Salı, Nisan 21, 2009

Eskici dükkanı...


Turistik kasabaların, kendini muhafaza etmeye çalışan dar sokakları vardır. Onlar bu hızlı değişime karşı kendilerini hep saklamaya çalışmışlardır. Bir bahar sabahı kendimi böyle bir sokakda buldum. Sıvaları dökülmüş, bahçe duvarlarından baharın kendine öz renklerini vermeye çalışan çiçekler gelişi güzel sıralanmışlardı.
Bu sokaklarda, sahil kenarlarının tek renklerine karşın; solukda olsa bir çok rengi bir arada görebiliyordum.
Bir ara evlerin arasına sıkışıp kalmış ön cephesi koyu mavi pancurları sarı boyalı bir dükkan gözüme takıldı.
Kırmızı zemin üzerine yazıları silinmeye yüz tutmuş tabelasında eskıcı yazılı bir dükkan.
Camları halen kışın izlerini taşıdığı için içerisi pek seçilemiyordu.
Hafifçe kapıyı araladim. Gözlerim loş bir zemine alışabilmesi bir kaç dakikamı aldı.
İçeride sararmaya yüz tutmuş kitaplar, tahtadan yapılmış çeşitli el işleri, örtüler,
seramikler gözüme ilk takılanlar olmuşdu.
Elinde kalın bir kitabı okuyan yaşlı adamı çok daha sonra fark edebildim.
Oturduğu yerden kalkmadan bana buyrun ilginizi çeken bir şey varsa ben buradayım dercesine hafifçe başını selam verircesine salladı.
Şehirlerde bu tip yerlere antikacı denirdi; burada yerini eskıcı olarak adlandırdığını fark ettim.
O kadar çok şey saklanmışdı ki her birini keşfetmeye kalksam saatlerimi alabilirdi.
Bir şey almak için tahta sehbanın üstünde duran ufak parfüm şişesini aldım.
Yaşlı amcaya gösterek içinde yok denebilecek kadar kalmış parfümün ne olduğunu sordum.
Yüzünde hafifçe bir tebessüm belirdi.
- Kızım o bir koku değil. Sadece yaşamın işaretlerinden bir tanesinin görselini saklıyan bir şişe.
- Anlıyamamışdım içinde bir kaç damla bir iksirmiydi ?
- Biraz açıklarmısınız ...
Parmağı ile okuduğu yeri kaybetmemek için sayfanın üstüne koyduktan sonra,
- o bir göz yaşı şişesidir.İçindeki bir kaç damlanın sevincimi yoksa kederimi temsil ettiği ise bir gizemdir; diyerek bıraktiği yerden kitabını okumaya başladı.
Senelerce çalışma masamın üstündeki rafda yaşamıma refakat etmişdir bu ufacık şişe.
Ne zaman pınarlarımdan bir kaç damla süzülse, o damlaçıkların hüzünümü yoksa sevincimi temsil ettiğini sorgulamam.O bana yaşadığımı, duygularımın senbolü olduğunu hatırlatır.
Kimbilir sizde bir eskıcı dükkanında bir şişe içersinde benim yaşam simgeme rastlıyabilirsiniz.
Eğer sizde bu gizeme ortak olmak isterseniz.Bir ufak şişede o anı ölümsüzleştirebilirsiniz.
Saygılarla.

Hiç yorum yok: