Dün gece!..
Hayırdır inşallah.
Diye başlarız anlatmaya.Beynimizin içinde kurulan beyaz perde de oyuncusu,rejisörü,senaristi hepsi bizizdir.Bu bizim filmimiz daha doğrusu görmüş olduğumuz rüyamızdır.
Tarih boyu insanları meşgul etmişdir bu konu; neden, ne anlama gelir ?
Rüyaların, canlıların günlük deneyimleriyle geçmişteki bilgilerini güncelledikleri gecelik kayıtlar olabileceği ve bu durumda da yapmış olduğumuz güncellemeler sayesinde canlılar, hayatta kalma stratejilerinimi belirliyor...
Gördüğümüz rüyalar geçmişimize uyumlu bir şekilde duyulara, genelde görselliğe dayanıyor.
Rüyalar, gerçekliği, bildiğimiz doğa yasalarını alt üst eden, tuhaf, akıl dışı görüntülerle haşır neşir olduğumuz, yönetmenliğini kendi zihinlerimizin yaptığı gizemli filmler.
Bazen geleceğe yönelik işaretler olarak görür, kimi zaman hayra yormaya çalışiriz. Gerçekmiş gibi gelen, bazen kendimizi uyanmaya zorladığımız gecelik maceralarımız. Rüyaların anlamı ve rüya görmeye yol açan nedenler, pek çok araştırmanın konusu olsa da, akılları kurcalayan soruların yanıtı üstünde henüz fikir birliğine varılamamıştır. Rüya gördüğümüz zaman çok fazla enerji harcamamız; rüya görmenin kuşaklar boyu devamlılık gösteren bir deneyim olması, beyinimiz de yarattığımız etkinliğin önemli bir amaça hizmet ettiği düşüncesini bildirmiyor mu.
Peki diğer canlılar hayvanlar;araştırmalar,onların da rüya gördüğünü kanıtlıyor. Hayvanlarda, REM uykusu sırasında işleme koyduğu bilgiler de duyusal...
Rüyaların anlamlarına duyulan merak çok eskilere dayanıyor. Eski Mısır'da rüyaların kehanet aracı olduğu. Sümer kaynaklarında rüyalara ilişkin kayıtlar bulunuyor. Bu kayıtlara göre, M.Ö. 7. yüzyılda yaşayan Asurbanipal rüyalara büyük önem veriyordu. Diğer kültürler ise, rüyaları ilham kaynağı, şifa verici ya da gerçeğe alternatif olgular şeklinde yorumladılar.İncil'de de, Yusuf'un firavunun rüyasını açıklamasının yedi yıllık kıtlığı önlediği anlatılıyor. Tıbbın babası sayılan Hippokrates, "Rüyalar Üzerine" adlı bir eser yazmıştı. Ortaçağ'da ise rüyalar kimi zaman erdemli kişilere gönderilen tanrısal mesajlar, kimi zaman da şeytani kökenli olgular şeklinde algılandı.
Geçen yüzyılda, bilim insanları rüyalar hakkında, bir kısmı birbiriyle çelişen psikolojik ve nörolojik açıklamalarda bulundular. 1900 yılında Freud, "Rüyaların Yorumu " (Die Treaumdeutung) adlı kitabında, rüyaların bilinçaltına giden yol olduğunu, bireyin iç dünyasının derinliklerini açığa çıkardığını öne sürdü. Sonraki dönemlerde, Freud'un aksine, rüyalar, gelişigüzel sinirsel etkinliklerin sonucu ortaya çıkan anlamsız olgular şeklinde tanımlanmaya başladı. Kimilerine göre de rüyalar, beynin gereksiz bulduğu bilgileri sildiği "tersine öğrenme" etkinlikleri.
Rüyalar karmaşık ve geniş bir alana yayılıyor.
Amerikalı araştırmacı Jonathan Winson konuyla ilgili farklı bir bakış açısı sunuyor. Winson, kendi araştırmalarının ve diğer nörolojik laboratuvar çalışmalarının sonuçlarına dayanarak, rüyaların anlamı olduğunu öne süren bir bilim adamı. Beynin denizatı kıvrımı olarak da adlandırılan hipokampüs bölümü ile uyku sırasındaki hızlı göz hareketlerinin (rapid eye movement, REM) ve teta ritmi denilen beyin dalgalarının incelenmesinin, bellek işlemlerinde önemli noktaları aydınlattığını söylüyor.
Winson'ın primat-altı hayvanlarda yaptığı teta ritmi araştırmaları, rüyaların anlamına ilişkin evrimle bağlantılı ipuçları sunuyor: Rüyalar, memelilerin bellek işlemlerinin gecelik kayıtları. Onlar sayesinde, hayvanlar yaşamlarını sürdürebilmek için stratejiler geliştiriyor ve günlük deneyimlerini bu kayıtlar ışığında değerlendiriyorlar. Böyle bir işlemin varlığının, insanlarda rüya görmeyi de açıklayabileceği düşünülüyor.
1953 yılında yapılan bir buluş, rüyaların nörobiyoloji alanında incelenmesinin kapısını aralamıştı. İnsanda uyku döngüsünün ortaya konmasıyla, rüyaların fizyolojisinin anlaşılması yolunda önemli adımlar atılıyordu.
Peki bu durum karşısında dün akşam görmüş olduğunuz rüyanızı nasıl yorumluyorsunuz.
Bu gün sizlerle beraber bir seneyi tamamlamış oluyoruz.Burada yazi yazmamı destekliyen, yorumları ile beraber olan bütün dostlarıma teşekkür ederim.
Saygılarla
Hayırdır inşallah.
Diye başlarız anlatmaya.Beynimizin içinde kurulan beyaz perde de oyuncusu,rejisörü,senaristi hepsi bizizdir.Bu bizim filmimiz daha doğrusu görmüş olduğumuz rüyamızdır.
Tarih boyu insanları meşgul etmişdir bu konu; neden, ne anlama gelir ?
Rüyaların, canlıların günlük deneyimleriyle geçmişteki bilgilerini güncelledikleri gecelik kayıtlar olabileceği ve bu durumda da yapmış olduğumuz güncellemeler sayesinde canlılar, hayatta kalma stratejilerinimi belirliyor...
Gördüğümüz rüyalar geçmişimize uyumlu bir şekilde duyulara, genelde görselliğe dayanıyor.
Rüyalar, gerçekliği, bildiğimiz doğa yasalarını alt üst eden, tuhaf, akıl dışı görüntülerle haşır neşir olduğumuz, yönetmenliğini kendi zihinlerimizin yaptığı gizemli filmler.
Bazen geleceğe yönelik işaretler olarak görür, kimi zaman hayra yormaya çalışiriz. Gerçekmiş gibi gelen, bazen kendimizi uyanmaya zorladığımız gecelik maceralarımız. Rüyaların anlamı ve rüya görmeye yol açan nedenler, pek çok araştırmanın konusu olsa da, akılları kurcalayan soruların yanıtı üstünde henüz fikir birliğine varılamamıştır. Rüya gördüğümüz zaman çok fazla enerji harcamamız; rüya görmenin kuşaklar boyu devamlılık gösteren bir deneyim olması, beyinimiz de yarattığımız etkinliğin önemli bir amaça hizmet ettiği düşüncesini bildirmiyor mu.
Peki diğer canlılar hayvanlar;araştırmalar,onların da rüya gördüğünü kanıtlıyor. Hayvanlarda, REM uykusu sırasında işleme koyduğu bilgiler de duyusal...
Rüyaların anlamlarına duyulan merak çok eskilere dayanıyor. Eski Mısır'da rüyaların kehanet aracı olduğu. Sümer kaynaklarında rüyalara ilişkin kayıtlar bulunuyor. Bu kayıtlara göre, M.Ö. 7. yüzyılda yaşayan Asurbanipal rüyalara büyük önem veriyordu. Diğer kültürler ise, rüyaları ilham kaynağı, şifa verici ya da gerçeğe alternatif olgular şeklinde yorumladılar.İncil'de de, Yusuf'un firavunun rüyasını açıklamasının yedi yıllık kıtlığı önlediği anlatılıyor. Tıbbın babası sayılan Hippokrates, "Rüyalar Üzerine" adlı bir eser yazmıştı. Ortaçağ'da ise rüyalar kimi zaman erdemli kişilere gönderilen tanrısal mesajlar, kimi zaman da şeytani kökenli olgular şeklinde algılandı.
Geçen yüzyılda, bilim insanları rüyalar hakkında, bir kısmı birbiriyle çelişen psikolojik ve nörolojik açıklamalarda bulundular. 1900 yılında Freud, "Rüyaların Yorumu " (Die Treaumdeutung) adlı kitabında, rüyaların bilinçaltına giden yol olduğunu, bireyin iç dünyasının derinliklerini açığa çıkardığını öne sürdü. Sonraki dönemlerde, Freud'un aksine, rüyalar, gelişigüzel sinirsel etkinliklerin sonucu ortaya çıkan anlamsız olgular şeklinde tanımlanmaya başladı. Kimilerine göre de rüyalar, beynin gereksiz bulduğu bilgileri sildiği "tersine öğrenme" etkinlikleri.
Rüyalar karmaşık ve geniş bir alana yayılıyor.
Amerikalı araştırmacı Jonathan Winson konuyla ilgili farklı bir bakış açısı sunuyor. Winson, kendi araştırmalarının ve diğer nörolojik laboratuvar çalışmalarının sonuçlarına dayanarak, rüyaların anlamı olduğunu öne süren bir bilim adamı. Beynin denizatı kıvrımı olarak da adlandırılan hipokampüs bölümü ile uyku sırasındaki hızlı göz hareketlerinin (rapid eye movement, REM) ve teta ritmi denilen beyin dalgalarının incelenmesinin, bellek işlemlerinde önemli noktaları aydınlattığını söylüyor.
Winson'ın primat-altı hayvanlarda yaptığı teta ritmi araştırmaları, rüyaların anlamına ilişkin evrimle bağlantılı ipuçları sunuyor: Rüyalar, memelilerin bellek işlemlerinin gecelik kayıtları. Onlar sayesinde, hayvanlar yaşamlarını sürdürebilmek için stratejiler geliştiriyor ve günlük deneyimlerini bu kayıtlar ışığında değerlendiriyorlar. Böyle bir işlemin varlığının, insanlarda rüya görmeyi de açıklayabileceği düşünülüyor.
1953 yılında yapılan bir buluş, rüyaların nörobiyoloji alanında incelenmesinin kapısını aralamıştı. İnsanda uyku döngüsünün ortaya konmasıyla, rüyaların fizyolojisinin anlaşılması yolunda önemli adımlar atılıyordu.
Peki bu durum karşısında dün akşam görmüş olduğunuz rüyanızı nasıl yorumluyorsunuz.
Bu gün sizlerle beraber bir seneyi tamamlamış oluyoruz.Burada yazi yazmamı destekliyen, yorumları ile beraber olan bütün dostlarıma teşekkür ederim.
Saygılarla
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder