Babam anlatıyor:
"-Balkan Savaşı felaketi yetmiyormuş gibi Dünya Savaşı'ından da yenik çıkan ülke
parçalanmış ve tam bir kargaşa içine yuvarlanmıştı. Ankara'da ise Seymenlerin o sıradaki dağınıklığından yararlanan eşkıya her yanda kol gezerken devlet güçleri çaresizlik içinde çırpınıyordu.
1919'un Mayıs ayı sonlarında bir gün Anafartalar Kahramani"Sarı Pasa"nın bir kaç arkadaşıyla birlikte Samsun'a çıktığı haberi Ankara'ya ulaştı.Ekmek parası için
ceride sattığım günlerin verdiği alışkanlıkla ne bulursam okuyor ve bu kötü gidişe birilerinin elbette "dur" diyeceğine inanıyordum.Koskoca Türk Milleti yok olup dünyadan silinecek değildi ya! Haberleri peşpeşe gelen "Amasya Tamimi",Erzurum ve Sivas Kongreleri" ise Mustafa Kemal Pasa'nin kötü kaderimizi değiştireceği umutlarını körüklüyordu.Derken Pasa'nin Ankara'ya geleceiği duyuldu ve yer yerinden
oynadı.Öyle ki, babamın ölümünden sonra bir dağılma süreci yaşayan Ankara Seymenleri bile Toparlanmış ve kendilerine yeni bir "baş" seçmişlerdi."
"Nihayet, 27 Aralık 1919 Cumartesi günü saat 15,30'da Mustafa Kemal ve arkadaşlarını getiren ve adeta güclükle yol alan eski otomobiller göründügünde Ankara ve civarından koşup gelen yüzbin kişilik muazzam bir kalabalık her yanı doldurmuştu."Benz" marka,patlamış lastikleri çaputlarla doldurulmuş ilk otomobilde Mustafa Kemal'den başka Mazhar Müfit ve Hakkı Behiç Beyler... ikincisinde ise Hüsrev (Gerede),(Alfred) Rüstem,Süreyya (Yiğit) ve Refik (Saydam) Beyler bulunuyordu.Otomobiller, Vali Vekili Yahya Galip (Kargı) Bey'le Garnizon Kumandanı Ali Fuat (Cebesoy) Pasa'nın önüne gelince durdu.Ankara Şehri adına Pasa'yi gelenler ise Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti üyeleri Müftü Rıfat (Börekçi) Efendi'nın yanı sıra Kınacızade Ali, Hanıfzade Mehmet ve Bulgurzade Tevfik Beylerle arkadaşlarıydı. Ankara Seymenleri ise,önde yaya arkada atlılar olmak üzere bu heyetlerin karşısında ve kınından çıkarılmış "tekepalalarla" dimdik duruyorlardı.
Babamın hatırına olacak,beni de ön safta aralarına almışlardı."
Yol yorgunluğunu gizlemeye çalışan Paşa, hayal ettiğimden daha narın yapılıydı ama bambaşka bir insan olduğu hemen belli oluyordu.Üzerinde beli kuşaklı şık tvit paltosu,,siyah astıragan kalpağı,parlak çizmeleri ile herkesten öyle farklı idi ki! Karşılayıcı heyetin ellerini tek tek sıkıp teşekkür ettikten sonra birden bize yöneldi. Sağ elindeki bastonu yere dayayıp hiçbir şey söylemeden bir süre yüzlerimize
baktı.Geldiği yolun son kilometleri boyunca sağlı sollu dizilmiş Seymenlerin O'nu çok etkilediği anlaşılıyordu."
"Böyle tam karşımıza gelip durunca "Yaşa!...Varol!..." sesleri de kesilmişti.Kararmaya başlıyan havada bir kuş kanat çırpsa sesi duyulacaktı.
Sakin fakat kararlı bir sesle bu inanılmaz sessizliği gene kendisi bozdu :
- Merhaba efeler.
Hep bir ağızdan gürledik:
- Sağol Paşa Hazretleri.
- Arakadaşlar buraya niçin geldiniz ?
- Millet yolunda kanımızı akıtmaya geldik Paşa Hazretleri.
- Fikrinizde sabit misiniz ?
Tekrar, gök gürlemesi gibi cevap verdik.
- Andolsun !
Gözleri yaşarmıs,berbat yollar üzerinde eski bir otomobille yaptığı uzun yolculuğun tüm yorgunluğu üzerinden sanki akıp gitmişti. Gözleri çakmak çakmaktı :
"- Varolun yiğitlerim!".
Saygılarla.
*Bir Ankara ailesinin Öyküsü.
"-Balkan Savaşı felaketi yetmiyormuş gibi Dünya Savaşı'ından da yenik çıkan ülke
parçalanmış ve tam bir kargaşa içine yuvarlanmıştı. Ankara'da ise Seymenlerin o sıradaki dağınıklığından yararlanan eşkıya her yanda kol gezerken devlet güçleri çaresizlik içinde çırpınıyordu.
1919'un Mayıs ayı sonlarında bir gün Anafartalar Kahramani"Sarı Pasa"nın bir kaç arkadaşıyla birlikte Samsun'a çıktığı haberi Ankara'ya ulaştı.Ekmek parası için
ceride sattığım günlerin verdiği alışkanlıkla ne bulursam okuyor ve bu kötü gidişe birilerinin elbette "dur" diyeceğine inanıyordum.Koskoca Türk Milleti yok olup dünyadan silinecek değildi ya! Haberleri peşpeşe gelen "Amasya Tamimi",Erzurum ve Sivas Kongreleri" ise Mustafa Kemal Pasa'nin kötü kaderimizi değiştireceği umutlarını körüklüyordu.Derken Pasa'nin Ankara'ya geleceiği duyuldu ve yer yerinden
oynadı.Öyle ki, babamın ölümünden sonra bir dağılma süreci yaşayan Ankara Seymenleri bile Toparlanmış ve kendilerine yeni bir "baş" seçmişlerdi."
"Nihayet, 27 Aralık 1919 Cumartesi günü saat 15,30'da Mustafa Kemal ve arkadaşlarını getiren ve adeta güclükle yol alan eski otomobiller göründügünde Ankara ve civarından koşup gelen yüzbin kişilik muazzam bir kalabalık her yanı doldurmuştu."Benz" marka,patlamış lastikleri çaputlarla doldurulmuş ilk otomobilde Mustafa Kemal'den başka Mazhar Müfit ve Hakkı Behiç Beyler... ikincisinde ise Hüsrev (Gerede),(Alfred) Rüstem,Süreyya (Yiğit) ve Refik (Saydam) Beyler bulunuyordu.Otomobiller, Vali Vekili Yahya Galip (Kargı) Bey'le Garnizon Kumandanı Ali Fuat (Cebesoy) Pasa'nın önüne gelince durdu.Ankara Şehri adına Pasa'yi gelenler ise Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti üyeleri Müftü Rıfat (Börekçi) Efendi'nın yanı sıra Kınacızade Ali, Hanıfzade Mehmet ve Bulgurzade Tevfik Beylerle arkadaşlarıydı. Ankara Seymenleri ise,önde yaya arkada atlılar olmak üzere bu heyetlerin karşısında ve kınından çıkarılmış "tekepalalarla" dimdik duruyorlardı.
Babamın hatırına olacak,beni de ön safta aralarına almışlardı."
Yol yorgunluğunu gizlemeye çalışan Paşa, hayal ettiğimden daha narın yapılıydı ama bambaşka bir insan olduğu hemen belli oluyordu.Üzerinde beli kuşaklı şık tvit paltosu,,siyah astıragan kalpağı,parlak çizmeleri ile herkesten öyle farklı idi ki! Karşılayıcı heyetin ellerini tek tek sıkıp teşekkür ettikten sonra birden bize yöneldi. Sağ elindeki bastonu yere dayayıp hiçbir şey söylemeden bir süre yüzlerimize
baktı.Geldiği yolun son kilometleri boyunca sağlı sollu dizilmiş Seymenlerin O'nu çok etkilediği anlaşılıyordu."
"Böyle tam karşımıza gelip durunca "Yaşa!...Varol!..." sesleri de kesilmişti.Kararmaya başlıyan havada bir kuş kanat çırpsa sesi duyulacaktı.
Sakin fakat kararlı bir sesle bu inanılmaz sessizliği gene kendisi bozdu :
- Merhaba efeler.
Hep bir ağızdan gürledik:
- Sağol Paşa Hazretleri.
- Arakadaşlar buraya niçin geldiniz ?
- Millet yolunda kanımızı akıtmaya geldik Paşa Hazretleri.
- Fikrinizde sabit misiniz ?
Tekrar, gök gürlemesi gibi cevap verdik.
- Andolsun !
Gözleri yaşarmıs,berbat yollar üzerinde eski bir otomobille yaptığı uzun yolculuğun tüm yorgunluğu üzerinden sanki akıp gitmişti. Gözleri çakmak çakmaktı :
"- Varolun yiğitlerim!".
Saygılarla.
*Bir Ankara ailesinin Öyküsü.
4 yorum:
gozlerim yasardi Erdil Bey.
hele hele ozbeoz gercek ankarali olarak...
Vatanin her kösesinde ona inan onunla omuz omuza bizlere bu Vatani emanet eden insanlarin saygisini kazanabilmek o ilkelerin bizleri ayakta tuttugunu haykirabilmek icin sayfalarimizda bundan sonra böyle etkinliklere yer vermeyi görev sayiyorum.Siz genclerinde sayfalarinda o büyük insanlarin bilinmiyen taraflarini
okumak kadar güzel bir sey olmiyacaktir.
Sevgiler-Saygilarla.
Genc Ankara'li.
Vatan sevgisini ne güzel anlatmışsınız Erdil bey....
Bu sevgi yeniden alevlenmeli...
saygılarımla..
TüTü
Sayin Tütü hanim dikkatle izlemekteyim öyle seyler bilincli olarak yeni nesillere degistirilerek anlatilmaktadir.Unutulmamasi gereken öyle seyler varki hele hele kadin haklari üzerinde daha o tarihlerde bile verilen haklarin nasil eritilmeye calistigi bunuda yapabilmek icin kadinlarin kullanilmasi cok aci gerceklerden bir tanesidir.En kisa zamanda o günlerde sahip olunan haklarin karsisinda Avrupa'da yasiyan kadinlarin haklarinin neler oldugu konusunda bir yazi hazirlamaya calisacagim.
Sevgiler saygilar.
Yorum Gönder