Cuma, Mayıs 30, 2008

? MANZARALARI ?


Ankara Belediye Başkanı Melih Gökçek’in, Kızılırmak’tan getirilen suyu, 21 gündür duyurmadan halka verdiği ortaya çıktı.

Gökçek, “Ankaralılar, 21 gündür Kızılırmak’ın suyunu içiyor, hiç kimse hastalanmadı” dedi.

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, belediyede düzenlediği basın toplantısında, Kesikköprü’den gelen Kızılırmak suyunun 21 gündür halka verildiğini açıkladı. Belediye Başkanı Melih Gökçek, “Kimse de bunun farkına varmadı” dedi.



ÖNCEDEN HABER VERMEDİM, ÇÜNKÜ...

Bu durumu önceden duyurmaları halinde, bazı sivil toplum örgütleri ve bazı siyasi partilerin toplantılar düzenleyerek, ishal vakaları görüldüğü yönünde açıklamalarda bulunacağını öne süren Gökçek, “Bunu bozduğum için çok mutluyum. Hepimize afiyet olsun” dedi.

HALKTAN ÖZÜR DİLİYORUM

Belediye Başkanı Gökçek, “Ankaralılara hayırlı olsun. Böyle bir yola başvurduğum için halktan özür diliyorum” diye konuştu.
Kesikköprü’den verilen suyun sülfat oranının, hiçbir zaman sağlığı tehdit eder oranda olmadığını savunan Gökçek, “Bu oran hiçbir zaman 250’yi geçmez. Suyu da harmanlayarak verdiğimiz için sülfat oranı çok aşağıda kalır. Lezzetinde de bir fark ortaya çıkmaz” diye konuştu.

BİR BAŞHEKİMİ ARADIM, İSHAL VAKALARI NORMAL

Gökçek, Kesikköprü’den verilen suyun çeşitli noktalardan alınan analizlerinin yapıldığını ve herhangi bir sağlık sorunu yaratacak bir bulguya rastlanmadığını kaydetti.

Bu sabah Ankara’nın en büyük hastanelerinden birinin başhekimini arayarak ishal vakalarında geçen yıla oranla artış olup olmadığına ilişkin bilgi istediğini bildiren Gökçek, en ufak bir artış yaşanmadığını öğrendiklerini söyledi.

(*) HARMANLADIK, LEZZETİNDE FARK YOK

Kesikköprü’den verilen suyun sülfat oranının, hiçbir zaman sağlığı tehdit eder oranda olmadığını savunan Gökçek, “Bu oran hiçbir zaman 250’yi geçmez. Suyu da harmanlayarak verdiğimiz için sülfat oranı çok aşağıda kalır. Lezzetinde de bir fark ortaya çıkmaz” diye konuştu.

Vatandaşların sebze ve meyveleri çok iyi yıkamasını, gerekirse sirkeli sudan yararlanmasını rica ettiğini belirten Gökçek, bu durumun ishal vakalarını önlemede yarar sağlayacağını kaydetti.

"Yılmaz Ateş,söz konusu su verilmeden önce İvedik'e yeni
bir arıtma tesisi kurulmasının zorunlu olduğunu da belirtti."
"Ankara Tabip Odası uyardı: “Kızılırmak suyunu kaynatmayın. İyonları yüksek olan su kaynattıkça daha tehlikeli hale gelir".
"Kızılırmak suyundaki ağır arsenik ve metallerin özellikle bebeklerde, yaşlılarda, hamilelerde bağırsaklarda ve sindirim sisteminde olumsuzluklara neden olabileceği, yüksek klorürün de gözlerde tahrişe neden olabileceğini ifade etti. “Ortada bilimsel veriler var. Daha önce veriler açıklandı".
Biraz gerilere gidelim ...

Kuşkusuz Çernobil’den yayılan radyasyon serpintisinden en çok etkilenen Karadeniz’in çayıdır. Yetkililerce 58.000 ton çayın imha edildiğinden söz edilmektedir. Oysa kazadan sonra 8 ay boyunca çay denetlenmemiştir. Bu süre içinde halk kitleleri radyasyonlu çayı tüketmeye devam etmiştir.1986 Aralığına gelindiğinde TAEK çayın 89.000 bekerel/kilograma kadar radyasyon içerdiğini resmen itiraf etmiştir. Üstelik çaylar depolanmıştır ama çoğu ne hikmetse depolardan çalınmıştır. Bu yüzden sonraları çaylar hırsızlığı önlemek üzere boyatılmıştır. Ve radyasyon yayan bu çaylar ancak 7 yıl sonra toprağa gömülebilmiştir. Bu süre içinde radyoaktif izotoplar büyük ihtimalle dışarı sızmış, çevreye ve insanlara bulaşıp zarar vermiştir.
(*)Bu arada o dönemi yaşayanların anımsayacağı gibi çayın yıkanınca ve demlenince radyasyon etkisini kaybedeceği yollu “bilimsel” açıklamalar yapılmıştır. Özemre-Evren ve Aral çay içmenin tehlikesiz olduğunu söylemişlerdir. Gazete ve televizyonlara poz vererek çay içmişlerdir. 130.000 ton çay halk tarafından bu özendirmelerle tüketilmiştir. Özal;“Radyoaktif çay daha lezzetlidir” buyurmuştur. Aral; “Biraz radyasyon iyidir” demiştir. Eski bakanın birkaç yıl önce kanserden öldüğünü geçerken belirtelim.

Dönelim tekrar başa :

Kimya Mühendisleri Odası olarak Ankara’ya Kesikköprü Barajından içme ve kullanma suyu getirilmesi projesi ve bu suyun özellikleri ile arıtılabilirliği hakkında aşağıdaki gerçekleri kamuoyu ile paylaşma sorumluluğunu üzerimizde taşıyoruz. Saygılarımızla bilgilerinize sunarız.

Son söylenecek sözü, DSİ tarafından 2005 yılında hazırlanan bir rapordan kelimesini değiştirmeden aktararak en baştan söylemek yerinde olacak:

“Kızılırmak Nehrinin doğal yapısı itibariyle klorür, sülfat ve sertlik değerleri çok yüksektir. Bu parametreler içme ve kullanma açısından çok önemlidir ve ileri arıtma teknikleri kullanmadan düşürmek mümkün değildir...

Başlığı nasıl vermişdik ... (? MANZARALARI)

Yorum :
DÜN "O tarihlerde çay içenlerde ishal vakalarına rastlanmamışdı" !!!!
BUGÜN "21 gündür bu suyu kulananlarda da ishal vakanlarına rastlanmamışdır "!!!
YARIN " Ben kahin değilim... Bildiğim tek şey ishal vakasına rastlanmıyacağıdır.

Saygılarla.

2 yorum:

Dikkat! biyo var ! dedi ki...

Hiç şaşırmıyoruz bunlara Babacım.
Hayır bigün biri şov yaparken geberip gitse zavallı milletten önce.
Biri pul yalar,biri mektup açar,biri çay içer.Millet deneme tahtası ülkemde.

Bigün ben de çıkıp "bok yemek tehlikelidir"diyecem ve tüm siyasileri bunun tehlikesiz olduğuna ikna etmeye davet etçem.Hadi bakalım!

ERDIL dedi ki...

O isi coktan yapiyorlarda.Ambalajlarken kaliteye cok dikkat ediyorlar.
Saygilar.
Sayfandaki yaziyi yazmakla beni aglatmaksa niyetin basardin.
.... Sizler var oldukca bir seyler karalamaya calisacagim.