Salı, Mayıs 27, 2008

EKILEN TOHUMLAR MEYVE VERDI...


01.03.2007 Radikal

31 Ocak akşamı Ankara'nın Sincan ilçesi, Belediye Başkanı Bekir Yıldız'ın düzenlediği 'Kudüs Gecesi'ne ev sahipliği yapıyordu. Onur konuğu İran'ın Ankara Büyükelçisi Mohammed Reza Bagheri'ydi. Belediye salonunda düzenlenen geceye ek olarak, ilçe meydanındaki Atatürk büstünün karşısına, Kudüs'teki Kubbetüssahra'yı temsilen bir çadır kurulmuştu.

1 Şubat sabahı gazetelere ve sabah saatlerinden itibaren televizyon ekranlarına yansıyan görüntüler ülkedeki gerilimi biraz daha tırmandırdı. Kudüs gecesi müsameresinde çocuk yaştaki oyuncular Filistin ayaklanması 'İntifada'yı canlandırıyor, İsrail'i simgeleyen asker kıyafetindeki diğer oyuncuları taşlıyorlardı. Bekir Yıldız, yaptığı konuşmada "İran büyükelçisi bana şeriat için çalışıp çalışmadığımı sordu. Ben de yüzde 99'u Müslüman olan ülkede zaten herkes şeriat'ı tanır dedim" diyor, Erbakan'ın Başbakanlık Konutu'nda cemaat önderlerine verdiği yemeği savunuyor, zaferin sonunda kendilerinde olacağını öne sürüyordu.

Bagheri de durumdan hoşnut ve coşkundu. "Fundamentalist, Hizbullahi, şeriatçı insanlar en akil, en çağdaş, en mümin insanlardır. Zafer Müslümanların olacak" diyor, Erbakan'ın İsrail'le imzaladığı anlaşmalar nedeniyle de ona baskı yapan askeri suçluyordu.

Sincan'da sevgililer recm ediliyordu

27/05/2008
Sincan'da iki sevgili el ele tutuşarak oturdukları sırada önce sakallı bir adamın daha sonra mahalle sakinlerinin taşlı sopalı saldırısına uğradı
Sincan’da, biri 18 diğeri 17 yaşındaki iki sevgili, iddialarına göre el ele tutuştukları için aralarında kadınların da bulunduğu mahallelilerin saldırısına uğradı.

Hürriyet gazetesinin haberine göre 21 Mayıs’ta Sincan Mevlana Mahallesi’nde meydana gelen olayda, ÖSS’ye hazırlanan 18 yaşındaki E.Y., aynı dershanede birlikte eğitim gördüğü kız arkadaşı 17 yaşındaki N.E.’yi alarak, babasına ait otomobille gezmeye çıktı. Evlerinin yakınında bulunan bir sitenin arazisine aracı park eden iki genç, el ele tutuşarak kaldırıma oturdu. Villa tipi evlerin bulunduğu bölgede delikanlı ile kız arkadaşının yanına, elinde kalın bir sopa bulunan 35 yaşlarında sakallı bir kişi geldi. Gençlere, "Ne yapıyorsunuz l.. burada" diyerek bağıran saldırgan, elindeki sopayla genç kızın bacaklarına vurmak istedi. Delikanlı, sopayı tutarak kız arkadaşını korudu. Saldırgan, bunun üzerine sopayla bu kez delikanlının kafasına vurdu. Bu sırada çevrede bulunan evlerden gelen ve aralarında kadınların da bulunduğu yaklaşık 30 kişi, gençleri kuşattı. Elindeki sopalarla E.Y.’ye vurarak, "Burada fuhuş yapıyorsunuz değil mi?" diyen grup, gençleri kovalamaya başladı. Saldırganlar, kaçmaya çalışan E.Y. ve N.E.’yi taş yağmuruna tuttu. Bu sırada genç kız ayağından yaralandı.

Otomobili olay yerinde bırakıp kaçan iki genç eve sığındıktan sonra ailelerince Sincan Devlet Hastanesi’ne götürüldü. Kanlar içinde kalan delikanlının kafasına 15 dikiş atıldı ve 24 saat doktor gözetimi altında tutuldu. Genç kız ise ayağındaki yaralar tedavi edildikten sonra evine gönderildi. Olay yerinde kalan otomobil ise polis nezaretinde alınabildi. Olayın ardından delikanlının ailesi Fatih Karakolu’na giderek saldırganlar hakkında şikayetçi oldu.

Yaralan genç, "Kaçmasaydım öldürüleceklerdi" diyerek olayı şöyle anlattı: "Kafama sopayla vurulduğunda bayılıyorum zannettim. Kadınların da aralarında bulunduğu yaklaşık 30 kişi bizi kovalıyor ve arkamızdan taş atıyordu. Yüzüm kanlar içinde kalmıştı; ancak kız arkadaşıma sürekli koşmasını söylüyordum. İkimizde çok korktuk. Eğer birimiz yere düşseydik kesin öldürürlerdi. Eve nasıl geldiğimizi hatırlamıyorum."

'Oğlum kanlar içindeydi'

E.Y.’nin annesi S.Y. ise, Sincan’da hayati tehlikelerinin olduğunu ve evlerini taşımaya hazırladıklarını söyledi. S.Y. şunları söyledi: "Oğlum eve geldiğinde kanlar içindeydi. Hemen hastaneye götürdük. Ne olduğunu anlatamıyordu. Çok korkmuş görünüyordu. İlk önce kaza yaptığını düşündük. Tedavisinin ardından olayı anlatınca şok geçirdik.

İki genç el ele tutuştu diye adeta recm edilerek öldürülmek istendi. İki kişiyi öldürmeye çalışan bu insanlar hala aramızda yaşıyor."

Saygilarla.

3 yorum:

etki alanı dedi ki...

Tüyler ürpertici bu tür olayları çok duymaya başladık...
İstanbulda'ki göz nurunu koruma vakıflarını duymuşsunuzdur...
Çağlayan şubesinin kapatıldığını duydum..Hem de sorumlu doktordan kapatılma hikayesini dinlediğimde ağzım açık kalmıştı..
Bu kurum Lions klubünün kurduğu bir hizmet kurumu..Hükümet kurulduktan sonra,belediye de dahil olmak üzere buranın kapatılması için sürekli taciz olayları başlamış...Önce içerideki Atatürk resimleri yere düşmeye başlamış,ardından her hafta sonu camlar taşlanarak kırılmaya başlanmış...Sürekli çarşaflı gruplar gelmeye başlamış ve "siz gavursunuz.kapatın burayı "diyerek toplu namaza başlamışlar.Doktor hanım"burası cami değil" deyince,artık hergün camlar kırılmaya başlanmış..Bir gün,doktor yokken üç kişi gelip"dışarıda yağmur yağıyor,namazımızı burada kılacağız "deyince görevli izin vermemiş...Hırsla çıkıp bahçede şiddetli yağmurun altında namaz kılmaya kalkışmışlar..Doktor bu olayın üstüne gelince,polis çağırıyor.Çünkü namaz vakti çoktan geçmiş,gereksiz davranışlar sergileyen insanlarla mücadelesi gittikçe zayflamaya başlamış..Polis çok geç geliyor..Doktor inatçı ve mücadeleci...Camlara demir taktırıyor,her hafta sonu çalınan Türk bayrağının yerine yenisini takıyor..Ama belediyenin göndermiş olduğu abartılı elektrik faturasına itirazı kabul edilmiyor..Haciz konularak kapatılıyor kurum..Üstelik kendi Türk bayrağımızı yakan kimliksiz kişiler karşısında doktor pes ediyor artık...
Ne korkunç bir olay değil mi ?
Yazık!
Ülkemiz yok oluyor..

Saygılarımla

ERDIL dedi ki...

Sayın Tülay hanım inanın bir İstanbul'lu olarak gerilere doğru baktığım zaman inanç dünyamızı hoş görü içersinde büyük bir aşkla yaşadığımız için kendimi şanslı sayıyorum.Ramazan'da genç yaşda olan halalarımla her gün İstanbul'un camilerini ziyaret etmemiz teravi namazlarını kılabilmemiz.Gecenin bir saatinde rahtsiz edilmeden evlerimize dönebilmemiz.Bilemiyorum bizlermi eksik olarak inançlarımızı yerine getiriyorduk.Yoksa bu gün inançların,hoş görünün tamamen kaybolduğu bir devrimi yaşıyoruz.
Saygılarla.

Dikkat! biyo var ! dedi ki...

Aaaa abartmayın Erdil bey.Bunlar provakasyon,"birilerinin"işi.Lekelemeye halkı galeyana getirmeye çalışıyorlar.Asılsız haber bunlar.Onlar,başkaları ve daha sonrakiler başka sebepten dolayı öldürülmeye çalışıldılar veya öldürülücekler.

Yersen Kirşen