Cumartesi, Ekim 20, 2007

SÖZLERİN BİTTİĞİ YERDE...

ONLAR bu vatan için kollarını, bacaklarını ve gözlerini hiç çekinmeden feda ettiler. Onların kahramanlıklarını anlatmaya kelimeler yetmez... Kimi Kore’de, kimi Kıbrıs’ta, kimi ise terör örgütü PKK ile çarpışırken gazi olan binlerce Mehmetçik, bugün sadece göğüslerindeki ‘Gazi’lik madalyasının gururu ile yaşıyor. Birçoğunun arkadaşı kucağında şehit düşmüş; ancak onlar bugün bile hiç çekinmeden, ‘Vatan, millet, bayrak’ uğruna kendi canlarını vermeye hazır olduklarını dile getiriyorlar.



Canını ve gençliğini devleti için hiç karşılık beklemeden muharebe meydanına süren gazilerimiz, bugün dağlarda çarpıştıkları terör örgütü PKK’ya destek veren isimlerin TBMM’de olmasının acısını çekiyorlar.
PKK destekçilerinin dokunulmazlıkları kaldırılsın
Gazilerimizi kıran, şehitlerimizin kemiklerini sızlatan bir başka konu ise 22 Temmuz seçimlerinde terör örgütüne yardım ve yataklık yapmaktan cezaevinde yatan birinin milletvekili seçilerek Meclis’e girmesi. 1995 yılında yaralandığı çatışmada 3 askerinin terör örgütü tarafından şehit edildiğini söyleyen Uran, “Keşke teröre destek veren o kişinin cezaevinden çıkıp milletvekili olduğu günü göreceğime, ben de o üç askerimle birlikte şehit olsaydım” “Bu tür şeyler bizleri derinden etkiliyor. Öldürülen teröristlere ‘şehitlerimiz, kardeşlerimiz’ diyen bir mantaliteden ne bekliyorlar? Demokratik, laik bir hukuk devletinde yaşıyoruz. Yargı organlarının gerekeni yapacağına inanıyoruz. Bunu da yakından izliyoruz. Ben bu ülke için ayağımı verdim, vurulduğumda 2.5 aylık bir çocuğum vardı. Ben ve çocuğum da dahil olmak üzere biz göreve hazırız. Gerekirse şehit, gerekirse de gazi oluruz.”



“Şehitlik ve gazilik Türk milleti için çok önemlidir. Bizler bu vatan uğruna kan ve can veren insanlarız. Bizler, bu ülke için her zaman göreve hazırız, geçmişte olduğu gibi... Şu anda binlerce askerimiz sınırda görev yapıyor. Belki şu an bir çatışma var ve belki de bir askerimiz mayına basmak üzere... Bu yüzden, şehit ailelerine ve malul gazilere gereken önemi her zaman göstermemiz gerekiyor. Bizler görevden kaçan insanlar değiliz. Tekrar çağırsınlar tekrar askere gideriz.
Asker sizin kardeşiniz, çocuğunuz, amca, hala oğlunuz olabilir. Bizler askerde yemin ettiğimiz zaman askeriz, tezkereyi aldığımız zaman siviliz. Sivil asker el ele olmalı.

“Elimi kaybettiğim yere kardeşim gitti”


Emrindeki askerleri terör örgütü PKK’nın bir bombasından kurtarmak isterken iki elini kaybeden Gazi Astsubay İbrahim Babur ise yaşadıklarını şöyle anlatıyor:


“Yıl 1994’tü. Güneydoğu’da görev yapıyordum. Bizlere emanet edilen ana kuzularını; yani askerlerimi patlamak üzere olan bir bombanın üzerine atlayarak kurtardım. O esnada iki elimi kaybettim. Benim yaptığım bu görevi Türk Odusu’daki her asker yapabilirdi. Ben hâlâ o günün gururunu yaşıyorum. Şehit ve gazilerimiz bu toprakların çocukları. Bunlar dün terzi, esnaf, berber, memur, işçiydi bugün asker ocağında ülkesini, vatanını koruyan kahraman birer askerler. Kardeşim de astsubay. Gönüllü olarak iki elimi kaybettiğim yere gidip üç yıl orada görev yaptı. Her zaman bu topraklar için çarpışmaya, can ve kan vermeye hazırız. Bu ülke insanı, vatanını korumayı her zaman başarmıştır. Biz millet olarak her zaman nöbete hazırız. Bu askerler milletin içinden çıkan evlatları. Bunlar uzaydan gelmedi.”

En büyük korkuları ‘unutulmak’


Gazileri üzen en önemli konunun ‘unutulmak’ olduğunu söyleyen Gazi Babur, “Bizler, şehit düştüğümüzde ya da yaralandığımızda üzülmeyiz; ancak unutulduğunda kırılırız. Mehmet Akif Ersoy’un, “Bastığın yerleri toprak diyerek geçme tanı, düşün altında binlerce kefensiz yatanı, sen şehit oğlusun yazıktır incitme atanı, verme dünyaları alsan da bu cennet vatanı” dizelerinden çok etkilendiğini vurgulayan Babur, oğlunun adını da Mehmet Akif koymuş...

Canım Gazilerim cevabı evlatlarımız veriyor.
Cudi Dağı'nda terörist takibine çıkan Mehmetcikler karşılaştıkları muhabire "Lütfen beni çekmezseniz sevinirim. Çünkü Annem beni Erzurum’da asker sanıyor. Ben buraya kendi isteğiyle gelenlerdenim" dedi.
Saygılarla

1 yorum:

Şefika dedi ki...

Bayramınızı kutlayamadım (aslında kimseninkini kutlayamadım), kusura bakmayın (bakmaksınız biliyorum
:-)).
Ağzınızın tadı hiç eksilmeden nice nice bayramlar dilerim.
Ziyaretiniz için de teşekkür ederim.
Selamlar.