Mayıs ayı bir garipdir iklim dilimi içinde.Biyolojik olarak da etkiler bizleri.İçimizde ki kan, kaynamaya başlar,kimimiz de ise yorgunluk emareleri belirir.Doğa da renk tonları, zıt renklerle dolmuşdur.Güneşin yakıcı sıcağına arada bir polar rüzgarı karışır okşar tenimizi.
Öyle bir Mayıs sabahın da elime aldım kitabımı, evimin yanı başında olan parka doğru yürümeye başladım.
Kuşların dallar arasında,uçucuların çiçek den çiçeğe ucuşu doğa da bir başka resim sergiliyordu.
Arkadaşım ceviz ağacının altında ki banka iliştim.
Önümde ki suni gölde yüzen ördekler; oturduğum yere bir yanaşıp bir uzaklaşıyordu.
Ellerin de kuru ekmekler olan dostlarını bekliyordu.
Öyle bir Mayıs sabahın da elime aldım kitabımı, evimin yanı başında olan parka doğru yürümeye başladım.
Kuşların dallar arasında,uçucuların çiçek den çiçeğe ucuşu doğa da bir başka resim sergiliyordu.
Arkadaşım ceviz ağacının altında ki banka iliştim.
Önümde ki suni gölde yüzen ördekler; oturduğum yere bir yanaşıp bir uzaklaşıyordu.
Ellerin de kuru ekmekler olan dostlarını bekliyordu.
Ne kadar zaman geçti bilmiyorum.
Yanıma genç bir kız oturdu.Elinde ki bisküvit kutusunu açarak yemeğe başladı.Onu gören ördek sürüsü hemen yanına yanaşdı, onlara bir kaç tanesini attı o sırada suyun çırpıntısının çıkardığı sesler mücadelenin ciddiyetini gösteriyordu.
Bir ara göz göze geldik.Hafif bir tebessümle elinde ki kutu dan ikramda bulundu.
İncecik parmakları arasın da tuttuğu bisküviti yerken bende onu seyre koyuldum.
Gözlerimin önüne o narin ince parmaklı sevgilim geldi onu ne kadar andırıyordu.Belki de ben öyle görüyordum.
Aklıma rüzgar da uçuşan saçları, mavi üzerine beyaz puantiyeli elbisesi düştü.
Onunla böyle bir Mayıs ayında tanışmıştım.Pek hatırlıyamıyorum o günlerin şahidi arkamda ki gibi bir ceviz ağacımıydı!..
Bildiğim tek şey o gün kalbimin çarpışına şahit olmuştur.
Yanımda ki oturan genç kızın veda sesi ile seneler ardından, bu güne döndüm.
Zaman tünelin de olmak ne güzel şeydi diye düşündüm.
Bir an içime bir özlem düştü.Kalktım evimin yolumu tuttum.
Anahtarım olduğu halde zile bastım.Kapı açıldığı zaman karşımda o ince narin sevdiğim kız duruyordu.Aradan 40 küsür sene geçmesine rağmen o güzelliğinden benim gözümde hiç bir şey kaybetmemişdi.
Kapının önünde ona büyük bir özlemle baktım.Ayrılığımız bana çok uzun gelmişdi.Eğer bana hayrola bey erken döndün demeseydi.
Saygılarla.
Bir ara göz göze geldik.Hafif bir tebessümle elinde ki kutu dan ikramda bulundu.
İncecik parmakları arasın da tuttuğu bisküviti yerken bende onu seyre koyuldum.
Gözlerimin önüne o narin ince parmaklı sevgilim geldi onu ne kadar andırıyordu.Belki de ben öyle görüyordum.
Aklıma rüzgar da uçuşan saçları, mavi üzerine beyaz puantiyeli elbisesi düştü.
Onunla böyle bir Mayıs ayında tanışmıştım.Pek hatırlıyamıyorum o günlerin şahidi arkamda ki gibi bir ceviz ağacımıydı!..
Bildiğim tek şey o gün kalbimin çarpışına şahit olmuştur.
Yanımda ki oturan genç kızın veda sesi ile seneler ardından, bu güne döndüm.
Zaman tünelin de olmak ne güzel şeydi diye düşündüm.
Bir an içime bir özlem düştü.Kalktım evimin yolumu tuttum.
Anahtarım olduğu halde zile bastım.Kapı açıldığı zaman karşımda o ince narin sevdiğim kız duruyordu.Aradan 40 küsür sene geçmesine rağmen o güzelliğinden benim gözümde hiç bir şey kaybetmemişdi.
Kapının önünde ona büyük bir özlemle baktım.Ayrılığımız bana çok uzun gelmişdi.Eğer bana hayrola bey erken döndün demeseydi.
Saygılarla.
2 yorum:
Erdil babaaa:) ne güzel yazmışsın böyle....
Darisi basiniza annem.
Yorum Gönder