Küresel ısınma, kuraklık "susuzluk" bizleri bekliyen günler.Esasında o kadar da abartıldığı gibi değil mesela eğer benzine sahipseniz susuz kalmazsınız!...
4 litre benzini ver, al 1 litre suyu.
"Dünyada suyun benzinden bile pahalı olduğu kentin hangisi olduğunu biliyor musunuz? Birleşik Arap Emirlikleri'nin en güzel kıyı kenti olarak anılan Dubai'de pahalı olan tek bir şey var: "Su". İsrail, teknolojisiyle kullanma suyunu deniz suyundan elde etmeyi başaran Dubaililerin çeşmelerinden akan bu su rahatlıkla içilebiliyor. Ancak teknolojinin gelişmesi sayesinde çölü vaha haline dönüştürmeyi başaran bu kentin insanları bir litre su içebilmek için tam dört litre benzin parası ödemek zorunda kalıyorlar."
Insanlık tarih boyunca suyun değerini şöyle açıklamıstır.
Bundan yaklaşık 2.400 yıl önce Empodekles, “ Dünya su ve topraktan meydana gelmiştir”.Daha sonraları,“Dört Eleman Kuramı”.Bu kurama göre, “ Bütün cisimler su, toprak, hava ve ateşten oluşmaktadır”.Modern bilimde ise: “Yaşam suda başlamıştır”, “Susuz yaşam olmaz”.Dünyanın yapısı ve canlıların yaşamı için suyun ne kadar değerli bir kaynak olduğunu göstermektedir.
Dünyanın iklim değişikliği felaketine uğraması için 5 yılın bulunduğunu belirtiyor,Dünya Doğal Hayatı Koruma Fonu (WWF), hükümetlere,harekete geçilmesi için 2012’ye kadar zamanları olduğu uyarısında bulundu.
WWF’nin “2050 İçin Vizyonlar” raporunda, hükümetler bunu yapmazlarsa “gelecek kuşakların, harekete geçme yeteneksizliğinin yol açtığı güçlüklerle yaşamak zorunda kalacakları” belirtildi.
Bilim adamlari acilen harekete geçilmesi halinde bu gidişatın durdurulabileceğini söylüyorlar.
Bangkok’ta 1 hafta sürecek konferansa katılacak bilim adamları ve diplomatlar, dünyanın karbondioksit, metan ve diğer ısı tutan gazların artan seviyelerinin nasıl azaltılacağına dair hazırlanan rapor taslağına son şeklini verecek.
Ülkelerin, 2030’a kadar dünya genelinde emisyonları azaltacak siyasetler benimsedikleri takdirde iklimi koruyabilecekleri belirtiliyor.
Yenilebilir enerji kaynakları, nükleer santraller, biyo-yakıtların kullamının artırılması çözüm önerileri arasında gösteriliyor. Alınacak önlemlerin gelecek 20 yılda dünya ekonomisine milyarlarca dolara mal olabileceği ama sağlık sorunlarının ve hava kirliliğinin azalmasıyla bu maliyetin de telafi edilebileceği belirtiliyor.
Bu konferansta yayımlanacak rapor, sanayileşmiş ülkelerin oluşturduğu G8’in Haziran’da yapacağı toplantıda ele alınacak.
Tabii aynanın bir de arka yüzü var ki kafalar tam olarak karışıyor.
Örnek vermek istersek :
1. Uzmanların düşüncelerini serbestçe aktarabilmesinin önündeki engeller. Bir başka deyişle, gizli ya da açık sansür.
2. Beyaz Saray, daha özelde Bush yönetiminin küresel ısınma konusunda bilim dünyasına sansür uygulayıp, çeşitli raporlara kendi tezlerini yerleştirdiği iddiası.
3. 2003 yılında ABD Çevre Koruma Ajansı’nın raporunda, insan faaliyetlerini küresel ısınmadan sorumlu tutan bölümün, Beyaz Saray tarafından değiştirildiği öne sürülüyor.Amerikan Petrol Enstitüsü’nün dünyada sıcaklıkların artmadığı iddia edilen raporundan bir bölüm yerleştirildiği.
4. Bilim insanları Sendikası’nın araştırması da uzmanlara yönelik baskıları anlatması açısından önemli. Zira, soruları yanıtlayan yaklaşık 300 uzmanın yüzde 58’i, üstleri tarafından iklim değişikliği ve küresel ısınma ifadelerini raporlarından çıkarmaya zorlandıklarını söylüyor.
5. Raporların bulunduğu internet siteleri aniden kayboluyor. Biliminsanarı, baskılar nedeniyle işlerini bırakmak zorunda kalıyor.
Araştırmaya göre, son 5 yılda bu tip siyasi yönlendirme ve sansürün görüldüğü vakaların sayısı 435’i buluyor.
Şu sırada Bangkok’taki konferansta tartışılan son rapor ise, iklim değişikliğine yol açan sera gazı salımlarının nasıl denetim altına alınabileceğini ve küresel ısınmanın engellenmesi için neler yapılabileceğini ele alıyor.
Raporlarda ayrıca, bir önlem alınmadığı takdirde, iklim değişikliğinin kuraklık, sel, fırtına, denizlerin yükselmesi, sıcak dalgaları gibi ciddi sonuçlara yol açabileceği belirtiliyordu.
Pazartesi günü başlayan ve önümüzdeki Cuma günü, nihai raporun açıklanmasıyla son bulacak konferans kapalı kapılar ardında sürüyor.
ABD gibi zengin ülkeler artık maliyetleri neden göstererek sera gazı salımlarında azaltmaya gitmemeyi haklı göstemekte zorlanacak.
Fakat gözlemcilere göre, konferanstan gelen duyumlar ABD’nin çok fazla şeye itiraz etmediğine, asıl engelleyici tutum alan ülkenin Çin olduğuna işaret ediyor.
Çin’in atmosfere saldığı sera gazı kişi başına hesaplandığında, ABD’nin saldığı miktarın altıda biri.
Fakat nüfusunun çok büyük olması nedeniyle, Çin’in bu yıl dünyada atmosferi en fazla kirleten ülke konumuna gelmesi bekleniyor.
Rapor ayrıca, Haziran ayında iklim değişikliği gündemiyle biraraya gelecek olan ve Sekizler Grubu olarak bilinen sanayileşmiş ülke liderleri tarafından da gözönüne alınacak.
Bu arada Save the Children (Çocukları Kurtaralım) vakfı, iklim değişikliğinden kaynaklı kuraklık, sel ve fırtınaların gelecek 10 yılda, her yıl 175 milyon çocuğu etkileyeceğini açıkladı.“İklim değişikliğinin yükünü çocuklar çekiyor” diyerek, her yıl milyonlarcasının iklim değişikliğiyle ilgili hastalıklara yakalanabileceğini söyledi.
Avrupa’da 2003 yazındaki aşırı sıcakların 16 ülkede 70 binden fazla kişinin ölümüne yol açtığını da hatırlatıyor.
dünyanın ortalama 1,8 ila 4 derece ısınacağını söyleyen Hükümetler arası İklim Değişikliği Uzmanlar Grubu, sıtma ve deng humması gibi tropikal hastalıkların yayılacağını, ishal, kötü beslenme, polen alerjisi, sıcak dalgaları, fırtınalar, kuraklık ve sellerin bedelini insanların ödeyeceğine dikkati çekiyor.
Küresel ısınmanın etkilerinin herkes için aynı olmayacağı uyarısında da bulunuyor. Örneğin en çok etkilenecek bölgelerin başında kuzey kutup dairesi yani Arktik geliyor çünkü iklim değişikliği özellikle bu bölgeyi vuracak.
İklim değişikliğinden fazla etkilenecek olan bir başka bölgeyse Afrika. Uzmanlar, kıtada sağlık sorunları, salgın hastalıklar, su sıkıntısının yanı sıra kıyı bölgelerinde okyanus seviyesinin yükseleceğini ve buna bağlı sıkıntıları dile getiriyor.
Aşırı sıcaklar, sıcak dalgaları ve şiddetli yağışlar sık görülmeye devam edecek. Gelecekte tropikal fırtınalar daha yoğun görülecek. Yağışlar daha şiddetli olacak, bununla birlikte bazı bölgelerde azalacak.
Bizleri bekliyenler, kisaca bir özet.
Birey olarak ne yapabiliriz ?...
Eğer bu cümle ile düşünmeye, tehlikenin bilincine varmaya başladığımız zaman yapabileceğimiz cok şey olduğunun farkına varabiliriz.
Saygılarla.
4 litre benzini ver, al 1 litre suyu.
"Dünyada suyun benzinden bile pahalı olduğu kentin hangisi olduğunu biliyor musunuz? Birleşik Arap Emirlikleri'nin en güzel kıyı kenti olarak anılan Dubai'de pahalı olan tek bir şey var: "Su". İsrail, teknolojisiyle kullanma suyunu deniz suyundan elde etmeyi başaran Dubaililerin çeşmelerinden akan bu su rahatlıkla içilebiliyor. Ancak teknolojinin gelişmesi sayesinde çölü vaha haline dönüştürmeyi başaran bu kentin insanları bir litre su içebilmek için tam dört litre benzin parası ödemek zorunda kalıyorlar."
Insanlık tarih boyunca suyun değerini şöyle açıklamıstır.
Bundan yaklaşık 2.400 yıl önce Empodekles, “ Dünya su ve topraktan meydana gelmiştir”.Daha sonraları,“Dört Eleman Kuramı”.Bu kurama göre, “ Bütün cisimler su, toprak, hava ve ateşten oluşmaktadır”.Modern bilimde ise: “Yaşam suda başlamıştır”, “Susuz yaşam olmaz”.Dünyanın yapısı ve canlıların yaşamı için suyun ne kadar değerli bir kaynak olduğunu göstermektedir.
Dünyanın iklim değişikliği felaketine uğraması için 5 yılın bulunduğunu belirtiyor,Dünya Doğal Hayatı Koruma Fonu (WWF), hükümetlere,harekete geçilmesi için 2012’ye kadar zamanları olduğu uyarısında bulundu.
WWF’nin “2050 İçin Vizyonlar” raporunda, hükümetler bunu yapmazlarsa “gelecek kuşakların, harekete geçme yeteneksizliğinin yol açtığı güçlüklerle yaşamak zorunda kalacakları” belirtildi.
Bilim adamlari acilen harekete geçilmesi halinde bu gidişatın durdurulabileceğini söylüyorlar.
Bangkok’ta 1 hafta sürecek konferansa katılacak bilim adamları ve diplomatlar, dünyanın karbondioksit, metan ve diğer ısı tutan gazların artan seviyelerinin nasıl azaltılacağına dair hazırlanan rapor taslağına son şeklini verecek.
Ülkelerin, 2030’a kadar dünya genelinde emisyonları azaltacak siyasetler benimsedikleri takdirde iklimi koruyabilecekleri belirtiliyor.
Yenilebilir enerji kaynakları, nükleer santraller, biyo-yakıtların kullamının artırılması çözüm önerileri arasında gösteriliyor. Alınacak önlemlerin gelecek 20 yılda dünya ekonomisine milyarlarca dolara mal olabileceği ama sağlık sorunlarının ve hava kirliliğinin azalmasıyla bu maliyetin de telafi edilebileceği belirtiliyor.
Bu konferansta yayımlanacak rapor, sanayileşmiş ülkelerin oluşturduğu G8’in Haziran’da yapacağı toplantıda ele alınacak.
Tabii aynanın bir de arka yüzü var ki kafalar tam olarak karışıyor.
Örnek vermek istersek :
1. Uzmanların düşüncelerini serbestçe aktarabilmesinin önündeki engeller. Bir başka deyişle, gizli ya da açık sansür.
2. Beyaz Saray, daha özelde Bush yönetiminin küresel ısınma konusunda bilim dünyasına sansür uygulayıp, çeşitli raporlara kendi tezlerini yerleştirdiği iddiası.
3. 2003 yılında ABD Çevre Koruma Ajansı’nın raporunda, insan faaliyetlerini küresel ısınmadan sorumlu tutan bölümün, Beyaz Saray tarafından değiştirildiği öne sürülüyor.Amerikan Petrol Enstitüsü’nün dünyada sıcaklıkların artmadığı iddia edilen raporundan bir bölüm yerleştirildiği.
4. Bilim insanları Sendikası’nın araştırması da uzmanlara yönelik baskıları anlatması açısından önemli. Zira, soruları yanıtlayan yaklaşık 300 uzmanın yüzde 58’i, üstleri tarafından iklim değişikliği ve küresel ısınma ifadelerini raporlarından çıkarmaya zorlandıklarını söylüyor.
5. Raporların bulunduğu internet siteleri aniden kayboluyor. Biliminsanarı, baskılar nedeniyle işlerini bırakmak zorunda kalıyor.
Araştırmaya göre, son 5 yılda bu tip siyasi yönlendirme ve sansürün görüldüğü vakaların sayısı 435’i buluyor.
Şu sırada Bangkok’taki konferansta tartışılan son rapor ise, iklim değişikliğine yol açan sera gazı salımlarının nasıl denetim altına alınabileceğini ve küresel ısınmanın engellenmesi için neler yapılabileceğini ele alıyor.
Raporlarda ayrıca, bir önlem alınmadığı takdirde, iklim değişikliğinin kuraklık, sel, fırtına, denizlerin yükselmesi, sıcak dalgaları gibi ciddi sonuçlara yol açabileceği belirtiliyordu.
Pazartesi günü başlayan ve önümüzdeki Cuma günü, nihai raporun açıklanmasıyla son bulacak konferans kapalı kapılar ardında sürüyor.
ABD gibi zengin ülkeler artık maliyetleri neden göstererek sera gazı salımlarında azaltmaya gitmemeyi haklı göstemekte zorlanacak.
Fakat gözlemcilere göre, konferanstan gelen duyumlar ABD’nin çok fazla şeye itiraz etmediğine, asıl engelleyici tutum alan ülkenin Çin olduğuna işaret ediyor.
Çin’in atmosfere saldığı sera gazı kişi başına hesaplandığında, ABD’nin saldığı miktarın altıda biri.
Fakat nüfusunun çok büyük olması nedeniyle, Çin’in bu yıl dünyada atmosferi en fazla kirleten ülke konumuna gelmesi bekleniyor.
Rapor ayrıca, Haziran ayında iklim değişikliği gündemiyle biraraya gelecek olan ve Sekizler Grubu olarak bilinen sanayileşmiş ülke liderleri tarafından da gözönüne alınacak.
Bu arada Save the Children (Çocukları Kurtaralım) vakfı, iklim değişikliğinden kaynaklı kuraklık, sel ve fırtınaların gelecek 10 yılda, her yıl 175 milyon çocuğu etkileyeceğini açıkladı.“İklim değişikliğinin yükünü çocuklar çekiyor” diyerek, her yıl milyonlarcasının iklim değişikliğiyle ilgili hastalıklara yakalanabileceğini söyledi.
Avrupa’da 2003 yazındaki aşırı sıcakların 16 ülkede 70 binden fazla kişinin ölümüne yol açtığını da hatırlatıyor.
dünyanın ortalama 1,8 ila 4 derece ısınacağını söyleyen Hükümetler arası İklim Değişikliği Uzmanlar Grubu, sıtma ve deng humması gibi tropikal hastalıkların yayılacağını, ishal, kötü beslenme, polen alerjisi, sıcak dalgaları, fırtınalar, kuraklık ve sellerin bedelini insanların ödeyeceğine dikkati çekiyor.
Küresel ısınmanın etkilerinin herkes için aynı olmayacağı uyarısında da bulunuyor. Örneğin en çok etkilenecek bölgelerin başında kuzey kutup dairesi yani Arktik geliyor çünkü iklim değişikliği özellikle bu bölgeyi vuracak.
İklim değişikliğinden fazla etkilenecek olan bir başka bölgeyse Afrika. Uzmanlar, kıtada sağlık sorunları, salgın hastalıklar, su sıkıntısının yanı sıra kıyı bölgelerinde okyanus seviyesinin yükseleceğini ve buna bağlı sıkıntıları dile getiriyor.
Aşırı sıcaklar, sıcak dalgaları ve şiddetli yağışlar sık görülmeye devam edecek. Gelecekte tropikal fırtınalar daha yoğun görülecek. Yağışlar daha şiddetli olacak, bununla birlikte bazı bölgelerde azalacak.
Bizleri bekliyenler, kisaca bir özet.
Birey olarak ne yapabiliriz ?...
Eğer bu cümle ile düşünmeye, tehlikenin bilincine varmaya başladığımız zaman yapabileceğimiz cok şey olduğunun farkına varabiliriz.
Saygılarla.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder