Cumartesi, Mayıs 17, 2008

KAFALARI CÖPLE DOLDURURSAK !!!.



Atatürk’ün Sanat ve Sanatçı Hakkında Söylediği Özdeyişler :

“Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir.”

”Yüksek bir insan topluluğu olan Türk Milleti’nin. tarihi bir özelliği de, güzel sanatları sevmek ve onda yükselmektir.”

”Hepiniz milletvekili olabilirsiniz, bakan olabilirsiniz... Hatta cumhurbaşkanı olabilirsiniz. Fakat sanatkâr olamazsınız.”

”Sanatkâr, toplumda uzun çaba ve çalışmalardan sonra alnında ışığı ilk duyan insandır.”

Bir millet sanattan ve sanatkârdan mahrumsa, tam bir hayata sahip olamaz.”

”Bir milletin sanat yeteneği güzel sanatlara verdiği değerle ölçülür.”

“Sanat güzelliğin ifadesidir… Bu ifade söz ile olursa şiir, nağme ile olursa musiki, nakş ile olursa ressamlık, oyma ile olursa heykeltıraşlık, bina ile olursa mimarlık… olur.”

“Sanatkâr, toplumda uzun mücadele ve gayretlerden sonra alnında ışığı ilk hisseden insandır.”


“Sanatçı, esaslı kültür sahibi olmalı ve tarihi iyi bilmelidir.”

Sanatkâr el öpmez; sanatkârın eli öpülür!”

“Hayatlarını büyük bir sanata vakfeden bu çocukları sevelim.”

MADDE 17. – Herkes, yaşama, maddî ve manevî varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.
MADDE 19. – Herkes, kişi hürriyeti ve güvenliğine sahiptir.
MADDE 20. – Herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz.
MADDE 24. – Herkes, vicdan, dinî inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir.

14 üncü madde hükümlerine aykırı olmamak şartıyla ibadet, dinî âyin ve törenler serbesttir.

Kimse, ibadete, dinî âyin ve törenlere katılmaya, dinî inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; dinî inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanamaz ve suçlanamaz.


“La Diva Turca” olarak da anılan soprano Leyla Gencer'in külleri, vasiyeti üzerine Dolmabahçe'den İstanbul Boğazına serpildi.

Dün, Bugün gazetesi yazarı Nuh Gönültaş'ın 'niye kirletiyorsunuz suyumuzu!' diyerek karşı çıktığı vasiyeti bugün Vakit Gazetesi aşağılama ve hakaret içeren bir haberle gündeme getirdi.

Dinimiz inançlara saygıyı öğütlerken, hoşgörü İslam'ın temeliyken, ülkemizi yırdışında başarıyla temsil etmiş bu saygın sanatçıyla Vakit'çiler aşağıdaki rezil ifadeleri layık gördüler.

Böylece yobaz kafaların inanç hürriyetinden ne anladığını da açıkça ortaya koymuş oldular...



'Türkiye çöplük mü' başlığıyla verilen haberde Leyla Gencer 'Türk halkının dinin beğenmeyip Hristiyan kalmakta ısrar eden' biri olarak tanımlanıyor 'Boğazı kirletmeye kimsenin hakkı yok' deniliyor.

İŞTE VAKİT GAZETESİ'NİN O HABERİ

Türkiye çöplük mü?

"Türk halkının "din"ini beğenmeyip "Hırıstiyan" kalmakta ısrar eden, "Türkiye'yi beğenmeyip ömrünü İtalya'da geçiren soprano Leyla Gencer'in, yakılan cesedinin küllerinin Boğaz'a serpilmesini istemesine büyük tepki var... vatandaşlar 'Boğaz'ı kirletmeye kimsenin hakkı yok!.. Türkiye çöplük mü?..
kaynak.Vatan Gaz.


Leyla Gencer, 1988 yılında "Devlet Sanatçısı" unvanıyla onurlandırıldı.
Leyla Gencer, "Ayşe Leyla Çeyrekgil" (d. 10 Ekim 1928, İstanbul , ö. 10 Mayıs 2008, Milano ) Türk Opera sanatçısı.

Dünya opera tarihinin en büyük sopranolarından birisiydi. Polonezköy'de doğan Gencer'in annesi Polonyalı aristokrat bir ailenin kızı olan Alexandra Angela Minakovska (eşinin ölümünden sonra Müslüman olup Atiye adını almıştır), babası Safranbolulu köklü bir ailenin oğlu olan Hasanzade İbrahim Bey'dir(sonradan Çeyrekgil soyadını aldı). Leyla Gencer'in babası İbrahim Bey, ağabeyi Hüseyin Çeyrekgil ile çiftçilik, balıkçılık, taşımacılık ve Çubuklu suyunun işletmesini yapıyordu; ayrıca Lale Sineması’nın işletmesini üstlenmişti ve Karaköy’de hanları bulunuyordu. Leyla, babasını küçük yaşta kaybetti.

Leyla Gencer, İstanbul İtalyan Lisesi'ni bitirdi ve bir süre İstanbul Devlet Konservatuvarı'nda şan eğitimi aldı. Konservatuar eğitimini yarıda bırakarak çalışmalarını Ankara'da İtalyan soprano Giannia Arangi-Lombardi ve onun zamansız ölümü üzerine İtalyan tenor Apollo Granforte ile sürdürdü. 1946'da bankacı İbrahim Gencer ile evlenen Leyla Gencer, Devlet Tiyatroları Ankara Operası'nda bir süre koroda görev yaptıktan sonra 1950'de "Cavallerina Rusticana" ile opera kariyerine başladı.

Batı ülkelerinde “La Diva Turca”, “La Gencer”, “La Regina” olarak ün yapan; Milano, Roma, Napoli, Venedik, Viyana, Paris, San Francisco, Köln, Buenos Aires, Londra, Rio de Janerio, Bilbao, Chicago’da sanatını dinleten; Lucia’nın, Norma’nın, Lady Macbeth’in, Queen Elizabeth’in, Filoria Tosca’nın, Lucrezia’nın, Madame Butterfly’ın, Alceste’nin, Aida’nın, Violetta’nın, Leonora’nın “Leyla la Turca”sı soprano Leyla Gencer, hem seçkin opera sahnelerinde hem resitallerinde hayranlık uyandırmış sanatçıların başında gelir. Onun opera repertuarı 23 bestecinin 72 yapıtını kapsamıştır.
2004 yılında Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğü tarafından 1000 yılın Türkleri özel koleksiyonunda adına 15.000.000 TL değerinde 0.999 ayar gümüş hatıra para basıldı.

Yorum : Örümcekler ; doğada ağlarını yaparak yaşamlarını idame ettirirler.
Eğer insan ona özenip'de kafaların içinde ağ kurmaya başlarsa .......



Saygılarla.

Hiç yorum yok: