Pazar, Eylül 30, 2007

ONUN ADI SINBAD III.


Aradan seneler geçmişdi o mahalleninde sevgilisi olmuşdu.Komşular ona alışmış geceleri rahatlıkla dolaşabilmesi için geçebileceği kadar çitlerde aralıklar bırakmışlardı.O minik bebek heybetli kocaman bir köpek olmuşdu.Tek kusuru ünüformalı kimselere tahammül edemiyordu.Bazen düşünüyorum da acaba Bulgar polisinin bana sert davranmasımı onda bilinç altı yapmışdı.
Anarşinin kol gezdiği bir devirde gece bahçeye giren Polis memurları onun kaderini değiştireceğini kimse bilemezdi.Annem sabah kalktığı zaman köpeğin altında bir ünüformalı Polisi bulmuşdu.Kendisine zarar vermemiş ama sabaha kadarda ayaklarını göğsüne dayamış Annemin gelmesini beklemişdi.Tabii annem derhal yanına çağırmış korkudan sabaha kadar ecel terleri döken memur bunun hesabını vereceksiniz diyip derhal bahçeyi terk etmiş.
Annem çok sevdiği köpeğinin başına geleceğini tahmin ederek onu kardeşimle bir başka şehirde tanıdığı çiftliğe göndermiş.Hadiseler unutulana kadar.
İki sene sonra izinde köpeğimizi sorduğum zaman bu hadiseyi öğrendim.Çok şey geçmişdi aradan hadiseler coktan unutulmuşdu.Kardeşime hadi gidip emaneti alalım dedim.
Koskocaman bir çiftlikdi.Kahyayı bularak durumu izah ettik bize köpeği yoldan geçen
bir kamyonun çarptığını öldgünü söyledi.İçim tuhaf olmuşdu tam o sırada yaşlı bir hanım yanımıza geldi.Kahyaya kimdir bu misafirler diye sordu.O da bu beyler sizin oğlunuzu soruyorlar hanım ağam diye cevap verdi.
Ben hemen bir yanlışlık oldu oğlunuzu değil iki sene evvel size emanet ettiğimiz bir köpek vardı onu almaya geldik dedim.Yaşlı kadının gözleri buğulandı gelin benimle dedi.Ciple 15 dakika kadar gittik kahya arabayı durduttu.
Bir kaç yüz metre ilerde bir sürü vardı.Sadece eliyle orayı gösterdi emanetiniz orada diye.Arabadan indim bir kaç metre sürüye doğru yanaştım bir şey göremiyordum.Biraz daha yanaştım bir anda sürü dağıldı tam ortasından şaha kalkmış bir yaratik bana doğru koşmaya başladı sanki kücük bir at yavrusu gibiydi.Birden onun bir köpek olduğunu gördüm.Aramızda sadece 10 metre kalmışdi avazım çıktığı kadar Simbad diye bağırdım.O anda olduğu yerde kala kaldı.Arka ayaklarının üstüne oturdu göz göze geldik sonra ön ayaklarını
büktü gözlerimiz birbirimize bağlanmış gibiydi.Sadece iki damla gözyaşı gördüm.
Hadi oğlum artık ayrılık bitti dönme zamanı geldi dedim hemen kalktı yanıma geldi.
Benimle adımlamaya başladı.Bir kaç adım yürümüşdük hanım ağanın sesini duydum oğlum diyordu.Bir anda durdu kafasını yarım çevirdi kadına baktı.Sonra bana döndürdü yanıma geldi elimi yaladı tekrar döndü hanım ağanın ayaklarının dibine oturdu.Gözleri hala yaşlıydı burası benim yerim artık dercesine.
Onları ayıramazdım biz ona Sinbad diyorduk onun ismi ise şimdi oğlum olmuşdu.Kahyanın anlattığı gibi benim Simbad'ım yoktu artık.
Öykümüz iste böyle...
15 sene sonra bir gün yolum o şehre düstü aklıma çiftlik geldi.Biliyordum köpeğim yaşamıyordu ama olsun bir uğrayım dedim.Kapıyı yaşlı kahya açtı.Ben onu tanımakda zorluk çektiğim halde o beni hemen tanıdı.Buyrun dedi önce hanım ağayı sordum.Buyrun gidelim dedi o artık bizimle beraber değil bir yarım saat kadar yürüdük beyim şu tepeyi görüyormusunuz.O artık orada yatıyor dedi.Mezarının başına gidip bir Fatiha okuyum dedim.Fatiha okurken mezarın bir kaç metre yanında bir mezar daha vardı.Burada ....... nin oğlu yatıyor yazıyordu.
Kahya eli ile omuzuma dokunurken sadece oğlunu kaybettikden sonra 3 gün yaşadı dedi; bizde özel bir izinle ikisini yanyana gömdük.
Bu ne gibi sevgiydi daha doğrusu karşılıklı saygıydı.
Eğer yolunuz düşerse o çiftliğe Hanım ağa ile Oğlunun öyküsü halen söylenmektedir.
O çiftliği nasıl buluruz diye soracak olursanız çok basit oradaki köpeklerin isimleri oğlum veya kızımdır.
Saygılarla iyi Pazarlar.

Hiç yorum yok: