İnsanlar neden karanlıktan korkarlar ? Bu geleceğimizi merak etme ile ilgili olabilir mı ?Yaşamımız içersin de çevremiz de olup bitenleri öğrenmek ve neslimizi sağlıklı bir ortam içersinde idame edebilmemiz için daha sonraki aşamalar da olacak biteceklerin eğilimi içinde olamamızmıdır.
Bir tehlike durumuna karşı hazırlıksız yakalanmamak adına sürekli ve tutarlı şartlar altında geleceği az çok tahmin ederek yaşamak isteğimidir..
Anatomik ve fizyolojik olarak karanlıkta iyi görüp etrafımızı değerlendirmeye uygun değiliz.
Biyolojik döngümüze göre sabah uyanıp gece uyuyan bir yapıya sahibiz..
Bazı canlılar; hayvanlar, gece görüşü ya da başka türlü bir avantaj sağlayan farklı duyulara sahip olduğundan geceleri avlanabiliyor. Onların karanlıktan korktuğunu söylememiz mümkün değil.
Bizler de işe, tehlikeleri karanlıkta duyumşamamız oldukça güç olduğundan karanlıktan korkma eğılımımız ortaya çıkabiliyor.Karanlık korkusu bambaşka bir durum.Korkularımız, genellikle kalıcı ve kişiyi olağanüstü kaygılara sürükleyen mantık dışı fobileri kapsıyor.
Korkularımızın biyolojik ve psikolojik birçok nedeni olabiliyor. Psikologlar,korkuların nedenini diğer kaygı rahatsızlıkları çerçevesinde değerlendirmeye çalışsalar da kişisel farklar korkuların nedeninde büyük rol oynuyor. Genellikle söz konusu korkuyla ilişkili travmatik bir durumdan söz edebiliyoruz.
Kişiye özel nedenleri bulabilmek, bir terapi sürecini gerektiriyor. Psikanalitik kuramın babası Freud, nedeni belirsiz korkuların bir tür baştırılmışlık olduğunu ileri sürer. Kişi, kendisini rahatsız eden düşünce ve hislerini baştırarak unutmuş ve geriye yalnızca mantık dışı korkular kalmıştır. Fobilerin biyolojik nedenlerine baktığımızdaysa, fobik bireylerin beyinlerindeki lımbık bölgedeki seratonin ve dopamın seviyelerinin düşük olduğunu görüyoruz. Bunun yanı sıra amigdala da büyük rol üstleniyor. Limbik sistem ve amigdalanın işlevsel kontrol alanlarına göz attığımızda aslında bu bulguların hıç de şaşırtıcı olmadığını görüyoruz.
Çünkü limbik sistem beynin bellekle ilişkisi kurulan duygusal ve motivasyonel işlevlerin kontrolünden sorumlu. Bu bölgede duygusal elemanların bellek oluşumuna olan etkisinden bahsediyoruz. Dolayısıyla, herhangi bir duygusal olay karşısında verilen bir tepki ve korku olduğu düşünülen fobilerin beynin bu bölgesiyle ilişkilendirilmesi doğal. Amigdala ise kızgınlık, kıskançlık ve korku deneyimlerinin işlemlendiği beyin bölgesi.
Saygılarla.
Bir tehlike durumuna karşı hazırlıksız yakalanmamak adına sürekli ve tutarlı şartlar altında geleceği az çok tahmin ederek yaşamak isteğimidir..
Anatomik ve fizyolojik olarak karanlıkta iyi görüp etrafımızı değerlendirmeye uygun değiliz.
Biyolojik döngümüze göre sabah uyanıp gece uyuyan bir yapıya sahibiz..
Bazı canlılar; hayvanlar, gece görüşü ya da başka türlü bir avantaj sağlayan farklı duyulara sahip olduğundan geceleri avlanabiliyor. Onların karanlıktan korktuğunu söylememiz mümkün değil.
Bizler de işe, tehlikeleri karanlıkta duyumşamamız oldukça güç olduğundan karanlıktan korkma eğılımımız ortaya çıkabiliyor.Karanlık korkusu bambaşka bir durum.Korkularımız, genellikle kalıcı ve kişiyi olağanüstü kaygılara sürükleyen mantık dışı fobileri kapsıyor.
Korkularımızın biyolojik ve psikolojik birçok nedeni olabiliyor. Psikologlar,korkuların nedenini diğer kaygı rahatsızlıkları çerçevesinde değerlendirmeye çalışsalar da kişisel farklar korkuların nedeninde büyük rol oynuyor. Genellikle söz konusu korkuyla ilişkili travmatik bir durumdan söz edebiliyoruz.
Kişiye özel nedenleri bulabilmek, bir terapi sürecini gerektiriyor. Psikanalitik kuramın babası Freud, nedeni belirsiz korkuların bir tür baştırılmışlık olduğunu ileri sürer. Kişi, kendisini rahatsız eden düşünce ve hislerini baştırarak unutmuş ve geriye yalnızca mantık dışı korkular kalmıştır. Fobilerin biyolojik nedenlerine baktığımızdaysa, fobik bireylerin beyinlerindeki lımbık bölgedeki seratonin ve dopamın seviyelerinin düşük olduğunu görüyoruz. Bunun yanı sıra amigdala da büyük rol üstleniyor. Limbik sistem ve amigdalanın işlevsel kontrol alanlarına göz attığımızda aslında bu bulguların hıç de şaşırtıcı olmadığını görüyoruz.
Çünkü limbik sistem beynin bellekle ilişkisi kurulan duygusal ve motivasyonel işlevlerin kontrolünden sorumlu. Bu bölgede duygusal elemanların bellek oluşumuna olan etkisinden bahsediyoruz. Dolayısıyla, herhangi bir duygusal olay karşısında verilen bir tepki ve korku olduğu düşünülen fobilerin beynin bu bölgesiyle ilişkilendirilmesi doğal. Amigdala ise kızgınlık, kıskançlık ve korku deneyimlerinin işlemlendiği beyin bölgesi.
Saygılarla.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder