Cuma, Haziran 30, 2006

BOS SAYFA..


Iki parmak arasinda bir kursun kalem varmis.Gece demez gündüz demez yazar dururmus.
Günler, haftalari, aylari sürüklemis.Pesi sira. O selvi boyu zamanla asinmis.Günü gelmis o parmaklar arasindan, kayip gitmis.Ardinda biraktigi izler, sayfalari doldurmus.
Bir rüzgär esmis penceresin den, savurmus odanin ortasina, kuru yaprak misali.Beyaz üzeri
bu izleri.Kimi hali üstüne, kimi ucmus masa altina.Biri koparmis kendini bu odadan.Döne döne
savrula savrula, karanligin derinliklerine.
Günün erkenin de ayaklarimin dibinde, yasli cinarin yapraklarinin hisirtisi uyandirdigi zaman
buldun seni. Okudum; kimdi o kadin gizemli sevgili!... bilemem. Bildigim tek sey o kalemin izleri
beyaz kagidin üzeri.Ihtiyar cinar, bir de ben.Saldim parmaklarimin arasindan rüzgara.Döne
done savrula savrula.Bir baska dönelere, bir baska hayallere.
Bir kitap okudumdu.Bir ask romani.Kitabin ön sözünde söyle yaziyordu.Bu son romani idi.
Anisina saygi, kaybolan bir sayfa beyaz basilmistir.

HAE. Saygilarla

CEM KARACA ANISINA...



BAVER'in GÜNLÜGÜ

VEDA...




Bahcem size emanet

Perşembe, Haziran 29, 2006

DOST'A TESEKKÜR...


Haydi .........., vakit tamam;
Akşam diyordun işte oldu akşam.
Kur bakalım çilingir soframızı;
Dinsin artık bu kalp ağrısı.
Şu ağacın gölgesinde olsun;
Tam kenarında havuzun.
Aya haber sal çıksın bu gece;
Görünsün şöyle gönlümce.
Bas kırbacı sihirli seccadeye,
Göster hükmettiğini mesafeye Ve zamana.
Katıp tozu dumana,Var git,
Böyle ferman etti .............,
Al getir ilk sevgiliyi Beşiktaş'ta;
Yaşamak istiyorum gençliğimi yeni baştan.

Abbas.C.S.T
Üstat'a atif
Sevgilerle.

JUNGLANS REGIA/CEVIZ


M.Ö. 7000 Yilarinda Irandan yola cikarak.Avrupa 1800 senelerinde Amerikaya dogru yayilmistir.Junglandceae ailesinden olup gövdesi kisa boyu ise 20 metreye kadar uzar.
AB icersinde koruma altinda olup kesilmesi yasaktir.Yavas büyüyen,ilik bir ortam ,
topraginin da mineral ve havalandirilmis olmasi lazimdir.Endüstrinin vaz gecilmez
bir ürünüdür.Tib.da ihtiva ettigi zehirli kimyevi maddesinden,Yapraklarinda bulunan Glucosid den faydalanir.Meyveleri yönünden en büyük yetistiricisi; USA ve Cin dir. 21 cesidi bulunmaktadir.Doga da 600 yasina kadar yasar.Mitlojik olarak hayatinda bir kere
Resim cekip bu resmi gövdesinin icinde sergiler.Agac sanayisinde bu desenlerle mobilya
sanayisin de bir cok eserler yapilmistir.Desenlerin degisik olmasi, her agacda ayri görünüm göstermesi,
bu tezi ispatlamistir.

Saygilarla.

Çarşamba, Haziran 28, 2006

BAK AYININ YAPTIGINA..


ONUN ADI BRUNO
Bir talihsiz ayi varmis.Almanya ile Avusturya sinirinda, bir ormanda yasarmis.Yemyesil bir orman hemen yanibasinda otlarin fiskirdigi, bir mera.Bizim Ayi sinir tanimaz bir orasi bir bir burasi dolasir dururmus.Doganin ona verdigi her nimet ayaginin altinda.Derken Baharla beraber insanoglu getirmis koyunlarini bu meralara,serilmisler o taze otlara.Bizim ayi bakmis ayagina gelmis taze et.Dayanamamis ic güdüsüne götürmüs bir koyunu.Bunu gören insanoglu basmis yaygarayi Ayi ya.Senmisin benim mintikama gelen götürmüs koyunlari arasira.Her kafadan bir ses cikmis.Yakaliyalim bu Ayiyi baska bir ormana salalim.
Düsmüsler bizim Ayi'nin pesine.Unuttuklari tek sey oralarin sahibi bizim ayi her deligi her köseyi biliyor.Yakalamak ne mümkün.Aradan bir hafta gecmis bizim ayi olmus Bruno Tv'lerde sayfa sayfa gazetelerde.Yorumcularin kahramani olmus; haberi olmadan.
Bir gün Kocaman sözü gecen bir adam" Cevre Bakani" kiskanmis olacak ki. Ayi ondan ünlü,vurun bunu canlilara tehlike teskil ediyor.Avcilar kapmislar Tüfekleri ,bizim Ayi Bruno namlunun agzinda bir son olmus.
Cobanlar memnun,Avcilar kahraman,bizim koca adam bakmis ki ayi da bu arada meshur oldu saf saf bunu
doldurun müzeye koyalim artik kimseye zarari yok.Demis...
Geriye kalan gözü yasli hayvan sevgisi icinde olan insanlar.Bu böyle olmaz diyip.Savciliga gidip sikayet etmisler.
Kocaman adamin basina gelen bununla da kalmamis.Toplanmis bir kapali salonda bir sürü kocaman adamlar
daha artik bu isten " Cevre Bakanligi" anlamiyorsun ver istfani.Savci karistirmis kanunlari isledigi suc 3
yildan basliyor.Eh burada dokunulmazlik da yok.Ay yedi sikayetle baslamis.Cig gibi cogalmis.Sen Ayidan ne istedin diye.Sinirlar asilmis gazeteler tv.ler bizim talihsiz Ayi ile dolmus.
Yahu Ayi zaten ölmüs hemde neden öldügünü bilmeden.Bakalim ölüsü neler dedirtmis :) Avusturya Salzburg günlük Gazetesi: Barbarlik Afrikada zannederdik, meger burnumuzun dibinde imis.
Isvicre Günlük : Ayi ne yapsin!.. onun yanliz ot la bal la yasadiginimi sandiniz.
Ingiltere The Intependent : Vahsetin öteki adi, savunmami.
Hollanda De Telegraaf : Kahverengi ayi yok artik.
Isvec Aftonblade : Hos geldin Ayi, sonra cek vur.
Italya Corriere della Sera : Barbarliga atilan adim.
Cekler Lidove Noviny : Ayi öldü Kadehler ayilarin serefine.
Türkiye Hürriyet : Ne demis ?
Ne bu kardesim alt tarafi ayi. Yoksaaaa !.....
Saygilarla.

HUZUR...


Üzütüyle sevinç içiçe
Kapanmış perdelerde güneş doğuyor
Sen gelince
Sen gene çiçekleri kokla
Görmesem de
Evet oracıkta
Eğil
Kum dolu mavnalar peşpeşe
Devrik kulelerde can sesi
Kıyı da oynıyan çocuklar
Denizin sesinden habersiz.




Ansk:) Dirlik, baş dinçliği; gönül rahatlığı ;Bu günlerde hepimizin ihtiyacı olan birşey.Bakalım onu nerede bulabiliriz ? Satın alabilirmiyiz ?Sora sora Bağdat bulunurmuş. Bağdat'da olmadığı şu an da ap açık!...Yukarda ki lügät karşılığından gidelim.Dirlik: evimizin içi, iş yeri, sokak kapımızın dışı.Vaz geçtim, birincisinden.Baş dinçliği :o nedir ya !... Rüya görmeden uyursam, sigortalaratıp da , aman be diye isyan ettiğimiz zaman; yok yok o da değil. Gönül rahatlığı : bakınbu hoşuma gitti, nede olsa gönül bize ait.Tek çare onu rahat ettirmek. Onun bir çok çaresi var :)
Çık kapının dışına, günlük güneşlik, güler yüzlü insanlar, tertemiz sokaklar.Heryer yemyeşil ağaçlarla çiçeklerle kaplı.Kuş sesleri, sokak köpeğini seven bir adam.Magzaların içinde sizin sormanızı bekliyen tezgähtarlar.Karşıya geçmenizi hisseden duyarlı sürücüler, durup geçmeniz için elleri ile sanki sizi selamlıyorlar.Bu güzel dolaşımda ayaklarınızı itina ile şaran ayakkabınız, size sesleniyor lütfen daha da gezin.Kolkola dolaşan gençler,Banklarda mutluluklarını gözlerinden okuduğumuz o sevimli, gençliklerini ikiye katlamış insanlar.Oh be ne güzelmiş bu son değim Gönül rahatliği.Kabahat sizin değil benim yandaki radyo da
Eski nameleri dinlerken, uyuklamışım, sandelye üzerinde.Eh yazı huzur olunca uykuda bile bunları karalamışım.Şimdi uyandım da okudum.Acaba sizce uyuklarken yazdığım bu yazı o huzur denilen şeyin bir parçasımıydı ? Eğer o derseniz, bende sık sık uyuklamaya çalışayım.Yooo değil derseniz ! Gözlerim sizin tavsiyeleriniz de.....
Saygılar.

PAMUKCUK/Volläese


Sn Ibeking hanim bu böceksi hastalikla savasilmasi cok zordur.
Ciceklerin icindeki siviyi emerek beslenirler.Daha cok eve getirilen yeni bir cicekle gecer,daha cok ta orkide cinsleriyle.



Kimyevi olarak.lizetan Cambistäbcen alarak topraga gina batirin 6-8 hafta devamli olarak sulayin.Birde 90 gr. kadar sarmisagi ezerek kaynatin suyu bu pamukcuk bulunan yerlere püskürtün.En akillica olani cicekten vazgecmektir.Bildigim kadar evinizde kücük bir cocugunuz var.Zaten bu cicegin ne kadar zehirli oldugunu yazmistim.Karar sizin .

Saygilar

Salı, Haziran 27, 2006

CAZ SEVENLERE...




Uluslararası İstanbul Caz Festivali’nin on üçüncüsü 5–16 Temmuz tarihleri arasında gerçekleşiyor.Garanti Bankası sponsorluğunda düzenlenecek 13. Uluslararası İstanbul Caz Festivali bu yıl 30’un üzerinde topluluk ile 200’ün üzerinde yerli ve yabancı müzisyeni 9 farklı mekânda ağırlayacak.İstanbul Caz Festivali’nin bu yılki programında yine çok iddialı birçok isim ve konser yer almakta:* Emirates sponsorluğunda İngiliz rock müziğinin en sıkı isimlerinden ve efsanevi İngiliz punk grubu The Jam'in de vokalisti olan Paul Weller,* Garanti Bankası sponsorluğunda vokal cazın 'kraliçesi' Diana Krall,* Matraş sponsorluğunda Brezilyalı dünyaca ünlü müzisyen ve bossa nova yıldızı, aynı zamanda Brezilya Kültür Bakanı olan Gilberto Gil,*Demirdöküm sponsorluğunda caz dünyasının en tanınmış isimlerinden Charles Lloyd, Zakir Hussain, Eric Harland, John Scofield, Jack DeJohnette ve Larry Goldings'i aynı sahnede buluşturacak olan "Cazın Ustaları: Üçlüler" gecesi,* Volvo sponsorluğunda dünyaca ünlü pop grubu ABBA'nın en sevilen şarkılarını funk ve R&B gibi tarzlarla birleştiren Nils Landgren Funk Unit,* IBM sponsorluğunda New York'un genç, yakışıklı ve bir o kadar da ünlü caz piyanisti Peter Cincotti,* DHL sponsorluğunda salsanın yeni yıldızı Sergent Garcia,* New Orleans ruhunun elçileri, Aaron Neville'in de yer aldığı kadrosu ile The Neville Brothers ve 76 yaşında enerjisi ile gençlere taş çıkaran efsane piyanist Ahmad Jamal
DIGER KONSERLER:
Vaya Con Dios Quartet Muartet Yüksek Sadakat Whitesnake Çimler Üzerinde Yıldızları İzlemek Esperento W.A.S.P Yer Barış, Gök Manço Rock Festivali Bulutsuzluk Özlemi 20 Yaşında Tuncer Necmioğlu Dayanışma Gecesi Ruhi Su Dostlar Korosu Relax The Tiger Lillies Genç Caz Studio 54 / Nicky Siano Rock'n Coke 2006 Nils Landgren Paul Anka Mazhar Fuat Özkan Kıraç - Funda Arar Candan Erçetin Yalın / Akustik Gloria Gaynor Burhan Öçal & Funky C Party Telvin ve Henry Grimes Trio Electronica Festival 2006 Tasavvuf Müziği ve Sema Gösterisi Diva Haris Alexiou / Antoloji Doublemoon Gecesi Emel Sayın Tiesto Yıldızlar ve Caz - 1 Yıldızlar ve Caz - 2 Funk Off Claude Challe Mario Frangoulis James Brown 13. Uluslararası İstanbul Caz Festivali Tuluyhan Uğurlu Üç Usta, Bir Buluşma Sergent Garcia İbrahim Tatlıses Ahmad Jamal Doğa Koleji’nden Muhteşem Konser Gilberto Gil Trio Exklusiv Ücretsiz Ritm Servisi Diana Krall Brink Man Ship Cazın Ustaları:Fransız Usulü Woodstock – İstanbul Cazın Ustaları:Üçlüler Paul Weller The Neville Brothers Yerba Buena Cesaria Evora Radar Live Robert Glasper Raul Midón Chris Botti The Moutin Reunion Quartet Marco Zurzolo Kerem Görsev Trio CocoRosie Caz Kenti Akbulut Duo Chick Corea Posh Sessizlik Güzeldir Chill-Inn Keşmekeş Lectroretro Kaçmak İçin Son Fırsat Derin Pubeat Ne Çalacağımı Hala Bilmiyorum Tarkan Ethnoelectroenergy
Saygilarla.

DERMANTARE

Halk arasinda Kulaga kacan diye anilir. 2000 ne yakin cesidi olup bazilarinin kanatlari vardir.5 ila 20 mm ye kadar büyür.Aksam ve gece aktiv dir.Gündüzleri nemli ortam, tas altlarinda saklanir.Mitolojik olarak uyurken kulaga kacip.Kulak zarini kemirerek yumurtalarini biraktigi söylenir.Bahcemiz de bozulmüs cürümüs bitkileri yerler.Tib'da üzerinde calismalar yapilmaktadir.Bazi cinsleri daha ufak böceklerle beslenmektedir.

Saygilarla

ODANATO /LIBELLE


Halk arasinda Helikopter diye de adlandirilmistir. 320 Milyon senedir bu dogada yasadigi tesbit edilmistir.Fosiller sayesinde.2 ila 19 cm boyunda olup.Bir cok cesidi ile.Bahcemizin renklerinden biridir.
Saldirgan hatta bazi cinslerinde kendi artlarini da yedigi görülmüstür.Insanlara karsi bir saldirganligi yoktur.
Gündüz aktiv dir.Bir tanesinin bulundugu yerde tek bir sivrisinek görülmez eger havuzumuz varsa muhakkak oda oradadir.Protodanato adi verilen bir cinsinde 72 cm kadar büyüklükte olani görülmüstür.Sakin dokunmayin. AB tarafinda koruma altinda olup.Cinsi tükenme tehlikesi ile karsi karsiyadir.Onu korumak görevlerimizden bir tanesidir.

Saygilarla

Pazartesi, Haziran 26, 2006

CATS / KEDI..

CATS

Cats dünya da en uzun ve en cok seyredilen müsikalller den biridir.Ilk olarak Mayis 1981 senesin de Neu London tiyatrosunda sahneye Andrew Lloyd Webber tarafindan sahneye konmustur. 21 sene müddetince kapali gise oynamistir.Ingilizce olan bu oyun 1983 senesin de Almanca olarak ,Viyana da ,daha sonra Hamburg da devam etmistir.Newyork olmak üzere 9 ayri ülkede sahne acmis olup 50 milyonun üzerinde seyrci toplamistir.


Almanya'da bu sene 20 nci yilini kutlamakta olup ;turneleri kapali gise devam etmektedir.Aralikli senelerle 3 defa seyretme me ragmen bir dördüncü defa seyretmek isterim.Oyuncular ve kostüm seneler arasinda degismekte oyun kismen ana hatlari öz tutularak farklilik kazandirilmaktadir..Belki kedilerin insanlarla bagdastirilmasi, ve oyunun tipki kabarelerde oldugu gibi Sahne disinda da oynanmasi.Sahne otomatik olarak bütün Salonun icinde, yaninizda siralarin arasinda dolasan kediler.Seyircinin koltuklarin da kipirdamadan bu ses ve isik efektleri arsinda beraberce yasamasi.Öykü'yü Cats tikliyarak bir cok lisanda okuyabilirsiniz.Insallah bu Müsikal'in Türkiye'de de gösterilmesini temenni ederim.
Saygilarla.

DEL AMORE...

DEL AMORE

Bir avuc civi,dört tahta citasi,
Sararmis bez parcasi,Bir de firca.
Ciz dediler; gururu, asaleti,
Basini cizdim.Dimdik!...
Günes isik olsun,Firtinalar kopsun,
Saclarin kapladi bez parcasini.
Kücük olsun, mahrur olsun dediler;
Burnun fircamdan döküldü.
Kirmiziyi, pembeyi gösterdiler,
Gülüsünü, arayisini cizdim.
Aralik dudaklarin beyazina.
Iki cizgiyle kaslarini,
Askinin, kizginligini.
Mavi olsun,okyonuslar kadar derin,
Gözlerini cizmek istedim !...
Olmadi bulamadim istedigim derinligi.
Sari caldim, maviye
Yesil yesil huzuru buldum o bakislarda.
***
Baktilar resme,
Süzülen iki damla
Onu cizmemistim.
O dökülmüstü resmin üstüne.
HAE. 1964

Pazar, Haziran 25, 2006

SEVGILI UNICEF DOSTU...


Sevgili UNICEF Dostu,
UNICEF'le çıktığım Doğu Anadolu gezisinde oniki yaşındaki Gülay bana içini döktü:
"Babam beni geçen yıl okuldan aldı. Annem, babam ve kardeşlerim, ailecek geçim zorluğundayız. Annemle babamın yardıma ihtiyacı var. Hem onlara yardım etmek hem de ders çalışmak benim için çok zordu. Okulu bırakmak istemedim fakat başka seçeneğim yoktu. Okulu bırakırken çok üzüldüm ama okula devam etsem bile geleceğim için fazla bir şeyin değişmeyeceğini de biliyordum. Düşünüyordum ki nasıl olsa yakında ablam gibi ben de evlenecektim, küçük yaşta benim de sorumluluğunu yükleneceğim çocuklarım, bir ailem olacaktı."
Gülay gibi nice kızların hikayesi artık "güzel son"la bitebiliyor. UNICEF'in becerikli gönüllüsü, Gülay'ın annesiyle babasını ikna etmiş. Gülay'ın eğitimini tamamladıktan sonra çok daha iyi bir geleceği olacağını, güzel bir ücretle işe girebileceğini; kendisine ve onlara çok daha iyi bakacağını anlatmış. Ayrıca Gülay okula dönerse eğitime destek olarak UNICEF'in önerileri ile devletin verdigi aylık 25 YTL'ye yakın 'şartlı nakit transferi'nden ailesini haberdar etmiş.Gülay şimdi okulda.
Başarı Sağlandı. Ancak Daha Yapılacak Çok İş Var…
Daha binlerce kız çocuğunu bu mutlu sona ulaştırmak için UNICEF, "Haydi Kızlar Okula" kampanyasını 2003'den beri destekliyor. Son iki yılda bu programla 177,000 kız çocuğu, 87,000 de erkek çocuğu okula başladı. Küçümsenmeyecek bir başarı. Ancak daha katedecek çok mesafe var; 500,000 kız çocuğumuzu süratle okula kaydettirmemiz lazım.
Bazı yerlerde halâ, aile ve toplum baskısı ile kızlarımız evlerde küçük kardeşlerine bakmak, tarlada çalışmak için okula gönderilmiyor. Bunun için özel eğitimli gönüllülerimizi seferber ettik. Köy köy dolaşıyor, aileleri ikna etmeye çalışıyorlar. Başarılı da oluyorlar. Yalnız bu yetmiyor. Bazı görünmeyen masraflar var.
Okul kitapları ücretsiz ama önlük, ayakkabı, çanta, defter, kalem epey para tutuyor. UNICEF bazı yoksul bölgelerde bunları ailelere sağlayacak.
Okula ihtiyaç olan yerlerde prefabrike derslikler kurulacak. Bunlar, tahmin edeceğiniz gibi maliyeti düşük, kurulması kolay ve en az 35-40 yıl dayanan yapılar.
Hepimizin Desteği Önemli
UNICEF'in gönüllü bir sözcüsü; vatanını seven, insan haklarına, çocuk haklarına yürekten inanan bir insan olarak size sesleniyorum: Gelin okul yüzü görmeyen ya da okulu erkenden bırakmak zorunda kalan kızlarımızı tarlalardan, ev işlerinden kurtaralım. Bir an evvel ait oldukları yere, okullarına gitsinler. Daha sağlıklı yaşasınlar, eğitimli olsunlar, daha geç evlenip, daha az çocuk doğursunlar.
Binlerce Gülay İçin…
UNICEF bütün gelirini gönüllü katkılardan sağlamaktadır. Sizden UNICEF’e desteğinizi rica edebilir miyim? Tek seferlik katkı çok makbule geçecektir. Ancak, "her an vazgeçebileceğiniz aylık bir katkı" iş planımızı daha sağlıklı yapmamıza yarayacaktır.
Yardımlarınızı isterseniz doğrudan aşağıdaki UNICEF Türkiye Milli Komitesi hesap numarasına (Şekerbank T.A.Ş. Bilkent Teknopark Şubesi Hesap No: 3333) yatırabilir ya da http://www.unicefturk.org/menuvar06.php adresini ziyaret ederek yapabilirsiniz.
Çocuklarımız, torunlarımız, yeğenlerimiz sınıflarını geçti; Eylül’de tekrar okula döneceklerinden emin olarak tatil yapıyor. Fakat böyle sevinçleri tatmayan çok çocuk var. Bizden desteğinizi esirgemeyin.
En derin şükranlarımla, saygılar sunuyorum.Ayşe Kulin
Not: 50 YTL ve üzeri bağışlarda imzaladığım Kardelenler kitabım size ulaştırılacaktır.
Detaylı Bilgi için:UNICEF Türkiye Milli Komitesi Ankara Ofisi0 312 290 33 13 – 290 33 90
UNICEF Türkiye Milli Komitesi İstanbul Ofisi0 212 252 52 22 – 0 212 249 66 86http://www.unicefturk.org/
Gazetesine ve YöreNet'e katkılarından dolayı teşekkür ederiz.

Gelen bu e'mail i sizlerle paylasmak istedim.

Saygilarla

YASARAN GÖZLER...

NENE HATUN
'Tarihimize "93 Harbi" adıyla geçen Türk-Rus savaşında Erzurum'un Aziziye Tabyası'nda gösterdiği kahramanlıkla adını tarihe yazdıran Türk kadını. Erzurum'da doğdu, tam doksansekiz yıl orada yaşadı. Bir kahramanlık sembolü olarak tanındı ve anıldı. Ömrünün son demlerini "Üçüncü Ordu'nun annesi" olarak geçirdi. 1955 yılında "Yılın Annesi" seçildikten sonra, 22 Mayıs 1955 günü Erzurum'da zatürreeden vefat etti, Aziziye Şehitliğine gömüldü.'
Bu günkü haberleri göz gecirirken,Bir sayfa beni gene Sanli Tarihime gömdü. Ey Nene Hatun Nur icin de yat.
Senin torunlarinla gurur duymalisin.Asagida ki haberi gördügün zaman.
22 Mayıs’taki it dalaşında uçağı Yunan F-16’sıyla çarpıştığı için denize atlayan ve Panama bandıralı şilebe çıkan Türk Pilot Yüzbaşı Özdemir’in kurtarılmasının altından bir kadın kahraman çıktı: PİLOT ÜSTEĞMEN AYŞE AYNA. Ayşe Üsteğmen, aksiyon filmlerini andıran bir operasyonla Yüzbaşı Özdemir’i, Yunan askerlerinin elinden alıp, yurda getirdi.
Bu kahraman Türk Kadinlari Gözlerimi Yasartti.Sizlerle gurur duyuyorum.Payidar olun.
Saygilarla.

KUCAGIMI SIZE ACTIM.


Bu Pazar sohbetini bana gelerek yapalim.
Gelin koynuma anlatin ailecek ben bu gün sizleri dinlemek istiyorum.
Saygilarla.

Cumartesi, Haziran 24, 2006

SENI TANIMAYA CALISIYORDUM...

Kirmizi renkler Berlin duvari
Dünkü yazima kaldigim yerden devam etmek istiyorum.Daha dogrusu o günlerin Almanya'sini anlatmaya calisacagim:) Kitaplardan biraz olsun biliyorduk.Berlin tamamen bonbalanmis artik
Bati ve Dogu arasinda soguk harp baslamisti.Bu da karsilikli olarak her iki tarafta kendini gösterip, yeni bir Berlin yaratama savasiydi.Tabii bu yanliz propaganda dan ileri gitmedigini geldigim zaman gördüm.Bombalardan kurtulmus veya az hasar görmüs evler tamir görmüs, ve arsitektürü olmiyan bir sehircilik ortaya cikmisti.Size ilk ev kiralamami anlatayim.Evlerden sorumlu bir kisi bana adres ve evin anahtarini teslim ederek.Gidin bakin begenirseniz.Sizinle anlasabiliriz dedi.O zamanlar ev bulmak bir meseleydi.Bu isin icinde bir is oldugu ap acik ortadaydi.Tam cikarken evin mobilyali oldugu eski kiracinin vefat ettigi icin istedigimiz mobilyalari da alabilecegimizi söyledi.Evin kapisini actigim zaman herseyin neden bu kadar kolay oldugu meydana cikti.Ev bir cöp deposu gibiydi.Sakin yanlis anlamayin ? Esyalar kullanilabilecek bazi esyalarin ise hala ambalasinda oldugunu gördük.Anlamadigim tek sey gida maddeleri konserveler yakacak ve giyecekler bir odanin tavanina kadar doluydu yiyecek konservelerin tarihleri seneleri gösteriyordu.Kapiyi kapatip.Ev bürosunun yolunu tutttum.
Yetkili biraz mahcub bakin dedi eger esyalari gönderecegimiz kamyona yükler evide oturalacak bir duruma getirdigimiz zaman 3 aylik kiradan feragat edeceklerini söyledir.Baska care yoktu evi tuttuk.1,5 oda bir de mutfak hepsi bu.Yanlis anlamadiniz hepsi bu.Evin icinde ne kadar aradimsa tuvaletle banyoyu bir türlü bulamadim!..Tekrar evin bürosuna görevli olan memura
binbir özürle elime bir anahtar sikistirdi.Bu ne diye sordugumda bana Tuvaletin anahtari oldugunu söyledi.Meger her üc kata bir tuvalet o da evin merdiven basinda.Banyo yu sordugum da.Elime bir kagit tutusdurdu.Her semtin Hamam diyemem ufak ufak dus alabilecek veya bir gömme banyonun sigacai büyüklükteki kabinler.Iste benim Berlin'im.Daha sonraki günlerde neden bu insanlarin yiyecek depoladigini ögrendim.Soguk harbin bir cok cilvelerinden biri de.Ruslarin .Batililarin elinde kalan bölgeyi ele gecirmek icin,sehri ablukaya almislar tek bir gida maddesinin girisi önlenmis.Ne kadar zaman biliyormusunuz ? Tam bir sene ne yakacak ne yiyecek ne de icecek.Tabii bizim Amerikalilar,Fransizlar,Ingilizler basbasa verip bir care aramislar Sehre girisin tek yolu Hava dan.Veya yeni bir sicak harbin baslamasi.Verilen karar
hava yolu ile
baslamislar yakacak icecek ve yiyecek tasimaya.
Siraya dizilmisler resimdeki görüldügü gibi.25.6.1948 den 11.5.1949 senesine kadar hic durmaksizin ucmuslar onlara Kuru üzüm bombalari deniyormus.( Rosinenbombe) tam 278 bin 228 sefer ve 2,3 Milyon ton tasimislar.Bu durum karsisinda Ruslar bakmislar ki olmiyacak bu sekilde, ablukayi kaldirmislar.Bu insanlarin yasadiklari sok ömürleri müddetce bir iz birakmistir.Daha sonraki yazilarimda anlatacagim.Simdi o insanlari daha iyi anliyorum neden
bu kadar cok yiyecek depoladiklarini.Ben o tarihlerde yeni dogmus bir bebektim.Görmedim yanliz aradan 25 sene gecmesine ragmen izlerini gördüm.Sahit oldugum tek sey ise duvar yikildiktan sonra Dogudan gelen Almanlarin buradaki magazalardan cilginlar gibi alisverislerine sahit oldum.Marketler bir anda bosaliyordu.3 gün alisverise gitmedik bir kaos vardi onlarinda korkusu duvarin tekrar kapatilmasi idi. Devam edecek anilar.
Saygilarimla

Cuma, Haziran 23, 2006

NERDEN NEREYE ALMANYA..

II.nci Dünya harbinin bitiminden sonra Almanya Müttefik devletler arasinda bu sekilde paylasildi.Mavi Sari,Yesil Renkler icersinde.Bati Almanya adi altinda.Bas sehri Bonn olan bir Devlet.Kirmizi renkte olan bölümde DDR. adi altinda Dogu Almanya Devleti kuruldu onunda bas sehri Berlin idi.Tabii Bu harbi kazanan bu devletler Berlin'i de 4 bölerek paylastilar yukardaki resimdeki gibi.Daha sonra Ruslar Kendilerine ait bölgenin tam ortasindaki Bas sehrin, Batili devletlere ait bölgeyi ördükleri duvarla izole ettiler.Bu ufak Tarihce hatirlatma idi.Batili ülkeler Almanya'nin Avrupa icin büyük bir önemi oldugunu biliyorlardi.Yoksa ilerde Rusya nin eline gecebilirdi.Bu görüs,fikir birligi ile kontrolleri altin da Almanya nin yeniden kurulmasina yardimci oldular.Tabii bu bedava degildi yarim asir boyunca harp tazminatlari altinda kurusuna kadar paralarini da aldilar.Konumuz bu degil. Ben bu Dogunun bas sehri Berlin'nin duvarla örülmüs Bati müttefiklerinin bölümüne harp bittikten 25 sene sonra geldim.Benim anilarin bu senelerden sonra basliyor.Büyük Hapishane; bir duvardan öteki duvar arasi 40 km olan bir alan. O zamanlar eger burada yasamak istiyorsaniz size madden de yardimci oluyorlardi. Korkulari sonunda toplu göclerle sehrin tamamen Ruslarin eline gecmesi idi.Bizlere calisma sonucu kazandigimiz paranin yanin da Alman devleti bir de Berlin yardimi adi altinda esaret parasi ödüyordu.12 milyon Erkek ölmüstü.Kadin ve cocuklar,Yaslilar,bir de esaretten geri dönen bu insanlar Almanya yi bizlerin de katkisiyla yeniden insa etmeye basladilar.Burada gene itiraf etmek gerekirse Almanya nin tekrar bu duruma gelmesinin temelinde Alman kadinlarinin cok büyük rolü olmustur.Tarih onlari "Trümmerfrau" diye yazmistir.Harabelerin kadinlari.Onlar benim komsumdu!...

Onlar her m2 sine en az 16 Bombanin isabet ettigi bu sehri yeniden kurmak icin ellerini sivadilar.Bir yanda yanlizlik bir taraftan harbin izleri onlari yildirmadi.Bazilari ile konustugum zaman yasadiklari bu acilari anlatmak istemiyorlardi.Onlar hep suskun kaldilar.Anilari o zamanda cocuk yasta olan kisilerden dinliyebiliyorduk.Bir is sahibi arkadasim bana Annesinin Rus askerleri tarafindan en az kirk kere tecavüze ugradigini anlattigi zaman vahsetin harp zamani kadinlar üzerinde ne izler biraktigini.
Cok daha iyi anliyordum.Onlar neden bu kadar suskun idi.Harp kelimesini duyduklari zaman gözlerin bakislari degisiyordu.Bu gözleri Adapazari depreminin ardinda cadirda yasiyan kadinlarin gözlerinde de görmüstüm.Belki erkek olarak bu itirafi yapmak zor olsa bile, harpte ,kavga da üstünlük sagliyabiliriz.Sonra o kadinlar olmasa yasamin en ufak mücadelesini yapamiyacagimizi onlardan ögrendim.O bos bakan gözlerin ardinda biz erkeklerin anliyamiyacagi bir kuvvet vardi.Bir seyler ögrendigimizi sanmiyorum Avrupa ise bu kadar acilarin ardindan kisa bir zaman gecmesine ragmen hic bir sey ögrenmedigini gördüm.En son Yugaslavya daki Ic harp Kosova!.... Gene kadinlar,gene cocuklar!.. O yugaslavya bir zamanlar partizan savaslari vermisler di.O komsularin bir kac resmi ile yazima yarin devam edecegim.














Saygilarla

CIRSIUM ARVENSE/ DISTEL


Dogum yeri orta avrupa olup doganin degismez yaban cicegidir. 10-1,25 cm kadar büyür Kökleri topraga cok yayilir.Yapraklari dikenlidir.Bazi yörelerde dallari soyularak salata ve yemegi yapilir.Haziran-Ekim aylarinda cicek acar.Kurutularak, vazolarimizin süs ciceklerinden biridir.Asteceae ailesinde gelmekte olup.Degisik form ve renklerde cinslerivardir.Ucucularimizin sevgilisidir.
Saygilarla.

Perşembe, Haziran 22, 2006

AVRUPA..



Bu yaz tatilinde aklima bu yazi dizisi geldi.1-2 diye siniflandirmak istemiyorum.Size benim gözümle anlatmaya calisacagim.Bu yazi dizisi Turistik bir yazi olmiyacak.Bilinmiyen taraflarini biraz da o insanlari, yasamlarini,Düsünce yapilarini,kafalarina sapli kalmis degismez kalici düsüncelerini AB ile ilgili düsüncelerini,karekter yapilarini,aile,dini düsüncelerini,Benim gözüm de kim olduklarini anilarimla anlatmaya calisacagim.Neden bu konu diye sorarsaniz ?Hafta sonu Berline 100 km uzaklikta bir Polonya kasabasina alisveris icin gittik.Foto makinam yanimda olmadigi icin daha sonraki yazilarim da cekip yayinliyacagim.Biliyorsunuz ki.Büyük sölenlerle AB ye katilan yeni üyelerden biridir.Yasanti sosyal yandan bakildigi zaman bizim ufak sehirlerimizde ki yasam tarzi görüntüler.Fakir bir ülkedir.Tipki AB ye girebilmek icin kanunlar yapmis; uygulamasi belki yarim asira dayanabilecek bir ülke.Parasi bu günki kurla 1 € ra 5 sloti karsiligina gelir.Yasam tarzlari eski kültürlerini aramak, benliklerini tekrar bulabilme cabasi icin de gecmektedir.AB ye alinma nedenlerinden bir tanesi de diyet borcu dur.Bir de Parcalanmis Rusya ya karsi tampon ülke olma sifati.Alman cizmesini cabuk unutmus olmalari beni hayret icin de birakmistir.Fransa ise bunu üzerinden hala atamamis olmasina ragmen.Belki de Rusya nin o kati rejimini unutmalari uzun sürecegi icin AB onlari tampon AB devleti yapmistir.Saniyorum!.... Bu arada seyahat etmek isterseniz Avrupada ikamet eden Türkler bile bu gün Fransa Hollanda ve diger ülkelere vize ihtiyaci olmadiklari halde Polonya icin vize almak zorundadirlar; sakin bunun nedenini vize olarak düsünmeyin; bu onun yanliz simdilik kagitta bir AB ülkesi oldugunu gösterir.Sinir kapilarin da hüvviyet kontrolleri vardir.Diger AB ülkelerin de siniri gectiginizi, trafik levhalarindan anlarsiniz.Vize almadan dolasim yapabilirler.Iyi bir meslek sahibi iseler is imkani vardir.Vasifsiz isciler icin hic bir sans yoktur.Vasifli isci kendi ülkesinde daha iyi imkänlar icinde yasamaktadir.Bu kisa bir gecis di.Daha sonra Polonya hakkin da daha genis bilgi vermek istiyorum.

Ilk önce Avrupanin sinirlarini cizmek lazimdir. Iskandinav ülkeleri ,Isvec,Norvec,Fillandiya,Danimarka. Avrupanin Kuzeyini bir grup halinde kendilerine has bir tarzda temsil eder.Almanya ,Avusturya,Lübyana,kismen Slovakya.Macaristan.Bunlarda ayri bir Avrupali.Hollanda,Belcika,Lüksenburg. Isvicre onu da 3 bölümde görebiliriz.Fransanin yarisi.Iste Avrupanin sinirlari budur.Ingiltere Amerikanin uc kapisi.Bunu tersine de cevirebiliriz.Irlanda Island kendine has bir ülkeler.Geriye Ak deniz ülkeleri gelir bunlar Avrupali degildir.Fransanin yarisi Italya,Ispanya,Portekiz,Yunanistan,kismen Hirvatlar,Mekadonya.Balkan Ülkeleri Bulgaristan,Romanya.Kendilerine has bir karisimSlovakya kismen Cekler Sirplar Hirvatlar kismen Arnavutluk diger yeni bagimsizligi kazanmis ülkeler.Yukari da Litvanya 3 lüsü ise bunlar Iskadinav ülkelrinin diyet borclari olup biraz onlarin yasam ve Ruslarin etkisi arasinda benlik aramaktadirlar. Benim bu görüsüm harita üzerinde ki Avrupa degilde Yasam Tarz ve karekter üzerinde ki topluluklari belirleme dir.Bu konuyu kimlerin kimlere flörtleri.diyet borclari yasayan o siradan insanlarin agzindan anlatmak istiyecegim.Yazinimin bu bölümüne nokta koymadan önce anlatmak istedigim bir örnegi vermek istiyorum Venedik sokak numaralari ile bölünmüstür.Onlari görmek isterseniz.4000 den sonra nolari dolasin.Onlar oradadirlar.

Saygilar.

BHCEMIN IKI CICEGI.


Bahcemin en güzel cicekleri bir tanesi 19 Haziran da actigi zaman.Digeri ise onun icin acti.Onlar benim bahcemin en güzel cicekleri.Mavi onlari hep yanyana getirdi.Konusmak istedikleri zaman o maviye" Gökyüzü" bakip sevgilerini anlattilar.Iyiki dogdun deli kiz.Iyiki varsin dostum.A.Y. Ikinizide seviyor o bahcemde.Bir beyaz Zambagin altinda minik papatyalar olmasi dilegi ile.
Uslanma hic hep deli kal
Büyüme sakin cocuk kal
Es deli deli böyle kal
Son harmaninda sevdanin
Tüken toz toz savrula kal
Sucüstü bulmali ölüm
Ölürken de sevdali kal.

Iki sevgiliye.

RESIMLERIN DILI.

Çarşamba, Haziran 21, 2006

NELER YAZMISLAR III...

blog images

Ikinci bölümümüzde Cenneti bu son bölümde de Cehennem ile ilgili Kuran da bulunan ayetlerin Mealini vercegiz.

Bakara Suresi 257 :) Allah inanlarin dostudur.Inkar edenlerin ise dostlari putlardir.Iste onlar cehennemliktir.

Al-i Imran Suresi 12:)Ey Muhammed! Inkar edenlere;"Yenileceksiniz.Cehemnemde toplanacaksiniz,orasi ne kötü dösektir" de.

Nisa Suresi 54-55-56:) Ibrahim ailesine kitap ve hikmet verdik.Onlara büyük hükümranlik bahsettik.Onlardan, ona inanmiyanlar ve yüz cevirenler vardi..Cilgin bir alev olarak cehennem yetti.Dogrusu ayetlerimizi inkar edenleri atese yasliyacagiz, derilerinin her yanisinda azabi tadmalari icin onlari baska derilerle degistirecegiz.

Nisa Suresi 11-19:)Onlar, Allah'in lanet ettigiazgin seytanatapanlar, iste onlarin varacagi yer cehennemdir.

En-Am Suresi 70:)Inkar etmelerinden dolayi, kizgin icecek ve can yakici azab onlaradir.

En-Am Suresi 157:) Ayetlerimizi yüz cevirenleri, yüz cevirmelerinden ötürükötü bir azabla cezalandiracagiz.

Araf Suresi 40-41:) Ayetlerimizi yalanlayip,onlara karsi büyüklük tasliyanlara cehennemde bir yatak ve üstlerine örtüler vardir.Zalimleri böyle cezalandiririz.

Enfal Suresi 25:) Kabe'deki tapinmalari islik calmak ve el cirpmaktan baska bir sey degildir.Inkariniza karsilik artik azabi tadin.Allah'in temizi mundardan ayirmis olmasi, mundarlari üst üste koyup, hepsini yigarak cehenneme yerlestirmesi icindir.Inkar edenler cehennemde toplanacaktir.

Tevbe Suresi 63-64:) Allah'a ve Peygamberlerine karsi koymya kalkisina, ebedi kalacagi cehennem atesi bulundugunu bilmezler mi? Büyük rezillik budur, Alay edin bakalim, Allah cektiginiz seyi ortaya koyacaktir.

Tevbe Suresi 73:) Ey Peygamber! Inkarcilarla, iki yüzlülerle savas , onlara karsi sert davran. Varacaklari yer cehennemdir.

Kehf Suresi : ) Dileyen inansin, dileyen inkar etsin.Süphesiz zalimler icin duvarlari cepcevre onlari icine alacak bi ates hazirlamisizdir. Onlar yardim istediklerinde erimis bir maden gibi yüzleri kavuran bir su kendilerine sunulur.Ne kötü bir icecek ve cehennem ne kötü bir duraktir.

Zuhrut Suresi 65-74:) Ama aralarinda guruplastilar, ayriliga düstüler.Kiyamet gününün can yakici azabina ugrayacak zalimlerin vay haline.Dogrusu suclular, temelli kalacaklari cehennemin azabi icindedirler.

Duhan Suresi 37-43. 46-50:) Tubba Milleti ve onlardan öncekilermi ? Onlari yok etmisizdir.Cünkü onlar suclu idilerDogrusu günahkarlarin yiyecegi zakkum agacidir. Karinlarinda suyun kaynamasi gibi kaynayan erimis bir maden gibidir. Sucluyu yakalayin cehennemin ortasina sürükleyin, sonra basina azap olarak kaynar su dökün, denir. Sonra ona tad bakalim hani serefli olan, degerli olan yanliz sendin.

Casiye Suresi 9-10:) Ayetlerimizden bir sey ögrendiginde onu alaya alir.Iste bunlara alcaltici bir azap ve ardindan da cehennem vardir.

Nebe Suresi 22:) Cehennem yanliz azginlari bekleyen yerdir.Orada sonsuz kalacaklardir.Orada serinlik bulamiyacaklardir.Kaynar su irin disinda icecek tadamiyacaklardir.

Alak Suresi 14-18:)Onu namaz kilmaktan men eden bir kimse ,Allah'in herseyi görmekte oldugunu bilmezmi? Amma bundan vaz gecmezse, and olsun ki onu yalanci ve günahkar perceminden cehenneme sürekleriz.O zaman kafadarlarini cagirsin. Biz de zebanileri cagiracagiz.

Sebe Suresi 33:) Inkar edenlerin boyunlarina demir halkalar vururuz.

Sebe Suresi 52:) Onlarin korktuklari zaman bir görsen artik kurtulus yoktur.Cehenneme yakin bir yerden yakalanmislardir.

Fatur Suresi 36:) Inkar edenlere cehennem atesi vardir.Her inkarciyi böyle cezalandiririz.

Hakka Suresi 29-33-37 :) Kitabi kendisine solundan verilen kimse; kitabim keske bana verilmeseydi, gücümde kalmadi der.Ilgililere söyle buyrulur, onu alin baglayin, sonra cehenneme yaslayin, sonra onu boyu yetmis arsin olan cincire vurun, cünkü o yüce Allah'a inanmazdi.Günahkarlarin yiyecegi olan kanli irinden baska bir yiyecegi yoktur.

Bilindigi üzere , Kuranin Türkce ye cevrilmesini istiyen Mustafa Kemal Atatürk'tür.Böylece, nicin gericilerin, bagnazlarin, yobazlarin, köktencilerin Atatürk'e düsman olduklarini anlamamiz kolaylasicaktir.Cünkü Türkceye cevrilmekle Allah'in ne dedigini Türklerde anliyacaklardir.Peki Türkce ye cevrildi de Türkler Kurani anladimi ? Okuryazar olanlarin icinden, Kur'an cevirisini okuyanlardan anlamak istiyenler elbet anlamis olmalidir. Bu diziyi burada sonlandirmak istiyorum.

Saygilarimla...


ILK ASKIM..

Sene 1954 annem beni elimden tutup kendi eksenimde bir tur attirdiktan sonra; her sey mükemmel dedi. Ahsap evimizin bahce kapisindan cikarak.Okul adi verilen yeni yuvamiza dogru yola ciktik. Icimde bir korku vardi, kalbimim yerinden cikacagini saniyordum.Kulaklarim annemin ince topuklu ayakkabisindan cikan seslerle doluydu.Büyük bahce kapisinin önüne geldigim zaman bana tek katli bir binayi göstererek: iyi bak kücük bey bu kapidan girdigin an yeni bir yuvan, yeni bir dünyan olacak.Daha da bir cok seyler anlatti, kalbimin sesi ne dediklerini bastiriyor olacak ki hatirlamiyorum simdi. Beni yanaklarimdan öperek grup grup dizilmis, minicik cocuklarin arasina birakti.Ince uzun boylu bir hanimla bir iki dakika konustuktan sonra, diger anne babalar gibi.Bahce kapisindan cikip gözden kayboldular.
Büyük bir sesizlik vardi o koca bahce de .Sonra bir sismanca hanim bir seyler konustu.
Bize hos geldiniz dercesine.Istiklal marsi ile Bayrak göndere cekildi.Annem bana ögretmisti,
o heyacanla dogru söyleyip söylemedigimi hatirliyamiyorum. Gar'i terk eden kara trenler gibi .
Sirayla o tek katli binaya dogru hareket ettik.Her sira sinif adi verilen arka arka dizilmis masalarin arasinda eriyordu. O uzun boylu kadin kapisi kapali bir odanin önün de durdu.Yavasca acti; burasi bizim sinifimizdi.Ne gariptiki hic ötekilerine benzemiyordu.
Duvarlari resimlerle,Pencerelerinde cicekler tam ortada bir akvaryum etrafini cevrelemis siralar.Bir köse Atatürk'e ayrilmis, diger kösede ise kisin bizi isitacak soba duruyordu.Sag duvarin önünde bordo kadife örtülü bir masa üstünde cicek bulunan vazo bir iki kitap,kalemler
bir de üzerine yazi yazilmis tahta parcasi.Koyu mavi önlügünün önü acikti.Gayet sik bir etek buluz görünüyordu.Annem de ise giderken böyle giyinirdi. Cicek kokularinin yanin da baska bir koku daha vardi bu sinifta, sonra bunu cözdüm; meger o koku ögretmenimden geliyormus. O parfümü cok aradim bulamadim.Belki de o koku ögretmen kokusuydu. Kimbilir?..
Bizlere dönerek , isimlerimizle hitap etmeye basladi.Nerden biliyordu ?Ali diyor bir seyler soruyor, arkadan Ülkü dedigi zaman o kalkiyor, onunla konusuyordu. Bir ara Alev dendigini
duydum etrafima bakindim.Bu bendim bir dakika gecikmeyle; gözgöze geldik, icime saplanan bakislari.. Oldugu yerde yarim dönerek parmagi ile kösede duran büstü gösterdi.Kim oldugunu
biliyormusun: dilim tutulmustu son bir hamle ile Atatürk diye fisildandim. Kaslar catilmisti
arkadaslarima dönerek.Gür bir sesle onun adi Mustafa Kemal Atatürk'dür.O gür ses sinifi ve bizleri bir anda kaplamis, heyacan bulutlarini dagitmisti.Tekrar bana dönerek evet efendim ; Ben de bagira bagira Mustafa Kemal Atatürk dedim.Öyle bagirararak söylemisim ki
arkadaslarimin bütün gözleri üzerimdeydi.O ince uzun boylu kadinin alkis sesi bu bakislari cözdü.O beni alkisliyordu hem de tek basina. Iste o gün bu sik giyimli,güzel kokulu kadina asik oldum.O kadini hic unutmadim. Benim ilk askim. Ögretmenimdi.

Saygilarla.

LAVANDULA ANGUSTIFOLIA /LAVANTA


Akdeniz ülkeleri ana vatanidir. 12.nci yüzyillarda ilac olarak kesfedilmistir.Yagi cikartilarak Parfüm sanayinde ve Tib.da Deprasyona,Ates düsürücü ve yagindan acik yaralar üzerinde
faydalanilmaktadir. 20-60 cm kadar büyüyen.Günese ve kurakliga karsi dayanikli normal bir toprakta yasam sürebilir.Cicekleri Mavi renkte olup,Haziran - Eylül arasi acar.Halk arasinda bazi ucuculara karsi bahcelere dikilmesine ragmen ispat edilememistir.Bu arada istahsizlik,astma,migren,hazinsizlik,deprasyon,grip,öksürük,sinirsel kalp atislari icinde kullanilmaktadir.

Okuyucumun :)

Saksi ve Topragi degismeli.
Kullanilan topraktaki stropua miktari yetersiz.
Toprakta sikisma fazla oldugu icin köklerin yukari düzeye cikmasina neden oluyor.




Gayet sihhatli bir görünümde daha evvel bahsettigimiz konumlara dikkat edin.
Yapraklari zehirli oldugundan eldiven giymeyi unutmayin alerji olma tehlikesi büyük.









Isik faktörü yeri cok degistirilmis.
Kuru yapraklari uzaklastirin.oldugu yerde dahi bulunsa isaretle isik aldigi
yeri tesbit edip bu durumda kalmasina itina edin.

Saygilar.

Salı, Haziran 20, 2006

TIB BAYRAMI...



Tib' bin 2006 senesinde ki ulasabildigi büyük gün.Lütfen bu günü unutma.20.06.2006 sana verilen en büyük hediye.

NELER YAZMISLAR II.

Onu Ateist diye simgelemislerdi. Eh dedi sizin gibi olmaktansa Ben ateisim dedi, ve güldü
onlarla sonuna kadar mücadele etti.Iste Ateis yazarimiz ne demis aynen kitabindan aktariyorum söyle baslamis.:))Müslüman olsun olmasin, her aydinin okumasi gerekli hatta zorunlu olan kitaplarin basinda ,bence göksel din kitaplari gelir.Türkler icin de elbet'te Kur'an en okunmasi gereken kitaptir.Sonra daha cok yazilar yazmistir bu Ateist yazar.Bakin Cennet'i nasil aktarmis Kuran meallerinden bize belki okumadigimiz okuyup da unuttugumuz taraflarini hatirlariz diye.Diyanet yayinlarindan.
Hacc Suresi 23:)
Dogrusu Allah, inanip yararli is isliyenleri altindan irmaklar akan cennetlere koyar.Orada altin bileziker ve inciler takarlar.Oradaki elbiseleri ipektendir.
Secde Suresi 19 :)
Inanip yararli is isliyenlere gelince, onlarin yaptiklarina karsilik varacaklari cennet konaklari vardir.
Tur suresi 20-25:)
Islediklerimizden ötürü dizi dizi tahtlara yaslanarak, afiyetle yiyin icin,Onlara ceylan gözlü esler veririz.
Cennette olanlara diledikleri meyva ve etten bol bol veririz.Orada birbirleri ile sacma söyletmeyen ve günaha sokmayan icki kadehlerini tokustururlar.Sedefteki inciler gibi gencler, yanlarinda dolasirlar.Birbirine dönüp sorusurlar.
Insan Suresi 20-21:)
Yanlarinda ölümsüz gencler dolasir.Onlari gördügünde sacilmis birer inci sanirsin.Üzerlerin de ince yesil ipekli,parlak atlasdan giyimlikler vardir.Gümüs bileziklerle süslenmislerdir.
Rahman Suresi 48-54:)
Bu iki cennet türlü agaclarla doludur.Bu cennetlerde akan iki kaynak vardir.Bu cennetlerde her türlü meyvadan cift cift vardir.Orada, örtüleri parlak atlaslara yaslanirlar.Iki cennetin meyvalarini da kolayca toplarlar.Oralarda, bakislarini yanliz erkeklere cevirmis daha önce ne insan ve ne de cinlerin dokunmus oldugu esler vardir.Onlar, yakut ve mercan gibidirler.
Rahman Suresi 62-76 :)
Bu iki cennetten baska iki cennet daha vardir. Renkleri yemyesildir.Ikisinde de fiskiran iki kaynak vardir.Ikisinde türlü meyvalar, hurmaliklar ve nar agaclari vardir.Orada iyi huylu güzel kadinlar vardir,cadirlar icinde ceylan gözlüler vardir.Onlara da önce ne insan ne de cinler dokunmamistir.Cennetlikler orada yesil yastiklara ve harikuläde islemeli döseklere yaslanirlar.
Nebe Suresi 12-16:)
Orada akan kaynaklar vardir.Orada yükseltilmis tahtlar vardir.Sira sira yastiklar.serilmis yumusak tüylü halilar vardir.
Nebe Suresi 34:)
Allah'a karsi gelmekten sakinanlara kurtulus, bahceler, baglar, gögüsleri tomurcuklanmis yasit kizlar ve dolu kadehler vardir.
Vakra Suresi 15-16-17 :)
Mücevherlerle islenmis, tahtlar üzerindedirler. Karsi karsiya yaslanmislardir.Kocamak nedir bilmiyen oglanciklar onlari dolananacaklardir.Nain sarabindan doldurulmus testiler,ibrikler, bardaklarla ictikleri ne baslari agriyacak. ne de sersemleyeceklerdir.Dikensiz akasyalarla,tepeleri yemis dolu muz agaclari arasinda uzayip giden bir gölgeliktir.
Vakra 35-38:)
Biz ceylan gözlüleri, defterleri sagdan verilenler icin yeniden yaratmisizdir.Onlari bakire, eslerine düskün ve yasitlari kilmisizdir.
Muhammed Suresi 15:)
Allah'a karsi gelmekten sakinanlara söz verilen cennet söyledir:Orada temiz su irmaklari,tadi bozulmiyan süt irmaklari,icenlere zevk veren sarap irmaklari, süzme bal irmaklari vardir.
Bunlarin durumu atesle temelli kalan ve bagirsaklarini parca parca edecek kaynar su icirilen kimselerin durumu gibi olurmu ?
Iste o Ateist olarak simgelen di bazilari tarafindan.Bize de bizlere isik tutan bir cok eser birakti.
Yarin onun yazimlarin dan Cehennem.
Saygilarla.

AZALEE/ACELYA


Dogu asya ülkeleri,Cin,Japonya dogum yeridir.Nisan - Eylül arasi cicek verir.Oda ve bahcelerimizi süsüler 2000 yakin cesidi olup 50'ye yakini Bahcelerimizde fidan olarak 50-60 cm kadar büyür.Rhododendrum ailesinden olup bu ailenin ufak cicek acanidir.Odalarimizdaki bu cicekler gözlerimiz önünde yavas yavas büyür.Sabir ve cok bakima ihtiyac olan bir türdür.Direk Günese karsi korunmasi yari bir isiga ihtiyaci olup,Oda sicakliginin en fazla 18 dereceyi gecmemesi lazimdir.Yazin Balkon veya bahcemize cikarabiliriz .Kisin tekrar iceri almak sarti ile.Dona karsi dayanikli degildir.Azalee suya batirilarak dikilmesi lazimdir sikistirma isleminden kacinmaliyiz.Su verilirken suyun tabaga cikmamasi bizim ölcümüz olacaktir.Verilen suyun kirecli olmamasina önemle dikkat edilmesi cok önemlidir.Yagmur suyu ile bu islemi görebiliriz.Sihhatli ciceklerimize En az ayda bir kere toprak hizzasina kadar suya daldirip.Bu banyo suyuna sivi gübre konularak en az bir kac saat birakilmasi lazimdir.Kurumaya yüz tutmus cicekleri ve yaban yeni tripleri keskin bir makasla kesilmelidir.
O zaman bütün kuvvet yeni gelecek ciceklerine gider.Cicek bitiminden sonra 5 cm kadar bir budama yapilmasi lazimdir.Cicek diplerinde yosunlasma durumu veya köklerin toprak yüzeyi karsisinda daha büyük bir saksiya ihtiyaci vardir.Kullanicaginiz toprak torf veya Ph degeri cok kuvvetli olmasi gerekir.Kurumaya yüz tutan ciceklerimiz icin tek care haftada en az iki defa suya batirilarak yapilan banyo ve suyun icine 1 veya iki damla bulasik suyu damlatilmasi lazimdir.Bu da suyun aktivetesini yavaslatir.Zehirli olup inasan üzerinde :) Bas dönmesi,kusma,migde iltihaplanmasi,ishall,Kalp ritminin bozulmasi.deri kasintisi .Hayvanlar üzerinde :) Kedi köpek ve hamster,kuslarda yukardaki faktörlerin disinda asiri deprasyon görülmektedir.
Bir okuyucumun gönderdigi resimde görüldügü
faktörlerden cogunu burada görebiliriz.Yapilacak islemler yukarida belirtilmistir.Ilk olarak keskin
bir makasla kurumus olan yerlerin kesilmesi.Su banyosu topragin Ph derecesinin ölcülmesi.Bu Bauhauslarda satilan ufak bir alet olup iki tane bakir cubugunun ucunda bulunan isik PH ve nemlilik ölcen bir aletttir.Cok komik bir rakkama satilmakta olup her eve lazimdir.Eger bulamadiginiz taktirde en yakin cicekcinizden PH ölcümü icin ne yapacaginizi sorun .Bazi kimyasal kagitlarla da bu mümkün olmaktadir.Isik.odanin isisi,Topragin PH derecesi.Lütfen ellerinize devamli olarak ince bir eldiveni takmayi unutmayin.

Saygilarla

Pazartesi, Haziran 19, 2006

IKI DEFA TIKLA...



Bu birincisi :))
Bu ikincisi :))

Her iki yaziyi okudunuzmu ? Simidi yukardaki resme bakin.Bu yasa geldigimizde de böyle bir yazi yayinliyacagizmi ?

Saygilar.

NELER YAZMISLAR..

Sayin Ilhan Arsel'in kitabinin " Aydin ve Aydin" toplatilmasina dayanak olan yazanagin sahibi docent.Diyanet isleri Bakanligina bagli bir müftelikte görevlidir.Bütün isi Diyanetin yayimladigi Seriat kitaplarini Türkiye halkina belletmektir.Prof.Arsel'in yazili cagrisindan buraya aktariyorum."Kadinlar aklen ve dinen dun "asagilik" yaratiklardir.ehl-i cehennemin- cehenneme gideceklerin- ekserisi kadinlardir. " Ölü insan vucudu ile veya hayvanla cinsi münasibette bulunan oruclu bir kimse kaza orucu tutmalidir."( bu böyle devam edip gidiyor o zamanlar hirsimdan kudurmustum, simdi de kudurmak istemiyorum.)
Biyandan biz laik Avrupanin ayrilmaz bir parcasiyiz, diye bir zamanlar yalvar yakar NATO kapisini, simdi de Avrupa Ortak Pazar kapisini zorladigimiz gibi, biyandan da "Bizler kalubela'dan beri müslümaniz" diyerek isläm dünyasinin kapisinda goygoyculuk yapiyoruz.
Türkiye de sayilari azimsinmayacak oranda dinsiz ve tanritanimaz (Tanrisiz) insan vardir.Türkiye deki nufus sayimlarina inanilmaz.Politikacilarin söyledikleri " Türkiye % 98 Müslüman ülkedir" sözü bence dogru degildir.Dogru olan,Türkiye de dinsiz ve Tanrisizlarin azinlikta oldugu,ama yasal ve yasal olmiyan toplumsal ve geneksel, ve hatta ailevi baskilardan ötürü dinsizliklerini acikliyamadiklaridir.Devlet kurumlarinin icinde demokrat olmiyan,laik olmiyan bagnazlar, gericiler, yobazlar vardir.Yüzde kac bilemeyiz.Simdilik % 50 yi gecmistir.
Diyanet Isleri Bakanliginin yayimladigi Sihh-i Buhari Muhtasari'nin 10 ncu cildi nin 449-451 sayfalarinda "Mukadderatini bir kadinin eline veren millet feläh bulmaz" seklinde bir hükum vardir.- Kavramlar,insanlarin bulunduklari sinifa göre degisik yorumlarla tanimlanabilirler.Bizim, sinifsal yorumumuza göre demokratiklesmenin tanimi sudur : "Her ülkeninkendine göre zenginleri,yoksullari,olumluluklari,yararlari,zararlari ,alacaklari,
borclari,nimetleri,külfetleri,
güzellikleri,cirkinlikleri, kisacasi,varliklari ve yokluklari vardir.Iste bütün bunlarin her yurttasa matamatik degil - toplumsal esitlikte dagitilmasi demokratiklesme dir.
Bu yazdiklarim yazilar aynen okudugum kitaplarin bazilarindan alinmistir.O zamanlar bende
kalan aliskanliklardan bir tanesi de altlarini Kursun kalemle cizmekti.Tabii bazilari cok yer alacak diye yazmadim bir kac secme.Yarin devami gelecek hatta daha geri senelere giderek.

Saygilar.

Pazar, Haziran 18, 2006

BABALAR GÜNÜ...



IYIKI VARSIN ELLERINDE KENDIMI HUZUR ICINDE BULUYORUM BABACIM
Bu gün babalar günü seni cok seviyorum.Seni annem kadar cok seviyorum,senden
cok seyler ögrenecegim.Senin baba'nin sana ögrettikleri gibi,sen yanimda oldukca korkunun ne oldugunu bilmiyecegim cünki sen varsin,annem var.Annem bana her zaman senin icin evimizin diregi diyor.Söz babacigim büyüdügüm zaman bir anne ile evin diregi olacagim.Annem diyor ki: Bir gün bizlerde bizi bekleyen annelerimizin, babalarimizin yanina gidecegiz.Ama unutmayin sizleri hep sevdik, hep sevecegiz. Yaaaa Babacim annem diyor hep bunlari.Babacigim buradan ,babalik sifatini kazanmis diger bütün babalarinda bu gününü kutliyabilirmiyim ? Ne de olsalar onlarda ister burada isterse babalarinin yaninda olsalar tipki senin gibiler.Seni ve bütün Babalari cok seviyorum....
Ben Babalar hediyemi e maili actigimda aldim :))
Maclar esnasinda aklima gedi.Galatasaray macinda agaclara tirmandigin.Bugün Babalar günü, arkadaslar hadi bagiralim mi?Benim de bir babam var; benimde.Motor hastaligim ondan,Siir sevdam ondan,yanimda dir, o yanimda.Arkadaslar sarilalim babamiza, onlardir dururlar, hep arkamizda.Olursa bir derdimiz, onlardir kosan yanimiza.Babamizdir onlar babamiz.Bagirirlar bize istemeden, öperler bizi, biz görmeden,kizarlar bize, bizi sevdiginden.Benimde bir babam var bir babam.Zordur bunu yazmak aglamadan, baba olmadan babayi anlamadan, kizarim sana, seni anlamadan.Benim de bir evladim olursa, ögrenirim baba olmayi !Babamdan.Babalar günün kutlu olsun baba, elbette bende senin gibi bir baba olurum, öyle bir babaki evlatlari icin canini düsünmeden feda etmeye hazir olan bir baba.
Seni seven oglun Fahir
Hediyemi diger babalarla paylasmak istedim saygilar bütün babalara.

PAZAR'IN SOHBETI


Gecen hafta yarim kalan sohbetimize kaldigimiz yerden devam edelim:)) Su bize suyu nasil verecegimiz konusuBizlerin de sizler gibi bazi kalici alisanliklarimiz vardir.Bunlarin bozulmasi hele bunun sizler tarafindan yapilmasi bazen bizlerin felaketi oluyor.Mümkünse bize yagmur suyu verin.Yoksa musluktan gelen suya da raziyiz.Amma bir sartla dus yaparcasina degil.Yapraklarimizi islatmiyacak sekilde.Sularda ki kirec miktari cok .Suyu emdikten sonra her tarafimizi sargi beziyle sarilmisa dönüyoruz.Her tarafimiz beyaz lekeler.Unutmayin biz bu yapraklar sayesinde nefes aliyoruz.Saksinin tabagina döksenizde olur biz kendimizi ona da alistirir.Köklerimizle bu problemi hallederiz.Tabii bu devamlilik kazandigi taktirde.Bir alttan bir üsten degil.bir de zamanli zamansiz bize gübre vermeyin.Icimiz disimiz alt üst oluyor ne yapacagimizi sasiriyoruz.Biz dogada sizden gördügümüz eziyeti görmüyoruz.Su da anlastikmi tek metod.Biliyorum temizligi cok seviyorsunuz.Itirazimiz yok.Amma birazda bizleri düsünün temizlik yapacagiz diye yerimizden alip bir araya topluyor,sonrada gelisi güzel tekrar bizleri diziyorsunuz.Ya huuu biz yanliz suyla mi yasadigimizi saniyorsunuz.Ya isik faktörü büyük cabalarla Foto zelerimizi ayarliyoruz.Pat temizlik yüzünden bizim o ayar gitti.Biliyormusunuz tekrar ayni durusumuza göre kendimizi ayarlamamiz en az 3-4 haftamizi alacagini.Daha ayar olmadan gene ayni seyler basimiza geliyor.Bilirim cogu arkadasim canindan bezdikleri icin ne yapraklari kaldi ne de o güzellikleri kuruyup gittiler yazik yazik.Esasinda cok basit koy saksima kursun kalemle bir isaret.Yap temizligini saksiyla durdugum yerdeki isaretleri birlestirdinmi benim problemim cözüldü.her sey dörtdörtlük .Anlastikmi isik faktöründe de.Bir de Günes meselesi camin arkasinda tam da günesin direk isiklari vallahi yapraklar kavrulup gidiyor:Hele üsten sulanmada yapraklardaki su tabakasi tipki mercek vazifesini görüyor.Hic mercekle güneste deney yaptinmi.Tut teninede göreyim ah dersin degilmi.Ya ben?..Gelelim aile fertlerine hepsi ile tanismak istiyoruz buna komsular da dahil bizleri anlatin onlara huyumuzu nazimizi herseyimizi.Sevsinler bizi sevelim onlari niyemi bir bakiyorum basimda yabanci beni tanimaz basima gelecekleri bir bilsen hepsi senin gibimi .Beni zamanin da tanitsan onlarda bana senin gibi davranirlar.Tanimak istiyoruuum.Bir de sizin bu yasanti alanlariniz.Her yer sentetik devamli elektrik yükleniyorsunuz.Ben elektrige bayilirim.Gel topragima dokun bosalt yükledigin elektrigi benim tek iletisimim bu yön hem sana faydasi hem bana faydasi olur.Bu konu biraz uzun bizim bahcivana söylerim ilerde uzun uzun anlatir.Arada bir bizleri dogada seyredin vermis oldugumuz mücadele ve uyum tarzlarimizi.Tabiatin bir parcasi olmanin zevkini bizde görün.Bizler sizden evvel burada idik sizlerden sonrada burada kalmak istiyoruz.Unutmayin biz sizlersiz.Siz ise bizlersiz hic yasiyamazsiniz.Bahcivan amca ben yoruldum devami haftaya olsun.
Bunlar benim sözlerim degildi ben aranizda elci kusur eyledilerse onlar namina özür dilerim iyi Pazarlar.
Saygilarla.

Cumartesi, Haziran 17, 2006

YA SIZ NE DERSINIZ !..

Ölünün bahcesi olurmu ?
Kumsalda lacivert boyali kulubesi,
Kaybettigi gözlerle engine bakabilirmi ?
Kokunu kirmizi badanali odalarda bulabilirmi ?
Yasarken ölü ise, tekrar dogabilir mi ?....
Aski kar kaplasa , kalbin onu eritirmi ?
Rüyamsin, geceleri onun icin seviyorum.
Ya sabahlar, seni hatirlatabilseler ne olur du....


Alev yakar derler ben zaten yaniyorum...

Yildiz'im silik dünyamin neresindesin ?

Gene kabardi, firtinalar icimde,
Ört beni dalgalarinla, sonsuza kadar.
En son senin icin carpan Kalbimi ne zaman görmüstün ?

Yanlizligim,Isigim,hircinligim,o kayalar,bekleyisim.

O yüzlerin arasindamisin