Futbol seyircisi olmak bir takım seçmek her kişinin kendine ayrı bir özgüsüdür.Her taraftarın da o takımı nasıl tuttuğunun bir öyküsü vardır.
Bu ya aileden gelen bir tutku vaya bulunduğu ortam ona bunu sunmuştur.Onun renkleri benimsemiş her zaman arkasında olmuştur.
Kimi zaman takımı ile sevinmiş, kimi zamanda onun için gözyaşı dökmüştür.
Ben bu tutkuyu babam sayesinde tanıdım.Çok iyi de bir seyirci idim.Babamın mesleği nedeni ile o efsane futbolcuları bire bir tanıma şansım olmuştu.
Benim zamanım da maçlar Mitatpaşa'da ; şindiki İnönü stadın da oynanırdı.
O günleri gözlerimin önüne getirmeye, biraz olsun çalışacağım.Ezeli rakip olan 'Galatasaray - Fenerbahçe' maçları, o zamanlar sahalarımız bu günkü gibi modern de değildi. Mitatpaşa da oynan bu iki ezeli klüplerin maçlarında, seyirciler o stadda söyle dağılırdı.
Gazhane açığınına bir takımın seyircisi,deniz tarafına da diğer takımın seyircisi geçerdi.Her iki tarafda kendi takımları için tezahürat yaparlardı.Bu arada kapalı ve numaralı trübünlerinde seyirciler karışık otururlardı.
Her iki açık da yapılan bu coşkulu tezahüratın içine çekmek için 'haydi kaplı' diye laf atılırdı.Ne yazık ki oradan maç oynanma esnasında, kaçan pozisyonlar veya atılan göllerin ardından başka, hiç ses gelmezdi.
Maç biter bir taraf galip gelmiş diğer taraf malup olmuşsa Taksim'e çıkan yolun sağını bir takım, solunu bir takım alarak iğneli şarkılar söyliyerek çıkarlardı.
Kimi zamanda yenilen takımın sembolik tabutları oraya kadar taşınırdı.Taksim de ise o maç bitmiş taraftarlar oradan dağılıp giderlerdi.En fazla iki rakip takımın seyrcisi öteki maçta görüsürüz diye maçı noktalardı.
Bir de bu stadyumun parası olmıyan beleşçi taraftarları vardı.
Onlarda maçı Gazhanenin arkasında ki tepelerden seyrederlerdi.Tabii ki sahayı kısmen görerek; orada her iki rakibin taraftarı bir arada maçı izlemeye çalışır.Stad dan yükselen seslere göre bir birlerine sorarak kim attı veya ne oldu soruları havalarda uçuşurdu.
Ben koyu bir Galatasaray taraftarı idim.O efsane futbolcuları tanımış onlarla her zaman iç içe olmuştum.Fenerbahçe ise benim her zaman ezeli rakibim olmuştu.Onları yendiğimiz zaman büyük bir sevinç duyardım.Her ne kadar Galatasaraylı olmama rağmen
bir Can Bartu bir Lefteri görebilmek için Fenerin maçlarına da gitmekten kendimi alamazdim.Keşke onlarda Galatasaray' lı olsalardı diye üzülürdüm.Ne yazık ki onlar amatör ruhlu profesyenel futbolculardı.Onlar da Metin Oktay, Turgay Seren gibi formalarının aşıklısı idiler.Fener'in maçlarına gittiğim zaman o sevdiğim futbolcuları çılgınca alkıılar onlara tezahürat yapardım.
Gelelim bu günlere ben gene Galatasaray'lıyım ama takım tutmuyorum.İster Fener isterse, Galatasaray isterse, Beşiktaş şampiyon olsun beni zerre kadar ilgilendirmiyor.
O güzel renklerin o futbol şölenlerinin içine çıkarlar için kara bulut gibi cöktüler.
İspatımı diye soracak olursanız.
Açın Tv.lerdeki Spor programlarını birbirini yiyen yorumcular.Kameralarla saatlerce bir ileri bir geri maçın içindeki bir pozisyonu saatlerce anlatmaya çalışanlar.Her maç sonu İğrenç bir şekilde beyan veren yöneticiler.Taraftarı haftalar öncesi galeyana getirmeye çalışan spor yazarları.
O güzelim Futbol bu gün tarihe söyle geçmiştir.Fenerbahçe'nin 100 yılında Ali Samiyen
Stadında da bu da "Galatasaray'lıların stadıdır" toprağa gömülmüşdür.Bu gün Fenerbahçe nin 100 yılını ve şampiyonluğunu ellerimden kan gelircesine kadar alkışlasam kutlasam bile o toprağa gömdügümüz Futbolumuz geri gelmiyecektir.
İnşallah yeni bir taraftar, yeni bir futbol doğarda; benden sonra ki nesiller benim gençliğimde ki gibi zevkle bu sporu yaşarlar.
Saygılarla.
Bu ya aileden gelen bir tutku vaya bulunduğu ortam ona bunu sunmuştur.Onun renkleri benimsemiş her zaman arkasında olmuştur.
Kimi zaman takımı ile sevinmiş, kimi zamanda onun için gözyaşı dökmüştür.
Ben bu tutkuyu babam sayesinde tanıdım.Çok iyi de bir seyirci idim.Babamın mesleği nedeni ile o efsane futbolcuları bire bir tanıma şansım olmuştu.
Benim zamanım da maçlar Mitatpaşa'da ; şindiki İnönü stadın da oynanırdı.
O günleri gözlerimin önüne getirmeye, biraz olsun çalışacağım.Ezeli rakip olan 'Galatasaray - Fenerbahçe' maçları, o zamanlar sahalarımız bu günkü gibi modern de değildi. Mitatpaşa da oynan bu iki ezeli klüplerin maçlarında, seyirciler o stadda söyle dağılırdı.
Gazhane açığınına bir takımın seyircisi,deniz tarafına da diğer takımın seyircisi geçerdi.Her iki tarafda kendi takımları için tezahürat yaparlardı.Bu arada kapalı ve numaralı trübünlerinde seyirciler karışık otururlardı.
Her iki açık da yapılan bu coşkulu tezahüratın içine çekmek için 'haydi kaplı' diye laf atılırdı.Ne yazık ki oradan maç oynanma esnasında, kaçan pozisyonlar veya atılan göllerin ardından başka, hiç ses gelmezdi.
Maç biter bir taraf galip gelmiş diğer taraf malup olmuşsa Taksim'e çıkan yolun sağını bir takım, solunu bir takım alarak iğneli şarkılar söyliyerek çıkarlardı.
Kimi zamanda yenilen takımın sembolik tabutları oraya kadar taşınırdı.Taksim de ise o maç bitmiş taraftarlar oradan dağılıp giderlerdi.En fazla iki rakip takımın seyrcisi öteki maçta görüsürüz diye maçı noktalardı.
Bir de bu stadyumun parası olmıyan beleşçi taraftarları vardı.
Onlarda maçı Gazhanenin arkasında ki tepelerden seyrederlerdi.Tabii ki sahayı kısmen görerek; orada her iki rakibin taraftarı bir arada maçı izlemeye çalışır.Stad dan yükselen seslere göre bir birlerine sorarak kim attı veya ne oldu soruları havalarda uçuşurdu.
Ben koyu bir Galatasaray taraftarı idim.O efsane futbolcuları tanımış onlarla her zaman iç içe olmuştum.Fenerbahçe ise benim her zaman ezeli rakibim olmuştu.Onları yendiğimiz zaman büyük bir sevinç duyardım.Her ne kadar Galatasaraylı olmama rağmen
bir Can Bartu bir Lefteri görebilmek için Fenerin maçlarına da gitmekten kendimi alamazdim.Keşke onlarda Galatasaray' lı olsalardı diye üzülürdüm.Ne yazık ki onlar amatör ruhlu profesyenel futbolculardı.Onlar da Metin Oktay, Turgay Seren gibi formalarının aşıklısı idiler.Fener'in maçlarına gittiğim zaman o sevdiğim futbolcuları çılgınca alkıılar onlara tezahürat yapardım.
Gelelim bu günlere ben gene Galatasaray'lıyım ama takım tutmuyorum.İster Fener isterse, Galatasaray isterse, Beşiktaş şampiyon olsun beni zerre kadar ilgilendirmiyor.
O güzel renklerin o futbol şölenlerinin içine çıkarlar için kara bulut gibi cöktüler.
İspatımı diye soracak olursanız.
Açın Tv.lerdeki Spor programlarını birbirini yiyen yorumcular.Kameralarla saatlerce bir ileri bir geri maçın içindeki bir pozisyonu saatlerce anlatmaya çalışanlar.Her maç sonu İğrenç bir şekilde beyan veren yöneticiler.Taraftarı haftalar öncesi galeyana getirmeye çalışan spor yazarları.
O güzelim Futbol bu gün tarihe söyle geçmiştir.Fenerbahçe'nin 100 yılında Ali Samiyen
Stadında da bu da "Galatasaray'lıların stadıdır" toprağa gömülmüşdür.Bu gün Fenerbahçe nin 100 yılını ve şampiyonluğunu ellerimden kan gelircesine kadar alkışlasam kutlasam bile o toprağa gömdügümüz Futbolumuz geri gelmiyecektir.
İnşallah yeni bir taraftar, yeni bir futbol doğarda; benden sonra ki nesiller benim gençliğimde ki gibi zevkle bu sporu yaşarlar.
Saygılarla.
Bir kere daha yıkıldım !..
Bu gün çok sevdiğim bir arkadaşım izinden geri geldi.Hem hoşgeldin,hemde Şampiyonluğunu kutlamak istedim.O köyü bir Fenerbahçe'liydi.Bana ne dedi biliyormusunuz.Benim için bu devir kapanmıştır.Gelir gelmez maçları takip ettiği Tv.Maç yayın programını iptal ettirmek olmuş.Sevgili arkadaşım hakiki bir Fenerbahçeli .O Futbol'u seven, bir güzide takıma gönül veren dost.100 ncü yılında doğduğundan beri Fenerbahçe'ye gönül vermiş bir insani bile küstürdünüz.Bu konuda daha yazacak bir şey kalmamıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder