Pazartesi, Ağustos 06, 2007

Kacarmıydım ?


Güneşli bir gündü ön bahçede çiçeklerimle haşır neşir olurken acı bir fren sesi ile irkildim.
Manzara hiç iç açıcı değildi.Bir otomobil hemen önünde kücük bir çocuk.
Sesi duyan bir kaç kişi ile olaya el attık bir kişi hemen çarpan arabanın arkasına ikaz işareti koyarak trafiğin akışını sağladı.Sert komutlarla meraklı kişilerin yola devamını sağlıyordu.Bir kişi çocuğun başında ilgili merciye telefonla durumunu anlatmaya ve kazanın nerde olduğunu bildiriyordu.Diğer bir kişide kazayı yapan kişinin başına geçmiş onu sakinleştirmeye çalışıyordu.
Çarpan bayan bir sürücü idi.Normal bir sürratle yoluna devam ederken annesinin elinden fırlıyan bir kücük çocuğa her ne kadar fren yapmış olsada bu da yerdeki izlerden belli oluyordu.Kazayı önliyememişdi.
10 dakika geçmeden her iki istikametten cankurtaran arabaları olay yerine ulaştılar.
Derhal ilk müdahaleyi yaparak çocuğu hemen hastaneye götürdüler.Annesinide aynı arabaya alarak.
Diğer cankurtaranda ki görevli kazayı yapan bayana yaralanıp yaralanmadığını yardıma ihtiyacı olup olmadığını soruyordu.Eğer istediği taktirde hemen kendisinin de hastaneye götürülebileceğini söylüyorlardı.
Kendisinin iyi olduğunu duyduktan sonra cankurtaran da olay yerinden ayrıldı.
Bayan ise arabasından inmiş kaldırımın kenarına oturmuş hala kazanın şokunu atlatmaya çalışıyordu.
Aradan 25 dakika geçmişdiki ikinci bir siren sesi duyuldu.Gelen Trafik polisi idi.
Hemen kaza yerinin trafiğe uygun bir şekilde olup olmadığını kontrol ettiler.Polislerden bir tanesi kazayı yapan bayanın yanına gelerek.Nasıl olduğunu sordu.Daha sonra kimlik tesbiti ve kazanın oluşu hakkında bilgi almak için Polis arabasına bindiler.İkinci polis ise elinde fotoraf makinası ile yeri fotoraflıyor.
Elindeki kağıda çizmiş olduğu kroki üzerinde yapmış olduğu ölcümleri yazıyordu.
Daha sonra kazayı gören olup olmadığını sordu görenlerde polis arabasında olayı anlattılar.Kimlik ve adres tespitinden sonra kendilerine bir kaç gün içinde bir mektup geleceğini görmüş oldukları olayı o kağıda yazarak göndermelerini istediler.
Çarpan arabada hasar yoktu.Görevli polis çarpan hanıma arabayı kullanıp kullanamıyacağını sordu.
Kullanamıyacak durumda iseniz; müsade ederseniz,arabanızı bir kenara park edelim.İsterseniz bir çekici çağırarak adresinize götürsün.Size de bir taksi çağıralım dediler.
Eğer arabanızı kullanabilecek durumda iseniz gidebilirsiniz.Fakat size bu durumda araba kullanmamanızı tavsiye ederiz diyerek olay yerini trafiğe açarak terk ettiler.
Sonradan gazetelerden öğrendiğimize göre çocuk vefat etmiş.
Neden bu anımı anlattım diye soracak olursanız!!!
Bu durum o bayanın Türkiye'de başına gelmiş olsaydı ne olurdu...
Böyle durumlara birey olarak ne kadar hazırız işlevler bizde ne kadar yürüyebilirdi.
Yoksa başımıza gelebilecek her hangi bir olay yüzünden olay yerini terk edip kaçarmiydik.Daha sonra her hangi bir karakola sığınarak teslim mi olurduk.Veya başımıza gelebileceklerden korkup yapmış olduğumuz kazayı ömür boyu vicdan mahkemesinemi bırakacaktık.
Neden kaçarım sorusuna bu gün okuduğumuz veya haberlerde gördügümüz kazaların akabinde ki olaylarmı bizleri kaçmaya zorlamaktadır.
Karar sizlerin.
Saygılarla.

Hiç yorum yok: