Salı, Mart 25, 2008

SU 2.


Dün su hakkında yazdıklarımız okyonusda bir damla.
Gerçek rakamlar çok daha ürkütücü.
1 Milyar insanın temiz sudan yoksun olması.2,6 Milyar insanın sağlıklı bir suya sahip olabilecek teknik imkanlara sahip olmaması.Her gün 5 yaş altı 5000 bin çocuğun ölmesi "Barsak enfeksiyonları nedeni ile "."Daha da acı tarafı ebeveynleri tarafından nedeninin bilinmemesi".
Bu gün bilim adamlarının hem fikir olduğu konum ise ilerdeki günlerde iklim değişiklikleride göz önüne alınması ile bu sayıların daha da katlanacağıdır."20 saniyede, birin üzerinde çocuk"
Uno 2002 senesinde her ne kadar 2015 senesine kadar bu sayıyı yarıya indirmeyi hedeflemelerine rağmen.İklim değişikliklerin,buzulların bu şekilde erimesi ile uzmanlar imkansız olarak görmeleri hatta daha da kötüye gideceği kanısındalar.
Birde buna, denizlerin buzların erimesiyle yol açacağı kıyı bölgelerinin istilası ile
içme sularının daha da tehlikeli boyutlara ulaşacağıdır.
Dünyamızda ki nüfus artışınıda göz önüne getirecek olursak bu gün değerini anlamakda zorluk çektiğimiz suyu belki o zaman daha başka anlıyacağımızdır.
Bu gün Su uzmanları söyle demektedirler:
Hindistanı ele alın 2050 senesinde nüfusu
1,5 - 1,8 Milyar artmiş olacak.Bu da demektir ki bu günkü su ihtiyaçlarının % 30 daha fazla olması gerekiyor.
Peki bu su nereden bulunacakdır ?
İnsanların ne pahasına olursa olsun, göçleri başlıyacakdır.
Bu konu hakkında uzmanların hangi teknikle temiz bir su üzerinde çalışmalarına yer vermek istiyorum.+/- olarak.
Peki bu gün olarak içme sularını hangi yollarla kirletiyoruz?
İnsanlar suları direk olarak;
*Endüstriyel kuruluşlarca bırakılan artıklar(petrol,boya,deterjan,ağır metaller,kanalizasyon...)
*Tarımda kullanılan zehirler ve fazla kullanılan gübreler
*Hayvansal ve evsel artıklar
*Sulara bırakılan kurşun,çıva
*Lağımların sulara karışması
yolları ile kirletmektedir.
Kirletebilmek için birbirimizle o kadar yarış halindeyiz ki yazmakla bitiremeyiz.
İsterseniz biraz değinelim :
Hastalandığımız zaman kullandığımız ilaçlar; ecza dolabında tamamen tüketilmemiş veya kullanma tarihi geçmiş olan ilaçlar; akıbetleri ne oluyor ?
Tuvalete veya lavobaya atılarak üzerine sifonmu çekiyoruz.Yoksa cöp tenekesine atarakmı onlardan kurtuluyoruz.
Biliyorum sizler bilinçlisiniz, o kullanmadığınız ilaçları güzelce bir kutuya koyup,
bir eczaneye teslim ediyorsunuz veya bu gibi atıkları toplıyan özel yerlere teslim ediyorsunuz.Biliyorsunuz ki arıtma yerlerinde yalnız mikropların klor la önlendiğini, diğer kimyevi maddeler hala kullandığımız suyun içinde tekrar bize döneceğini.
Evimizden dışarı çıkmıyalım; kirletmek için mis kokulu dezenfekte sıvıları, hani üzerinde kullanırken ellerinize eldiven takın diye ibaresi olan dezenfekte sıvılar.
Lavabomuz tıkandığı zaman içine dökdügümüz sıvılar hani döküldükden sonra fıss diye ses getirip hemen açı verenler.
Hayır siz bunların bilincindesiniz.Borunuz tıkandığı zaman vakumlu bir lastik kullanıyorsunuz.Dezenfekte için seçim yaparken bio ihtiva eden organik seçim yapıyorsunuz.
Çamaşır yıkarken kullandığınız tozun veya tabletin miktarını suyunuzun sertlik derecesine göre ayar yapıyor.Bu şekilde de hem az kullanıyor hemde çamaşırlarınız dahada bir temizlenmiş oluyor.Kücük yazılarlada yazılmış olsa, orantılar almış olduğunuz kutularda muhakkak yazıyordur.
Kullandığımız temizlik ürünlerini tv reklamlarından değilde biyologiş cözüle bilenlerden seçiyorsunuz.
Eğer 5 çeşit temizleme ürünü evinizde yer alıyorsa siz harikasınız."geçmiyecek"
Tabii ki büyüklerimizden de eski metodlar hakkında bilgi alıyoruz.
Bu gün alışveriş yaptığımız zaman plastik torba verenlere kaşlarınızı çatıyor, hemen cebinizden bez torbanızı uzatıyorsunuz.İçinizden de ah nerede kese kağıtları diye iç çekiyorsunuz.
Kullandığımız pilleri veya kimyevi maddelerle yapılan öbjeleri ayırarak gerekli cöp kutularına atıyoruz.
Bir hafta sonu ailecek arıtma yapılan yeri ziyaret ediyorsunuz.Gereken bilgileri alabiliyor her şeyden önce gerçekleri gözlerinizle görebiliyorsunuz.
Su havzalarının bulunduğu yerlerde yapılaşmayı gördüğünüz taktirde canavara dönüşebilirsiniz.
Bu günlük bu kadar diyerek gözlerimizin başında olduğunu söylemekle yetineyim.
Kullandığımız tuvalet kağıtları ne kadar desenli olursa olsun muhterem göremez.Fakat onların üzerinde ki renkli baskılar bize içme suyu olarak dönebilir.
Son olarak kirlettiğimiz suyu nasıl tekrar kazanabileceğimiz yolunda ki çalışmalara değinmek istiyorum.
Bu günlerde geliştirilmeye çalışılan yeni bir teknik "Nano" araştırmacılar bu teknikle kirli suyu temiz suya çevrilebileceği iddasında bulunuyorlar.Bu tekniğin bügün kullandığımız buzdolaplarında,kolayca çizilmeleri önliyeci araba boyalarında,
hatta kullandığımız dış kremlerinde bile kullanmaya başladılar.Bu mini moleküleri koruyucu bir kalkan olarak kullanmaya başladılar.
Araştırmacıların bu mini molokül topçuklarını kirli sularda uygulama yolundalar,böylelikle hastalıklara neden olan içerikliği bu teknikle kontrol altına alabileceklerini idda etmektedirler.
Bu metodunda yükleyeceği maddi külfiyetin en elverişli olacağı konusundada bir fikirler."International Journal of Nanotechnology".
Nanoteknolojisi bu konumda daha başlangıç durumunda.Bu günkü arıtma teknolojisi kendine yenilemekte olsa bile gelişmekte olan ülkeler için büyük maddi yükümlülükler getireceği için pek de cözüm olarak görülmüyor ...
Saygılarla.

2 yorum:

etki alanı dedi ki...

Utandım!
Suçluyum!
O kadar çok hata yapıyormuşum ki!
Her ne kadar sabunu bol kullansam da,temizlik için vazgeçemeyeceğim"çamaşır suyu "var..cif'i var,bulaşık deterjanı var..Var da var...
Ben de kendimi çevreci sanırdım...Kendi temizliğim için çevreyi nasıl da kirletiyor muşum..Aslında biliyorum,ama kullanmaktan da vazgeçemiyorum..Bu da bir çeşit madde bağımlılığı gibi..Çoğunlukla kadınlarda olan bu bağımlılık,çocuklarımıza yaptığımız en büyük kötülük olduğunun farkında mıyız..
Her ne kadar şampuan kullanmasam da,mümkün olduğunca temizliğimi arap sabunuyla yapsamda,son olarak çam kokulu cifle yerleri silmektenten vazgeçemiyorum..Belli ki yavaş yavaş vazgeçmeliyim...
Bu kadar insanın ölümünden sorumlu hissettim birdn..
Ben başlamaya başlıyorum..Hemen değilse de azaltarak,deterjan tüketimini azaltmaya mümkün olduğunca ağırlık vermeye çalışacağım..
Ben de kendimi çevreci düşünen ama tam uygulamayan biri olarak ilan ediyorum..
Muhteşem bilgiler Erdil bey
Teşekkür ederim..
Tülay(TüTü)

ERDIL dedi ki...

Sayin Tülay hanim bu kadarda kendimizi suclamiyalim.Tek evimizin icinde kullandigimiz her nesnenin boiyolojik olmasina
dikkat etsek.Birde atiklarimizi gerekli yerlere gitmesini saglasak.
Cocuk yillarinda agzimizi musluga dayayip kana kana ictigimiz suyu hatirlasak.Gece yatmadan evvel bu gün bu katkimizla kac insanin hayatini kurtardigimiz huzuru ile uykuya dalsak.Bundan güzel bir sey varmi.
Sevgilerle.