Bazen içimden avazım çıktığı kadar bağırmak geliyor!!!
Bu sözler x ülkesinde y şehrindeki ilk öğretimde ders veren eğitmenin sözleri...
Devam ediyor; daha bir kaç hafta geçmesine rağmen.Sinir sistemimiz sıfıra indi.
Çocukları okula motive yapmaktan gittikçe uzaklaşıyoruz.Disiplinden uzak, kendi başlarına buyruk hareket ediyorlar.
Yapmış olduğu gözlemlerine şöyle devam ediyor.
Sistematik bir eğitim yapmak olanaksızlaşıyor.Öyle anlar geliyorki kendimi sınıfda değilde banbaşka bir yerde hissediyorum.
Çocuklara verebileceğimiz eğitimden gittikçe uzaklaşıyoruz.
Bunu ailevi terbiyeye bağlıyabilirmiyiz.
Yoksa gittikçe çizgilerinden uzaklaşan eğitim organizasyonlarınamı bağlamamız gerekiyor.
Psychologlar,ailebirliği danışmanları,ana okulları, arasında bir kopukluğun aynası olarak sosyal bir kaosun içinemi giriyoruz?
Bu mesleği seçtiğim zaman birşeyler vereblmenin sevinci içinde idim.
Bu mesleği seçtiğim zaman birşeyler vereblmenin sevinci içinde idim.
Ya şimdi ?
Evime gittiğim zaman kendimizi günümüzün şartlarına uygun olarak, çizgiler dışına çıkmadan hazırlıyorduk.
Evime gittiğim zaman kendimizi günümüzün şartlarına uygun olarak, çizgiler dışına çıkmadan hazırlıyorduk.
Ertesi günde bu çalışmaları çocuklarımıza aktarmanın gururunu duyardık.
Bu gün ise eğittiğimiz çocuklar bu gibi çalışmalardan çok uzak kaldığını görüyorum.
Bu gün 50 li yaşın ortasındayım.Benden 15 yaş kücük arkadaşlarım.Şimdiden ilk sömestir tatilini iple çekiyor.O günler için planlar yapıyorlar.
Geçen sene ile bu sene arsında onların gözünde bir değişikliğin olmadığını görüyorum.
Galiba yavaş yavaş havluyu atmanın zamanı geldiğini düşünüyorum.
İçimdeki eğitmen aşkının yavaş yavaş küllenmeye başladığını.
Bu gün ise eğittiğimiz çocuklar bu gibi çalışmalardan çok uzak kaldığını görüyorum.
Bu gün 50 li yaşın ortasındayım.Benden 15 yaş kücük arkadaşlarım.Şimdiden ilk sömestir tatilini iple çekiyor.O günler için planlar yapıyorlar.
Geçen sene ile bu sene arsında onların gözünde bir değişikliğin olmadığını görüyorum.
Galiba yavaş yavaş havluyu atmanın zamanı geldiğini düşünüyorum.
İçimdeki eğitmen aşkının yavaş yavaş küllenmeye başladığını.
Bu durumlar karşısında direnmeninde bir fayda göstermiyeceğinin farkındayım.
Bu bir öğretmenin çığlıkları, yazıyı okuduğum zaman böyle gelişmiş ülkede bir çok ülkelere nazaran çok daha fazla sosyal ve modern imkanlar içinde olmanında bir noktadan sonra fayda vermediğini gördüm.
Bir an bizim ilk eğitimi vermek için daha doğru dürüst okulları araç ve gereçleri olmıyan Anadolu köşelerindeki okullar geldi gözlerimin önüne.
Yanlız daha anne baba ocağından yeni kopmuş eğitmenler, belkide hayatlarında hiç görmedikleri koşullar altında bir şeyler verebilmek için çırpanışları.
Her nerde olursa olsun eğitmenlerimizin yaşam standartlarının bozulmaması.En önemlisi de ailelerin bu ilk basamakları çıkarken kooparatif olarak pasiv eğitmen olmaları gerektiğidir.
Yoksa temeli olmıyan bir eğitim sistemi kurmakdan ileri gidemeyiz.
Yazıyı okuduktan sonra o aç beyinlere verilecek bilgilerin nerde ne şartlar altında olmasının pekde büyük önem taşıdığını sanmıyorum.
Onu nasıl verebileceğimiz çok daha bir önem taşıyor.
Saygılarla.
Saygılarla.
HAKKARİ
Ülkemin
En yüksek yerlerinden
Birindesin sen.
En sarp
En geçit vermez
Dağlarında.
Toprak damlı evlerin
Karla kaplı yolların
Çıplak ayaklı çocukların
Ve ufuksuzluğunla
Ve kadınlığını yaşamayan kadınların
Ve çocukluğunu yaşayamayan çocukların
Ve ineklerin, öküzlerin
Keçilerin ve katırınla
Ve kendine özgü
Davar kokularınla
Ve kışınla
Ve soğuğunla
Ve Zap’ınla
Ülkemin garip
Ve en yoksul yerlerinden birisin.
İnsanlar şaşırıyor seni görünce,
Ben şaşırıyorum.
Ama yine de
Yine de seni seviyorum
Anlıyor musun beni
Hakkari.
Hakkari...
Şubat – 1988
Irfan Mutluer
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder