Pazartesi, Ekim 09, 2006

OKYONUSTA YOLCULUK...

TEK BAŞINA MUCİZE




Deniz kaplumbağaları, ilginç yaşamları ve uzun göçleriyle okyanusların en dikkat çekici canlılarındandır. Haklarında en fazla araştırma yapılan canlılardan biri olan deniz kaplumbağaları, tüm bu araştırmalara rağmen halen daha açıklanamayan birçok mucizevi özelliğe sahiptirler. Peki ama uzun mesafelerdeki göçleri sırasında kaplumbağalar nasıl hiç yanılmadan yollarını bulabilirler?



Göçleri esnasında beslendikleri alandan üreme alanlarına doğru seyahat eden deniz kaplumbağalarının çok farklı türleri vardır. Bu türler içinde göç konusunda en dikkat çekici olanı, Güney Amerikanın Brezilya sahillerinde beslenen yeşil kaplumbağa (chelonia mydas)dır. Her yıl bu kaplumbağaların binlercesi Brezilya sahillerinden Atlantik Okyanusundaki Ascension Adalarına doğru göç ederler. Bu göç yolculuğu yaklaşık 2.300 kilometre kadardır. Ulaştıkları adanın yalnızca 11 km genişliğinde olduğu göz önüne alındığında, kaplumbağaların yön bulma becerisi daha net ortaya çıkmaktadır.

Dişi Kaplumbağanın Mucizevi Göçü

Deniz kaplumbağalarının hareketlerini incelemek üzere yapılan bir deneyde, işaretlenen bir dişi kaplumbağanın izlediği yollar araştırılmıştır. Güney Queensandde yuvası olan ve X38756 kodu ile etiketlenen yetişkin bir dişi, yedi yıl sekiz ay boyunca görülmemiş, 1989da 2.543 km uzaktaki Carpentaria Körfezindeki üreme bölgesinde yakalanmıştır. Sekiz gün sonra da tekrar kendi plajında yumurtlarken bulunmuştur. Hayvanın yumurtalığı üzerinde yapılan inceleme, aradan geçen sekiz yıl boyunca üremenin hiç gerçekleşmediğini göstermektedir.

Bu süre zarfında kaplumbağa minimum 5.100 km seyahat etmiştir. Bu, yumurtladığı günden itibaren sayılırsa, kaplumbağanın üreme yerine geri dönmek için günde 32 kilometre katetmesi demektir. Carpentaria Körfezini geçmek için ilk önce kuzeydoğuya gitmiş, daha sonra Torres Boğazını geçtikten sonra genellikle güneye yönelmiş, seyahati boyunca bir kısmının onun gittiği yönde bir kısmının ise aksi yönde olduğu çok çeşitli akıntılara maruz kalmış olmalıydı. Eğer bu kaplumbağa gelişigüzel dolanarak seyahat etmiş olsaydı, bu kadar çabuk dönüş seyahati yapamazdı. (John Owen, Fantastic Journey, s.138-142)

Bu amaçlı ve hedefi belirlenmiş yolculuk çok önemli bir soruyu akla getirmektedir.

Göç Planı Hatasız Nasıl İşliyor?

Kaplumbağanın üremek için başlattığı göç döngüsünü başarabilmesi için eski seyahatlerindeki deneyimlerinin ve yön bulma bilgilerinin adeta kaplumbağanın hafızasında depolanmış olması gerekmektedir. Bu organizasyondaki mükemmelliğin sebebi olarak kaplumbağanın hafızasını göstermek, şüphesiz ki akla ve mantığa aykırıdır. Bu şekilde muazzam bir yolculukla üreme bölgesine ulaşan kaplumbağalar buraya yakın yerlerde çiftleşirler. Ancak dişiler aldıkları spermleri kullanmaz, depolarlar ve yaklaşık 100 kilometre ilerideki üreme plajına giderler. Burada depoladıkları spermlerle yumurtalarını döllerler. Kuluçka dönemi kaplumbağanın iki haftasını alır ve bu sırada kaplumbağa yaklaşık 120 kadar yumurta bırakır. Bu işlemi aynı sezon içinde yaklaşık 10 kez tekrarlar. Bu üreme mevsimi sırasında üreme bölgesine yakın bir deniz alanında bulunur, yumurta bırakma işlemini tamamlayınca da yavruların çıkmasını beklemeden beslenme bölgesine geri döner. Üreme bölgesindeyken kaplumbağa çok az beslenir, bu sırada beslenme bölgesindeyken depolamış olduğu yağ rezervleri, ihtiyacı olan enerjiyi ona sağlar.

Binlerce Kilometrelik Yol ve Geçen Zamana Rağmen Tam İsabet

Bir dişi birey genellikle art arda iki yıl üremez. Birçok tür için iki üreme göçü arasında en az 2, en fazla 8 yıl geçer. Fakat burada dikkat çeken, ikinci kez üreme bölgesine gitmesi gerektiğinde kaplumbağanın tekrar kendisinden yaklaşık 2.300 kilometre uzaktaki bir önceki üreme alanına gitmesidir. Binlerce kilometre uzaklıktaki bu yeri aynı şekilde bulabilmeleri bu deniz canlılarının göçlerindeki en mucizevi yönlerden biridir.

Üreme plajlarında bırakılan yumurtalar 7 ila 13 hafta sonra çatlarlar. Burada da büyük bir mucize gerçekleşir. Deniz kaplumbağaları insanlar gibi cinsiyet kromozomlarına sahip değillerdir. Cinsiyeti belirleyen yuvanın ısısıdır ve bu belirleme kuluçka döneminin ortalarında gerçekleşir. Sıcak yuvalarda tamamen dişi yavrular oluşurken serin yuvalarda ise yalnızca erkekler oluşur.

Kaplumbağaların mucizevi hareketleri, dünyaya gözlerini açtıkları andan itibaren başlar:

Yumurtalarından çıkan küçük bireyler, başlarında onlara yol gösteren bir kaplumbağa olmadan, hiçbir tecrübeden faydalanmadan nasıl davranacaklarını bilirler. Yumurtadan çıktıktan sonra hemen denize yönelmez, akşamı beklerler. Böylece hem güneşin kavurucu sıcaklarından hem de kumsaldaki tehlikelerden korunmuş olurlar. Akşam olunca doğruca denize yönelirler. Bu yönelmenin nedeni henüz tam anlaşılamamakla beraber kaplumbağaların ışığa duyarlı bir sistemlerinin olduğu düşünülmektedir. Deniz yönü her zaman kara yönünden daha parlaktır, bu küçük canlılar da bu parlaklığa yöneliyor olabilirler.

Yavrular bu şekilde denize ulaşırlar. Ancak onlar için tehlikeli bir yolculuk başlamıştır. Plajda yumurtadan çıkan yavrulardan bir kısmı yengeçler ve kuşlar tarafından avlanır. Suya girdikleri an daha büyük bir tehlike altına girerler. Doğruca açık okyanusa doğru yüzen yavruların birçoğu sığ sulardan geçerken balıklara ya da köpek balıklarına yem olurlar. Birkaç gün durmadan yüzdükten sonra dinlenmeye ve yüzeyde karşılaştıkları planktonlarla beslenmeye başlarlar. Bu genç kaplumbağalar okyanus tabanında beslenme bölgesine yerleşip yetişkin olana kadar aynı alanda onlarca yıl kalırlar. Yetişkinliğe ulaşıp üreme çağına geldiklerinde ise, hayranlık uyandıracak şekilde, doğdukları yere doğru göç seyahatine başlarlar.

Okyanusta Tek Başına

Deniz kaplumbağaları doğumdan itibaren yalnız kalır, yaşantıları boyunca da türlerinin diğer bireyleriyle çok az iletişim kurarlar. Bu canlılara ne zaman nereye göç edeceklerini, nasıl besleneceklerini, üreme ve beslenme alanlarının yerini öğreten bir başka kaplumbağa yoktur. O halde yeni yumurtadan çıkan bir kaplumbağa tüm bu bilgilere nasıl sahip olur?

Bu sorunun tek cevabı vardır: Tüm canlılara henüz daha dünyaya gelmeden önce ihtiyaçları olacak yetenekleri veren, onlara yaşamları boyunca yapmaları gereken fiilleri öğreten Yüce Allahtır.

Bir kaplumbağa hayatının büyük bir bölümünü tek başına geçirir. Ancak bu onun için bir eksiklik değildir; çünkü bu şekilde yaşayabilecek özelliklerle yaratılmıştır. Çevresel ipuçlarını fark edebileceği çok üstün yeteneklerle donatılmıştır. Güçlü bir koku duyusuna ve görüş gücüne sahiptir. Dış kulakları olmamasına rağmen insanların duyma sınırının ötesindeki çok düşük frekanslı sesleri bile duyabilir.

Hayranlık Uyandıran Bir Mucize

Göç eden kaplumbağalar hem onlarca yıl okyanus içinde dönüp dolaştıktan sonra doğum yerlerini hem de beslenme alanlarından sonra yuvalarını nasıl bulabilmektedirler? Bununla ilgili çok sayıda araştırma yapılmış, fakat bir sonuca varılamamıştır. Tek bilinen, bu canlıların hayranlık uyandıran bir mucize gerçekleştirerek her defasında yollarını bulabildikleridir.

Bu konuda çok fazla fikir ortaya atılmış fakat hiçbiri yeterli olmamıştır. Bazı kaplumbağa türlerinin sahil şeridini izleyerek, okyanusu geçen türlerin akıntılarla sürüklenen kokuları takip ederek, bazılarının ise dünyanın farklı yerlerinin manyetik alan değişimlerine tepki vererek doğru bölgelere ulaştıkları düşünülmektedir.

Deniz Kaplumbağalarının Yerinde Siz Olsaydınız



Deniz kaplumbağalarının mucizevi göçleri üzerine ortaya atılan ihtimalleri göz önünde bulundurarak, aynı işlemi, kaplumbağalarda olduğu düşünülen bu özelliklere sahip insanların yaptığını varsayalım:

Ömrünüzde ilk kez bir yere gidiyorsunuz. Burası sizin hayatınızı sürdürebilmeniz için uygun koşullara sahip. Fakat nasıl olduysa burayı hiç yanılmadan buldunuz. Sonra kilometrelerce uzağa yine sizin için uygun olan başka bir yere doğru yola çıktınız ve buraya da hayatınızda ilk kez gidiyorsunuz. Yola çıkmadan önce de geldiğiniz bu yere tekrar gelmeniz gerektiğini önceden tahmin edip, buranın her türlü özelliğini aklınızda tutuyorsunuz. Kokusunu, etrafındaki doğa şekillerini, bölgenin manyetik alanını, her özelliğini hafızanıza kaydediyorsunuz. Kilometrelerce uzaktan tekrar buraya gelirken de bu kayıtlı bilgilere başvuruyorsunuz. Bunları yaparken de öyle bir vücut sistemine sahipsiniz ki, hem pusula gibi bulunduğunuz yerin manyetik alanını saptayabiliyor hem de ömrünüz boyunca size gerekli ortamların hangi özelliklere sahip olması gerektiğini kendiniz tespit edip ölçüyorsunuz.

Bir insanın bütün bunları başarması -teknolojik aletler kullanmadan- elbette ki mümkün değildir. Dolayısıyla tüm bunları deniz kaplumbağalarının kendi akıl ve becerileriyle yaptığına inanmak da aynı şekilde akıl dışı olacaktır.

Nitekim otuz yılı aşkın süredir araştırılmasına rağmen deniz kaplumbağalarının göçleri ve yollarını bulma mekanizmaları hala belirgin değildir. Ayrıca hangi sistemle bunu başardıkları bulunmuş bile olsa, bu sistemi kendilerinin geliştiremeyeceği çok açıktır

Hiç yorum yok: