Cumartesi, Eylül 29, 2007

ONUN ADI SINBAD II.


Günler birbirini kovalıyordu o bir avuç bebek gittikçe büyüyordu.Bir gariplik vardı,
3 aylık olmasına rağmen sanki 2 yaşında bir köpek gibi olmuşdu.Bide dikkatimizi çeken şey daha hiç sesini duymamıştık bunu cözmek için aldığımız kuruma gittik yapılan muayenede havlamaması için hiç bir nedeni olmadığını söylediler.Birde kendilerine neden bu kadar çabuk büyüdügünü sordum.Doktor güldü bunun cinsi böyle meğer kırma imiş Annesi Lessi "Colli". Baba da Alman Doggesi imiş.Sizin anlıyacağınız yaşında ayağa kalktığı zaman 2 metre kadar olabilirmiş.
Eyvah dedim bakalım ne yapacağız.
Bana karşı büyük bir saygı gösteriyordu.Sanki söylediklerimin her kelimesini anlıyordu.Bakımı annede idi yemeği suyu ile o ilgilendiriyordu.Çocuklarımı soracaksınız alt alta üst üste hani bana yapsalar bu kadarına isyan ederdim.Biri kuyruğuna yapışır.Diğeri üstüne at gibi biner ben yapmayın çocuklar dediğim zaman bana bakıp sen karışma biz onlarla oynuyoruz der gibi bakardı.Bebekliğinden bu güne kadar eve ne işemiş nede kakasını yapmışdı.Banyoda yer yapmışdik oraya yapabilsin diye hiç bir zaman yapmadı.Tek kusuru banyoda ki boruları kemirmesi idi bir kaç defa değiştirmek zorunda kaldık.Daha sonra nedenini öğrendim.Meğer yalnız kaldığı zaman tuvaletini yapmamak için sıkıntıdan yaparmış nerden bilelim.
İzin zamanı gelmişdi.Çocuklarla hanımı uçakla gönderdim köpeğin büyük olması nedeni ile anca kargoya alıyorlarmıs,üstüne üstlük birde uyutuyorlarmış.Binde bir olmasına rağmen basınç ve iğnenin nedeni ile uyanmama tehlikesi olurmuş.Bende bu nedenle beraber kara yolu ile arabamıza binip yola çıktık.Pasaportu aşıları hepsi tamamdi.E o zamanlar 3 kominist ülkesinden geçmemiz gerekiyordu, kapılar o zamanlar çok sıkı idi.Kış olması çabası idi.
Yugoslavya'da Belgrad'da mola verdim arabadan onu inderirken birde ne göreyim arabanın arka tavanı paramparça daha da 1 ay olmuşdu alalı deliye döndüm be hayvan dedim ne istedin yerin koskocaman yemeğin suyun hepsi var ne istedin benim tavandan.Suçunu anlamış gibi başını öne eğdi.Bulgaristan'a yaklaştığım zaman dikiz aynasından baktım gene tavanı didikliyormu diye.Tam aksine aynaya gözleri dikmiş ağlıyordu.
Yanlış anlamayın gözlerinden sicim gibi yaşlar geliyordu.O zaman hatamı anladım o arabaya çişini yapmamak için sıkıntısından yapmışdı da ben anlamamışdım.Onu suçsuz yere azarlamışdım.Hemen arabayı kenara çektim.
Boynuna sarıldım.Acaba beni hiç afedecekmi diye sorarken yanımıza bir Bulgar Polis arabası yanaştı bana neden durduğumu sormaya başladılar.İlk defa onun sesini duydum gözlerini Polislere dikmiş havliyordu koca köpeği görünce hemen uzaklaştılar.
İzinimiz sona yaklaşıyordu Köpeğimiz annemizin sevgilisi olmuşdu.Birbirlerine o kadar kaynaşmışlardıki çocuklar bile bu bağın karşısında dayanamadılar.Onların rızası ile annemle kaldı.Şimdi koskaca bir bahçeye sahipdi.Bir sürüde kedi arkadaşı vardı.Çocuklar son günü aynı odada geçirdiler hepimiz için çok hüzünlü bir gündü.Bizim için tek teselli ise o ihtiyar yaşlı kadının gözlerinin içindeki sevinç pırıltıları idi.Onu hiç unutamadık tabii öykümüz burada daha bitmedi.Onunla son bölümde gene beraber olacağız.
Yarın görüşmek üzere.
Saygılar.

Hiç yorum yok: