HERHALDE
-
*İnsan evladının;kendi cinsine,doğaya dağa taşa denize hayvana
düşmanlığı,kendi ülkesini mahvetmek yetmeyince diğer ülkelere saldırmakla
ilgili h...
1 hafta önce
Bu harika canlıları biraz tanımaya çalışalım. Paleontologların yaptıkları çalışmalarda balinaların atalarının, çiftleşmek ve doğum yapmak için karaya çıktıklarını, buldukları fosiller üzerindeki çalışmalar neticesinde tesbit etmişler. Pakistan civarında bulunan bu fosillerin 47,5 milyon yıllık olduğunu, DNA testleri ile tesbit etmişler.Bu günkü Su aygırları gibi, ufak dört ayakları olduğunu, her ne kadar yaşamlarını su içersinde geçirselerde bu ayaklar sayesinde karada da bu ihtiyaçlarını karşıladıklarını tesbit etmişler.
O zamanlar bebeğin ana karnından başının ilk önce geldiği, bunun tipik karada yaşıyan memelilerin doğum posizyonu olarak görüldüğüydü. Bu gün ise bu durum denizde olduğu için, kuyruğun ilk önce gelmesi şekilde değişime uğramıştır. Böylelikle su içinde boğulma olasılığı azalmaktadır.
Geçenlerde ilk defa doğumdan hemen sonra, anne balinanın yavrusunu su yüzeyine taşıyarak onun ilk nefesi alıncaya kadar, yüzeyde tuttuğunu fotoraflarla belgelemişler. 20 senelik bu çalışma ile bu harika canlıların yaşam tarzlarında bir parça daha kayıtlara geçmiştir.
İlk nefesden sonra bebek kuyruk ve yüzgeçlerini hareket ettirmeye başlar, tıpkı küvette yüzen oyuncaklara benzerler. Anne balina için bu aşamadan sonra zorlu günler onu beklemektedir.
Bunlardan en önemlisi ise en az bir ay uykusuz geçecek günlerdir. Hareket içinde olan yavrusunu her türlü tehlikelere karşı koruyabilmesi için bu zaman içersinde uykudan vazgeçecektir.
Bilindiği gibi uyku memeliler arasında en önemli yaşam tarzıdir.Ondan yoksunluk dengeleri bozar.
Yapılan gözlemlerde bebek Balina ve Yunuslarda, bu uykusuzluk gelişiminide, engellemediği görülmüştür. Bu durumu karada yaşıyan memeliler için söyliyemeyiz.
Böyle bir sürede insan bebeklerin dayanamıyacağı. Farelerde yapılan deneylerde de, üç hafta uykusuzluk onların ölümü ile sonuçlandığı görülmüşdür.
Araştırmacılar bu durumun tam tersi olan uykusuzluk, bebeklerin gelişiminde büyük bir rol aldığı kanısındadırlar.
Gelişmiş balina ve yunusların normalde, günde beş veya sekiz saat uykuya ihtiyaçları olduğu bilinmektedir. Ne yazık ki bebeklerinin ilk ayında bu mümkün değildir.
Bebeklerin uykusuzluklarını doğumun ilk haftalarından, altı aylık olana kadar sürdügü görülmüşdür. Bebeklerin devamlı hareket içinde olmasının bir nedeni de diğer yırtıcılara yem olmamasıdır. Hareket halinde olan bebeklere saldırmaya pek cesaret edemezler. Vücud ısısını ve deri yapısının gelişiminede katkıda bulunmaktadır. Her 3 veya 30 dakikada bir su yüzüne çıkıp nefes almalarıda gereklidir.
Araştırmacılar bu harika memelilerin ne kadar zaman, uykusuz kalabildikleri hakkında, sağlıklı bir bilgiye ulaşamamışlardır.Tek üretebildikleri teori bu memelilerin bu zaman içersinde fizikal ve beyinsel bir metod geliştirerek; uykusuzluğa karşı çare bulduklarıdır. Bir gün insan oğluda bu teoriye ulaşabilecekmidir.
Biraz olsun onlar hakkında yapılmış olan araştırmalardan bir şeyler aktarmaya çalıştım. Bu harika memelileri belgesellerden veya denizlerimizde, mavi sularda gemilerle yarışırken görelim. Emin olunki esaret alanlarında bizlerin bir anlık eylencesi olmadığı bir gerçektir.
Bunu önlemekde her halde bizlerin elinde.
Unutulmaması gereken bir şey ise doğada her canlı bizim bir parçamız değildir. Bizlerde onlar gibi bir parçayız dengeleri en az onlar kadar sağlıyabilirsek yaşam alanlarımız çok dahada elverişli olacaktır.
Saygılarla.
Olay : Cinsel taciz.
Cözüm : Devlet koruması
Soru : "Adli Tıp Kurumu'nda psikiyatrın"
Sen hakim olsan ne karar verirsin?
Cevap : 6-7, hatta 8 sene hapis cezası veririm.
Gözlem : Zaman zaman sessizce ağladığı, tırnaklarını yediği...
Tespit : Takvim yaşı 14, zeka yaşı 10 yaş 4 ay. Depresyon belirtileri mevcut. Ailesinden ayrılmış olmaktan dolayı üzgün. Aile büütnlüğünün olmamasından kendini sorumlu tutuyor. Eve dönmeyi çok istediği için çelişkili ifadeler veriyor. Kabus görüyor. Ağlama nöbetleri yaşıyor. Okula karşı isteksiz ve konsantrasyon sorunu yaşıyor.''
Soru : Seni neden gönderdiler, ne bilmek istiyorlar?
Cevap: Bilmem. Yaşadıklarım için. Elini omzuma attı, göğsümü elledi.
Soru : Yanlışlıkla olabilir mi ?
Cevap: Hayır. Elini attım, kalktım. Lavaboya gittim.
Soru : Söyleme' dedi mi ?
Cevap: Hayır! Bunları anlatmaktan çok sıkıldım, çok ifade ettim.
Soru : Sıkıldım ne demek ?
- "Bu kadar yeter".
Soru : Bu olayla ilgili ne değişti ?
Cevap: Ailemi kaybettim. Başka bir şey değişmedi.
Sadece aylardır süre gelen bir olayın isimlere değinilmeden medayaya yansıyan kırıntıları.
1 + 1 = 3 yakaladık.
Geçen sene 90 yaşındaki nineye yapılan cinsel taciz geldi aklıma.
Yaşıyormu öldümü bilmem.
Devlet koruması altına alındımı onuda bilmiyorum.
Zeka yaşı hakkında ise hiç bilgim yok.
- Suçlu ceza alsa ne yazar.
- Zeka yaşı hakkında bilgi sahibide değilim.
İstediğim tek şey 20 sene sonra arşivlerde yer alacak bu olayı okuyupda.
Yaşadıklarının yorumunu yaparken !
Kendisine cinsel tacizde bulunan kişi; suçlular arasında hangi sırayı alacak?
Canımız üzüm yemek istedi.
Gidelim bağcıyı dövmeye.
Saygılar.