Perşembe, Aralık 13, 2007

KÖŞE YAZARI YAZARSA !!! (3)


İki bölümde bir köşe yazarımızın yazısını ele aldık.Ne kadar haklıydı bu yazısıyla; yorumlar gösteriyor ki.
Bizi pek de ilgilendirmiyor.
Böyle gelmiş böylede gider.
Öğretmenlik de bir meslek olduğunu görmeğe başlamışız.
Kalitede iniş çıkışların veya yazarımızın dediği gibi düsüş olan bir meslek.
Hangi bir meslek olursa olsun içinde emek varsa onu saygıyla eşitlemek gerekir.
Yeni mezun öğretmen adaylarına şans verilmesi gerektiğini, eskilerin ise artık miadlarını doldurduğunu bu günün çağdaş sistemine ayak uyduramadığını, mesleklerine nokta koymalarının zamanı geldiğini söylüyor.
Şimdi oturduğum sıradan parmağımı kaldırıp, sayın yazarım bu durumlara getiren sistem değilmi ?
Milli eğitim mükemmel bir sistem ortaya koymuşda bu eski deforme olmuş öğretmenlermi
bu kaosu yaratmış.
Yeni öğretmen adayları bu sistem içersinde bir 10 sene sonra aynı duruma gelmiyeceklermi ?
"Protestolar umurumda olmayacaktır.Vız gelir tırıs gider.Görüşümde fena halde ısrarlıyım."
Tabii ki görüşünüz de ısrarlı olacaksınız.Bu sizin doğal hakkınız.
Bir yerde eksiklikler yazılmalı,yazıldığı gibi de okunmalı.
"Öğretmenleri eleştirmek bu ülkede tabudur."
Tabuları yapanlar bizler olduğuna göre kaldırmak da bize düşmezmi ?
"Yani eğitim fakültesine başlarken durum başka değildi. İşlerinin ÇOCUK ile ilgili olacağını biliyorlardı. Hiçbir şey sürpriz değil."
Ehliyet alıp da Trafiğe arabamızla çıkarken almış olduğumuz eğitimin hiç de aynı olmadığını görmüyormuyuz?
Birden herşeyi bir kenara bırakıp kendimize göre bir sistem yaratmıyormuyuz.Ad bile koyduğumuz "Trafik Canavarı" bireyi olmuyormuyuz?
Ne alakası var ; çok alakası var. Orada bir de hayatımızı ortaya koyuyoruz.
Demek ki bu öğretmenlere haz bir konu değil her meslek içinde olan bozukluklar...
Öğretmenler bizlere iyi veya kötü bir şeyler vermeğe çalışırlar.
Onlarda ellerinde ki malzemeler,çerçeveler içersinde.
Öğretmenlerin bizlere verebileceği kalite sistemin daha doğrusu bizlerin beklentilerin dışında değildir.
Eğer bu gün öğretmenliği bir meslek olarak görebilirsek.O zaman kafamızda yaratmış olduğumuz tabuları yıkabiliriz.
Sistemin son halkasından şikayetçi olmayız.
"Severek hatırladığınız kaç öğretmeniniz var?"Diye soruyorsunuz.
Hatırlamak zorundamıyım?
Eğitim sırasında aynı sıraları, acı tatlı anıları paylaştığım yüzlerce, binlerce arkadaşımı hatırlıya biliyormuyum.Aklımızda kalan belki bir kaçı...
Öğretmenler için kurslar açılmışda gitmemişlermi ?En son hangi kitabı okuduğunu soruyorsunuz.Okumuş olduğu bir kitabı dersi içinde öğrencilerle paylaşma hakkı varmıdır?
"Hayatında başka memleket, başka şehir görmemiş coğrafya öğretmenleri,"
Bu gün yurtdışındaki okullarda Tarih ve Coğrafya dersleri.Çok az; eğitim yılı içersinde dönüşümlü olarak yapıldığını biliyormusunuz?Bu Kimya ve Fizik dersleri içinde geçerli.
Acaba neden ?
Bu gün yabancıları gördügümüz zaman tatil yaparken bile ellerinde bir kitap olduğunu görüyoruz.Hiç merak ettikmi neden bu kadar çok kitap okuyorlar.
Yoksa ilk,lise sıralarında ki eksikliklerimi kapatıyorlar!!!
"Ya bırakın Allah aşkına. Bana Çalıkuşu taklidi yapmayın."
Kaç öğretmene sordunuz?
Çalıkusu olmak istermisiniz diye..
"Eğitim şart!
Eğitim evet şart! Evet ama mevcut olan eğitim DEĞİL!"

Şimdi burada duralım...
Eğitim diyince ne anlıyoruz.
Karıştırdığımız kavram bu değilmi ?
O bahs ettiğimiz kelime okullarda öğrenilen, öğretmenlerin bize vermesi gereken simgemi ?
Kocaman bir HAYIR...
Kücük bir örnek vermek istiyorum.
Sağ şeridi kullanıyorum.Süratim trafiğin bana verdiği limitler içinde.Tam o sırada yolcu indiren bir minibüs sinyalini verip benim önüme atlıyor"geçiyor" ani bir fren yapıyor; ensemden aşağı soğuk terler dökülüyor.
İçimden geçen Annemin bana konuşmayı öğretirken söylemediği ama çevremin bana öğrettiği her türlü kelimeleri sıralıyorum.
Allah'dan arabada yalnızım yoksa o kelimeler bu kadar rahat dökülemezdi.
Böyle bir durumu bana okulda öretmedi, öğretmenlerim diyebilirmiyim...
İşte size bir eğitim ilgili soru.
Kim haklı ?
Merakmı ettiniz.O minibüs söförü ve ben ne kadar okumuş olsam bile haksızım.
Ben arabamda oturmuş tek başına gidiyorum.O ise kamu hizmeti veriyor.Arabasında en az 10 kişiyi, gidecekleri yere ulaştırmaya çalışıyor.Bu Belediye otobüsü olsaydı.Rakkam 40-50 leri bulabilirdi.Eğer benim eğitim seviyem almış olduğum diploma ile değilde.
O öğrendiklerimi yaşamım içinde olgunlaştıra bilse idim.O kamu hizmet yapan vasıtanın benden daha öncelikli olduğunu bilir ona göre hareket ederdim.
Bunu binlerce örnekle verebilirim.
İsterseniz birazda sizlerin yorumlarınızla bir başka bölümde devam edelim.
Saygılarla.

Hiç yorum yok: