Bu bölümde ; Cumhuriyet'in kurucusu Atatürk'ün Türk kadınına bakışı ve getirdiği yeni bir dönemi görmeğe calışalım.
Mustafa Kemal Atatürk bir toplumun, sosyal yaşamında, üretiminde ve siyasi yaşam alanında, kendi çağdaşları liderlere göre, kadının önemini çok daha önce fark etmiş, varlığı ile toplumda kadınların yer almamasının, ne tür yoksunluklara neden olduğunu bilen Mustafa Kemal Atatürk, radikal değişimler yapmıştır.
Atatürk’le birlikte, Kadının başta eğitim olmak üzere, hukuk, çalışma, siyasal katılım, toplumsal yaşamda ve aile yaşamında eşit haklara sahip olarak yerini alması için gereken tüm atılımlar yapılmış ve mümkün olan kısa zaman içinde gerçekleştirilmiştir. Bu değişimler, yasalarla güvence altına alınmış, seçme ve seçilme hakları verilmiş, kadının erkeklerle her alanda eşitliği sağlanmıştır.
Türk Kadını, yüzyıllar sonra yeniden kavuştuğu eşit hakları konusunda sahip olduğu her şeye, hiç zahmetsiz, mücadelesiz, yorulmadan Mustafa Kemal Atatürk’ün sayesinde sahip olmuştur!
O devirlerde Avrupa' ya bakacak olursak orada kadınlar, o hakları için, halen örgütlenmelere gitmek de, kıyasıya mücadele vermekte, hatta kadınlara eşit hakların sağlanması için ölümü göze almaktaydılar. Ve bunun için, o günkü güvenlik güçlerinin, atlarının nalları altında ezilmekten çekinmediler. Bugün Batı dünyasının kadınının, eğer kadın haklarından, seçme ve seçilme özgürlüğünden bahsedebiliyorsak, anneannelerinin ve büyük ninelerinin özgürlükleri için, ölümü göze alarak verdikleri çetin mücadeleri iyi bilmeliyiz!
30 Ağustos 1925 günü Kastamonu konuşmasında yine kadın hakları üzerinde duran Mustafa Kemal Atatürk ne diyor?
“Bazı yerlerde görüyorum ki kadınlar, yüzünü gözünü gizliyor ve yanından geçen erkeklere karşı, ya arkasını çeviriyor veya yere oturarak kapanıyor. Bu tavrın anlamı nedir? Efendiler medeni bir milletin anası, millet kızı bu garip şekle son vermelidir... Şüphe yok ki ilerleme adımları, iki cins tarafından beraber, arkadaşça atılmak ve ilerleme yeniliklerle birlikte, merhaleler aşmak lazımdır. Böyle olursa, inkılap başarılı olur. Herhalde daha cesur olmak lüzumu açıktır.”
Cumhuriyetimizi taçlandıran, Kadının toplumsal konumunun değişmesinde en önemli haklardan biri de 3 Nisan 1930’da tanınan Belediye Meclislerine seçme ve seçilme hakkıdır.
Türk kadınları bu haklarını 1933’te kullandılar.
5 Aralık 1934’te de milletvekili seçme ve seçilme hakkıyla birlikte Türk kadınlarına eşit yurttaşlık hakları tanınmış olması, biz Türk Kadınları için, özgürlüklerimiz kadar asla vazgeçemeyeceğimiz bir hakkımızdır... Atatürk bu konudaki düşüncelerini şöyle dile getiriyor:
“Bu kararla Türk kadınları siyasal ve sosyal alandı pek çok batı ülkesindeki kadınlardan daha üstün bir durum kazanmışlardır. Bundan sonra peçe altında, kafes altında kadın kalmayacaktır. Türk kadınları bugün en önemli haklarını kazanmışlardır.
Kadınlarımız için ASIL MÜCADELE alanı, asıl zafer kazanılması gereken alan BİÇİM ve KILIK'ta başarıdan çok; IŞIK'la, BİLGİ ve KÜLTÜR'le, gerçek FAZİLET'LE SÜSLENİP DONANMAKTIR! Ben muhterem hanımlarımızın Avrupa kadınlarının aşağısında kalmıyacak, aksine pek çok yönden onların üstüne çıkacak IŞIK'la, BİLGİ ve KÜLTÜR'le donanacaklarından asla şüphe etmeyen ve buna kesinlikle emin olanlardanım. (31.1.1923)
- Milletimiz GÜÇLÜ bir MİLLET olmaya azmetmiştir. Bunun gereklerinden biri de kadınlarımızın her konuda yükselmelerini sağlamaktır. Bundan dolayı kadınlarımız İLİM ve FEN sahibi olacaklar ve erkeklerin geçtikleri bütün öğretim basamaklarından geçeceklerdir.
Bizim DİNİMİZ hiç bir vakit kadınların erkeklerden geri kalmasını talep etmemiştir! ALLAH'ın emrettiği şey ERKEK ve KADIN MÜSLÜMANLAR'ın İLİM ve İRFAN edinmeleridir. KADIN ve ERKEK bu İLİM ve İRFAN'ı aramak ve NEREDE bulursa ORAYA gitmek ve onunla mücehhez olmak MECBURİYET'indedir. (31.1.1923)
Bizim toplumumuz için İLİM ve FEN lazım ise, bunları aynı derecede hem ERKEK hem de KADINLAR'ımızın iktisap etmesi lazımdır.
- Kadınlar İÇTİMAİ HAYAT'da erkeklerle BİRLİKTE yürüyerek birbirinin YARDIMCISI ve DESTEKÇİSİ olacaklardır. (31.1.1923)
- Malumdur ki, her sahada olduğu gibi TOPLUM HAYATI'nda dahi VAZİFE TAKSİMİ vardır. Bu UMUMİ VAZİFE TAKSİMİ arasında kadınlar KENDİLERİNE AİT olan VAZİFELERİ yapacakları gibi, TOPLUMUN REFAHI, SAADETİ için elzem olan umumi mesaiye de dahil olacaklardır.
- TARLALARDA erkeklerle birlikte ÇALIŞAN, kasabalarda pazar yerine giden, yumurta ve tavuğunu SATAN, ondan sonra kendisine gerekenleri bizzat satın ALAN, çalışmalarının hepsinde kocalarına yardımcı olan KADINLAR!.. Ben bu kadınlar arasında kocalarından daha iyi İŞTEN ANLIYANLAR'a ve HESAP YAPANLAR'a rastladım.
- DİN İCABI olan TESETTÜR, kadınların külfetini mucip ve ADABA AYKIRI OLMAYACAK basit ŞEKİLDE olmalıdır. TESETTÜR şekli kadını hayatından, mevcudiyetinden TECRİT edecek şekilde OLMAMALIDIR! (31.1.1923)
- Dünyada hiç bir milletin kadını "Ben ANADOLU KADINI'ndan fazla çalıştım. Milletimi kurtuluşa ve zafere götürmekte ANADOLU KADINI kadar emek verdim," diyemez!...
- Dünya yüzünde gördüğümüz her şey KADIN'ın ESERİ'dir. (31.1.1923)
- 1925 yılında İnebolu gezisinde Atatürk, örtünen kadınlarla ilgili şunları söyledi:
"Onlar yüzlerini cihana göstersinler ve gözleri ile cihanı dikkatle görebilsinler. Bunda korkulacak hiçbir şey yoktur. Önemli olarak şunu ihtar edeyim ki, bu halin muhafazasında inat ve taassup, hepimizi en az kurbanlık koyun olmak istidadından kurtaramaz.."
- 31 Temmuz 1932' de Türkiye güzeli Keriman Halis' in, Belçika' da yapılan yarışmada dünya güzeli seçilmesi üzerine Atatürk O'na "Ece" ünvanını verir ve Türk kadınına şöyle seslenir:
"Şunu ilave edeyim ki! Türk ırkının dünyanın en güzel ırkı olduğunu tarihten bildiğim için, Türk kızlarından birisinin dünya güzeli seçilmiş olmasını çok tabii buldum. Fakat Türk gençlerine bu münasebetle şunu hatırlatmayı da lüzumlu görürüm: Övünç duyduğumuz tabii güzelliğinizi fenni tarzda muhafaza etmesini biliniz ve bu yolda uyanık olunuz ve bu gelişmelerin aralıksız gerçekleşmesini ihmal etmeyiniz. Bununla beraber, asıl uğraşmaya mecbur olduğumuz şey, analarınızın ve atalarınızın oldukları gibi, yüksek kültürde ve yüksek faziletle dünya birinciliğini elde tutmaktır."
Atatürk Türk kadını böyle görüyordu."Kaynak kısmen Internet sayfalarından."
Saygılarla.
Mustafa Kemal Atatürk bir toplumun, sosyal yaşamında, üretiminde ve siyasi yaşam alanında, kendi çağdaşları liderlere göre, kadının önemini çok daha önce fark etmiş, varlığı ile toplumda kadınların yer almamasının, ne tür yoksunluklara neden olduğunu bilen Mustafa Kemal Atatürk, radikal değişimler yapmıştır.
Atatürk’le birlikte, Kadının başta eğitim olmak üzere, hukuk, çalışma, siyasal katılım, toplumsal yaşamda ve aile yaşamında eşit haklara sahip olarak yerini alması için gereken tüm atılımlar yapılmış ve mümkün olan kısa zaman içinde gerçekleştirilmiştir. Bu değişimler, yasalarla güvence altına alınmış, seçme ve seçilme hakları verilmiş, kadının erkeklerle her alanda eşitliği sağlanmıştır.
Türk Kadını, yüzyıllar sonra yeniden kavuştuğu eşit hakları konusunda sahip olduğu her şeye, hiç zahmetsiz, mücadelesiz, yorulmadan Mustafa Kemal Atatürk’ün sayesinde sahip olmuştur!
O devirlerde Avrupa' ya bakacak olursak orada kadınlar, o hakları için, halen örgütlenmelere gitmek de, kıyasıya mücadele vermekte, hatta kadınlara eşit hakların sağlanması için ölümü göze almaktaydılar. Ve bunun için, o günkü güvenlik güçlerinin, atlarının nalları altında ezilmekten çekinmediler. Bugün Batı dünyasının kadınının, eğer kadın haklarından, seçme ve seçilme özgürlüğünden bahsedebiliyorsak, anneannelerinin ve büyük ninelerinin özgürlükleri için, ölümü göze alarak verdikleri çetin mücadeleri iyi bilmeliyiz!
30 Ağustos 1925 günü Kastamonu konuşmasında yine kadın hakları üzerinde duran Mustafa Kemal Atatürk ne diyor?
“Bazı yerlerde görüyorum ki kadınlar, yüzünü gözünü gizliyor ve yanından geçen erkeklere karşı, ya arkasını çeviriyor veya yere oturarak kapanıyor. Bu tavrın anlamı nedir? Efendiler medeni bir milletin anası, millet kızı bu garip şekle son vermelidir... Şüphe yok ki ilerleme adımları, iki cins tarafından beraber, arkadaşça atılmak ve ilerleme yeniliklerle birlikte, merhaleler aşmak lazımdır. Böyle olursa, inkılap başarılı olur. Herhalde daha cesur olmak lüzumu açıktır.”
Cumhuriyetimizi taçlandıran, Kadının toplumsal konumunun değişmesinde en önemli haklardan biri de 3 Nisan 1930’da tanınan Belediye Meclislerine seçme ve seçilme hakkıdır.
Türk kadınları bu haklarını 1933’te kullandılar.
5 Aralık 1934’te de milletvekili seçme ve seçilme hakkıyla birlikte Türk kadınlarına eşit yurttaşlık hakları tanınmış olması, biz Türk Kadınları için, özgürlüklerimiz kadar asla vazgeçemeyeceğimiz bir hakkımızdır... Atatürk bu konudaki düşüncelerini şöyle dile getiriyor:
“Bu kararla Türk kadınları siyasal ve sosyal alandı pek çok batı ülkesindeki kadınlardan daha üstün bir durum kazanmışlardır. Bundan sonra peçe altında, kafes altında kadın kalmayacaktır. Türk kadınları bugün en önemli haklarını kazanmışlardır.
Kadınlarımız için ASIL MÜCADELE alanı, asıl zafer kazanılması gereken alan BİÇİM ve KILIK'ta başarıdan çok; IŞIK'la, BİLGİ ve KÜLTÜR'le, gerçek FAZİLET'LE SÜSLENİP DONANMAKTIR! Ben muhterem hanımlarımızın Avrupa kadınlarının aşağısında kalmıyacak, aksine pek çok yönden onların üstüne çıkacak IŞIK'la, BİLGİ ve KÜLTÜR'le donanacaklarından asla şüphe etmeyen ve buna kesinlikle emin olanlardanım. (31.1.1923)
- Milletimiz GÜÇLÜ bir MİLLET olmaya azmetmiştir. Bunun gereklerinden biri de kadınlarımızın her konuda yükselmelerini sağlamaktır. Bundan dolayı kadınlarımız İLİM ve FEN sahibi olacaklar ve erkeklerin geçtikleri bütün öğretim basamaklarından geçeceklerdir.
Bizim DİNİMİZ hiç bir vakit kadınların erkeklerden geri kalmasını talep etmemiştir! ALLAH'ın emrettiği şey ERKEK ve KADIN MÜSLÜMANLAR'ın İLİM ve İRFAN edinmeleridir. KADIN ve ERKEK bu İLİM ve İRFAN'ı aramak ve NEREDE bulursa ORAYA gitmek ve onunla mücehhez olmak MECBURİYET'indedir. (31.1.1923)
Bizim toplumumuz için İLİM ve FEN lazım ise, bunları aynı derecede hem ERKEK hem de KADINLAR'ımızın iktisap etmesi lazımdır.
- Kadınlar İÇTİMAİ HAYAT'da erkeklerle BİRLİKTE yürüyerek birbirinin YARDIMCISI ve DESTEKÇİSİ olacaklardır. (31.1.1923)
- Malumdur ki, her sahada olduğu gibi TOPLUM HAYATI'nda dahi VAZİFE TAKSİMİ vardır. Bu UMUMİ VAZİFE TAKSİMİ arasında kadınlar KENDİLERİNE AİT olan VAZİFELERİ yapacakları gibi, TOPLUMUN REFAHI, SAADETİ için elzem olan umumi mesaiye de dahil olacaklardır.
- TARLALARDA erkeklerle birlikte ÇALIŞAN, kasabalarda pazar yerine giden, yumurta ve tavuğunu SATAN, ondan sonra kendisine gerekenleri bizzat satın ALAN, çalışmalarının hepsinde kocalarına yardımcı olan KADINLAR!.. Ben bu kadınlar arasında kocalarından daha iyi İŞTEN ANLIYANLAR'a ve HESAP YAPANLAR'a rastladım.
- DİN İCABI olan TESETTÜR, kadınların külfetini mucip ve ADABA AYKIRI OLMAYACAK basit ŞEKİLDE olmalıdır. TESETTÜR şekli kadını hayatından, mevcudiyetinden TECRİT edecek şekilde OLMAMALIDIR! (31.1.1923)
- Dünyada hiç bir milletin kadını "Ben ANADOLU KADINI'ndan fazla çalıştım. Milletimi kurtuluşa ve zafere götürmekte ANADOLU KADINI kadar emek verdim," diyemez!...
- Dünya yüzünde gördüğümüz her şey KADIN'ın ESERİ'dir. (31.1.1923)
- 1925 yılında İnebolu gezisinde Atatürk, örtünen kadınlarla ilgili şunları söyledi:
"Onlar yüzlerini cihana göstersinler ve gözleri ile cihanı dikkatle görebilsinler. Bunda korkulacak hiçbir şey yoktur. Önemli olarak şunu ihtar edeyim ki, bu halin muhafazasında inat ve taassup, hepimizi en az kurbanlık koyun olmak istidadından kurtaramaz.."
- 31 Temmuz 1932' de Türkiye güzeli Keriman Halis' in, Belçika' da yapılan yarışmada dünya güzeli seçilmesi üzerine Atatürk O'na "Ece" ünvanını verir ve Türk kadınına şöyle seslenir:
"Şunu ilave edeyim ki! Türk ırkının dünyanın en güzel ırkı olduğunu tarihten bildiğim için, Türk kızlarından birisinin dünya güzeli seçilmiş olmasını çok tabii buldum. Fakat Türk gençlerine bu münasebetle şunu hatırlatmayı da lüzumlu görürüm: Övünç duyduğumuz tabii güzelliğinizi fenni tarzda muhafaza etmesini biliniz ve bu yolda uyanık olunuz ve bu gelişmelerin aralıksız gerçekleşmesini ihmal etmeyiniz. Bununla beraber, asıl uğraşmaya mecbur olduğumuz şey, analarınızın ve atalarınızın oldukları gibi, yüksek kültürde ve yüksek faziletle dünya birinciliğini elde tutmaktır."
Atatürk Türk kadını böyle görüyordu."Kaynak kısmen Internet sayfalarından."
Saygılarla.
2 yorum:
Bu ülkede insanların dini anlayışlarında ve geleneklerinde bir sakatlık var. Bunlar düzeltildikten sonra herşey düzeltilir.
Sn.Internetci kesinlikle katiliyorum.Unutturulmaya calisilan bu surede, kendi kültür ve anliyisimizi, özümüzde bakis acimizi,cagin bir parcasi olarak sergilemeliyiz.
Saygilarla.
Yorum Gönder