seyret, seyret... Harika. Faydaları da cabası.
Sayin Tülay hanim o bayan ilk olarak tv.lerde boy göstermiyor.Iki defa daha 32.nci günde boy gösterdi.Hatta rektörlere karsi tehditler savuran gurubun icindeydi.Onun icin Altay'liya pek yüklenmemek gerekir.
Ben yerinde olsaydim soracagim tek soru olurdu.Türban yüzünden okuyamadiniz Kanadaya göc ettiniz.Orada 7 sene kaldiniz vatandasi oldunuz.Peki Ünüversteyi bitirdiniz mi ? Gaye okumak degilmiydi !!!
Gelelim egitim durumuna ben ilk okul'a kadar Türkiye'de okudum.
Amma Nene Hatunun kim oldugunu sayfamda iki kere yazdim.Bilmiyenler icin bilgi vereyim.Sütcü imam denilen kisi
iki ermeni askerini öldürmüsdü.Kendisi bir kenar mahallede süt satmakla geciniyordu.
Zaman zamanda camide imam olmadigi zaman vekalet eden bir kisi idi.
Simdi sorarim sizlere bu kadar kücük bilgilere bile sahip olmiyan kisi nasil Ünüversetenin 2.nci sinifina kadar gelebilmis.Tipki gecen hafta Siyaset Meydaninda Nazim Hikmetle birebir anilari anlatan kisilerin aciklamasindan sonra genclere verilen sözde, ki bunlar akademik egitim yapan kisiler saatlerce dinlediklerini yorumlari ile nasil anlamadiklari da aci gercegi gösteriyor.Neden yoruma kapattima gelince tepkinin sel gibi olacagini biliyordum.
Inanin Tülün hanim bu tepkinin icinde egitim seviyemize hic dokunulmiyacakdi.Daha ilk okulu bile bitiremedik.
Saygilar-sevgiler.
Can kardesim,Tarifi nasil buldugunu yorumlamamissin.
Sevgilerle.
Yorum Gönder