Salı, Ekim 23, 2007

BÜYÜK NASIL OLUNUR...


"Yıllarca süren müzakereler bir sonuç vermeyince Arjantin Falkland ve Güney Georgia Adalarını işgal etti. İngiltere, Güney Amerika'ya hemen bir görev kuvveti gönderdi. İngiltere, 25-26 Nisan 1982 tarihlerinde İngiliz birlikleri Güney Georgia Adasını ele geçirince, Falkland Adalarındaki Arjantin birlikleri komutanı teslim oldu. Arjantin Devlet Başkanı Galtieri'nin ayrılmasından sonra İngiltere adalardan çekilmedi."
"2006 İsrail-Lübnan Krizi, Hizbullah'ın askeri kanadı ile İsrail silahlı kuvvetleri arasında Lübnan toprakları ve İsrail'in kuzeyinde, 12 Temmuz - 14 Ağustos 2006 tarihleri arasında sürmüş olan silahlı çatışmadır.
Kriz, Lübnan'da yerleşmiş Hizbullah Örgütü'nün, 12 Temmuz 2006 tarihinde 2 İsrail askerini kaçırması ve 8'ini öldürmesiyle başlamıştır. Askerlerin kaçırılmasına ek olarak güney Lübnan'daki Hizbullah militanlarının İsrail topraklarına Katyuşya füzeleri ateşlemesi; İsrail tarafından Lübnan'ın bir savaş hareketinde ("act of war") bulunduğu şeklinde yorumlanmıştır. Bunun üzerine İsrail, Lübnan'a hava ve kara saldırıları yapmış ve ülkenin limanlarını denizden ablukaya almıştır. İsrail'in bu davranışına karşılık olarak Hizbullah, güney Lübnan'dan İsrail'in kuzeyine yaptığı füze saldırılarını şiddetlendirmiştir.
Bir aydan fazla süren çatışmaların ardından, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin aldığı 1701 sayılı karar uyarınca 14 Ağustos'da taraflar saldırılarını durdurmuştur."
Yukarda bibirinden ayrı iki örnek:
Biri İngiliz'ler diğeri İsrail problemleri cözülmüşmüdür hayır.Fakat her ikiside bazı şeylerin değişmesine neden olmuşdur.Bu gün Arjantin böyle bir çılgınlığa kalkmaz.Aynı şey Lübnan içinde geçerlidir.
Dikkatle izliyorum tv oturumları; geç kalınmış Türk askeri Irak'a girdiği zaman PKK çoktan Peşmerge askerinin arasına karışmış.Karşımıza çıkan PKK'mı Peşmergemı bunu nasıl ayırabileceğiz.Yorumlar, yorumlar...
Banane kardeşim benim ülkeme saldırı nereden gelmektedir.Irak'dan o zaman benim karşımda sorumlu olan odur ben girer karşıma gelen her şeyi ezer geçerim.O benim sorunum değil o sorun topraklarında bu insanları barındıran kişilerin problemidir.İster kardeşi olsun isterse akrabası olsun beni hiç ilgilendirmez.Ayıklamayı ben yapmam onu kendisi yapsin.Beni kim durdurur ben nerelere kadar girerim diyecek olursan icap ederse Bağdat'a kadar.
Birleşmiş Milletler, AB buna müsade edermi.Tabiki etmeyecek bana bir noktada dur diyecek.Beni masa başında oturtup anlaşma ya zorlayacak.Gerçeğide budur.Bende onlara peki derim masada pazarlığımı yaparım.Çizgiler çizilir sınırların korunması BM.ler askerlerinin denetimine bırakılır.
İkinci plan ise bu günkü Güneydoğudaki yaşam hakkı benim garantim altına alınır.Bu demektirkı orada yaşıyan bir vatandaş gecesi gündüzü ile hiç ölüm korkusu çekmeden yaşamaya başlar.Ekonomik yaşamları kendi çabaları ile ele alınır.İsterse siyasete atılır isterse iş piyasasına .Batıda yaşıyan vatandaşımın ne sıkıntısı varsa onunda o kadar sıkıntısı olur.Kültürler o kadar iç içe girmiştir bunu ayırmak hiç bir babayiğidin yapabileceği birşey değildir.Et tırnakdan ayrılmaz.Denendiği zaman el çeker açısını.Biri çıkıyor o insan rahatça kendi lisanını konuşabilsin diyor tv.lerde, bırakın bu gibi polemikleri.Bir gün Sn Başbakan Çiller Doğu gezisine çıktığı zaman halkın arasında bir nine yanına gelmişdi bir derdi vardı.Yaşı 80 nin üstündeydi.Derdini yanındaki torunu vasıtası ile Başbakana anlattı.80 yaşındaki ninem Türkçe bilmiyordu torunu ona tercümanlık yaptı.O zamanın Başbakanı derdini hemen cözüceğini torunun vasıtası ile nineye iletti.80 lik nine ile başbakan birbirlerine sarıldılar.Keşke ninem yaşamı boyunca bazı imkanlardan faydalanabilseydi de bu arada Türkçeyi de öğrenebilseydi.
Bir Örnek daha Firmada sene sonunda bir araya gelip büyük bir eylence yapardık.O günü onlar organize eder ben ve eşim onların misafiri olurduk.Tabiiki bütün ücretleri Firma karşılardı.Çoğu Kürt kökenli işçilerimdi.Aralarında Kürtce,Türkçe,Almanca konuşurlardı.Meğer değişik yörelerden geldikleri için konuştukları Kürtçeyi hepsi anlayamıyorlarmış.İçlerinden bir tanesi seside pek güzel mikrofonu alıp bir Kürtçe şarkı söylemek istediğini bunuda Şefin hanımına ithaf edeceğini söyledi.(Bana söyliyemedikleri bazı problemlerini ona söylerlerdi.İzin veya avans gibi.)Hanımda söyle yalnız sonunda da ne manaya geldiğini tercüme et dedi.Bizim yanık sesli Kürt kökenli işçim şarkısına başladı.Şarkı çok güzeldi.Benim hanım dayanamadı ona eşlik etti.
Nedenmi diye soracak olursanır çoğu Türkçe kelimeler geçen hepimizin tanıdığı bir şarkı idi.
Bilmem bir şeyler anlatabildimmi.Kürt'ün en büyük dostu Türktür.Cünkü onlar et ile tırnak gibi bir elin üzerindededir.Zaten kelimeyi ele aldığınız zaman bir başka harf bile ekleminize hacet yoktur.O bütünlügün içinde tek bir harfin yerini değiştirmek yeterlidir.
Saygılarla.

Hiç yorum yok: