Çarşamba, Mart 12, 2008

İSTİKLAL MARŞI...




"Ankara'nin meşhur"Kelek Turşusu,kapama ve babamın pazardan aldığı"torba yoğurdundan"oluşan yemeğini götürdügüm bi gün sedirde oturmuştu.Yukarı diktiği sol dizinin üzerinde bir şeyler yazıyordu.
Geldiğimi farketmedi sandım.Tepsiyi bırakıp usulca çıkmak üzereydim ki arkamdan seslendi:
- Dur kızım,gitme!
- Buyur hocam.
- Otur bakayım şuraya.Sana yeni yazdığım bir şiirimi okuyacağım.Bakalım beğenecek misin ? Sabaha kadar bununla uğraştım.
Heyecanlaşmıştım.Akif Bey, kalemi kağıdı bırakti.Kalaylı bakır gügümden aldığı bir bardak suyu ağır ağır içip bitirdi.Yazılı kağıtların ilk sayfasını eline alarak okumaya başladı.
Korkma sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak...

Büyülenmiş gibiydim. Kipırdamadan dinliyordum Akif Bey'i.Belki bir 10 dakika sürdü şiirin tamamını okuması.Bitirince kağıtları tekrar özenle üstüste koyup yüzüme baktı:
- Nasıl olmuş ?
Heyecandan mıdır nedir, şiirin bazı yerlerini pek anlıyamamıştım ama gene de:
- Çok güzel olmuş efendim.Elinize sağlık.Hepsini siz mı yazdınız ? dedim.
Güldü:
-Tabii ben yazdim.Başka kim yazacak ?
Heyecanla eve geldim.Babam sabah namazını kıldırıp dönmüştü.
Soluk soluğa :
- Akif Bey bana son yazdığı şiiri okudu.Çok güzeldi. dedim.Öyle heyecanlandım ki?
Yıllar sonra annem Kızıltoprak'taki evinde bana bunları anlattıktan sonra eklemişti:
- İstiklal Marşı'mızın sözlerini dünyada ilk dinleyenin ben olacağımı nereden bilebilirdim?
* Babamı kaybettik den sonra onun yarim asirlik dostu ikinci bir baba gibi gördüğüm Orhan Karaveli "Bir Ankara Ailesinin Öyküsü" kitabında bu şekilde anlatıyordu.
O günlerin anısına sizlerle bu anıyı paylaşmak istedim.
Saygılarla.

Hiç yorum yok: