Neden silahlanıyoruz ?...
Son günlerde, bireysel silahsızlanma ile ilgili kamuoyunda bir duyarlılık gelişmeye başladı. Bu duyarlılığın nedeni de, son birkaç ayda artan silahla yaralamalar ve ölümler.
Geçtiğimiz ayda bir günde birkaç ölüm ve yaralanma meydana gelmiş, bunun üzerine medyada bu konu gündeme gelmişti.Ülkemizde her yıl, yaklaşık üç bin kişi, silahla vurularak hayatını kaybediyor. Bu çok yüksek ve korkutucu bir rakam.
1986 yılından itibaren, ruhsatlı silahların alımı kolaylaştırılmıştır. Hatta bu dönemde, sabıkası olan insanlar bile rahatlıkla silah ruhsatı alabiliyordu. Fakat bunun getirdiği sıkıntıların ortaya çıkması ile, ceza almış kişilerin silah alması kanunla sınırlandırıldı.
Yapılan araştırmalar, ruhsatlı silaha talebin her geçen gün arttığını gösteriyor. Özellikle Ankara, İstanbul, İzmir gibi büyük kentler, bireysel silahlanmanın en yoğun olduğu iller arasında yer alıyor. Yapılan araştırmalar yine gösteriyor ki, insanlar, toplumda kendilerini güvende hissetmiyor ve kolluk kuvvetlerinin güvenliği tam anlamıyla sağlayabildiğini düşünmüyor. Yine bu çoğunluk, “kendilerini tehlikelerden koruma” gerekçesi ile silahlanmayı olumlu görüyor.
İlginç olan şu ki, bireylerin kullandığı silahlarla meydana gelen olaylarda bireylerin kendilerini korumak için silahlarını kullanma oranı çok düşük. Olaylar çoğunlukla çok küçük tartışmalardan ortaya çıkan ve bir anlık öfkenin etkisi ile işlenen suçlar.
Ülkemizde, birey, toplum içerisinde kendini güvende hissetmiyor. İnsanın toplumsal bir varlık olduğu ve toplum içinde kendini var ettiğini, sosyalleştiğini düşündüğümüzde, bireyin içinde yaşadığı toplumun diğer bireylerinden silahlanmayı düşünecek kadar rahatsız olması ve kendini güvende hissetmemesi çok ürkütücü ve çok tehlikeli bir duygu.
Eğitime, sağlığa ve diğer zorunlu harcamalara yapılması gereken harcamalar, güvenlik gerekçesi ile silahlanmaya harcanmaktadır.
Peki neden bireyler toplum içerisinde, ülkeler de dünya üzerinde kendini güvende hissetmiyor ve hem bireysel silahlanma, hem de devletler düzeyinde silahlanma gün geçtikçe artıyor? medyada “maganda kurşunu” olarak tabir edilen olaylar...
Dünya barişının temeli önce bireylerin silahsızlanmasıyla atılabilir. Her gün kazayla veya kasıtlı olarak ortalama 9 insanımız, ateşli silahlarla öldürülmekte; bunun en az üç katı kadarı da çeşitli yerlerinden yaralanmaktadır.
Silahla yaralama ve ölümlerin yüzde 70’i ruhsatsız silahlarla olmaktadır.
Böylesine bir silah merakı devam ederken sonu nereye varır diye düşünürken; devletimiz de silah ruhsatlarından alacağı, trilyonlar tutan geliri düşünmektedir.
Bireysel silahlanma, bizim insanlarımız için her an üzücü olaylara neden olabilmektedir. Çok basit trafik kazasında bile silahlar çekilmektedir. Sonuç, hep acı ve gözyaşı...
Köylerde, kasabalarda hatta şehirlerdeki düğünlerde torbalar dolusu mermi atılıyor. Ankara’nın çevre yolundaki trafik levhaları atılan kurşunlarla kalbura dönmüş. Ankara’da bu yapılırsa kırsal kesimde neler yapılmaz…
Son 15 yılda, ruhsatlı silahlarda 40; ruhsatsız silahlarda ise 100 kat artış var, denilmektedir. Bu bireysel silahlanma, tehlikenin boyutunu da göstermektedir.
Sevinçte, hüzünde, kavgada her yerde; silahlar, bıçaklar ortaya çıkar.
Neden silahlanıyoruz? Asayiş güçleri görevlerini yapamadığı için mi yoksa bizde gelenek olduğu için mi?
Görevi, konumu ne olursa olsun hiç kimse, dokunulmazlığı nedeniyle de olsa, silahı ateşleyip bu bizim kültürümüzdür dememelidir.
Her dört evden birisinde silah olması, diğer üç evin namlunun ucunda olduğunu göstermiyor mu?
Hem ruhsatsız silah taşıyacaksınız hem de birisini incir çekirdeğini doldurmayan bir nedenden dolayı bacağından vuracaksınız… Cezası bazen olmayacak, bazen de birkaç ayla sınırlı olacak… Bir insana çevrilen namludan çıkan kurşun, ister bacağına ister başka yerine gelsin, cezası ağır olmalı ki, caydırıcı olsun.
Öldürmeye teşebbüs sayılmadığı için belden aşağı kurşunlamalarda ceza düşük olabiliyor. Halbuki dize sıkılan kurşunla birçok insanın anında öldüğünü biliyoruz. Zira dizin arkasındaki arteria poplitia parçalanırsa kişi, aynen kalbine ateş edilmiş gibi anında ölür. Bunun örnekleri o kadar çok ki…
Bütün bu gerçek karşısında şapkamızı önümüze koyup ciddi ciddi düşünüp hep beraber “bireysel silahlanmaya hayır” diyebilmeliyiz.
Gecen yil 29 bin 357 kisinin silah aldigi ulkemizde, bu yil dort ayda 3 bin 40 kisi daha kendini korumak icin silahlandi
Orta Dogu Teknik Universitesi Fen-Edebiyat Fakultesi Psikoloji Bolumu Ogretim Uyesi Doc. Dr. Serdar Degirmencioglu, tarih oncesi insaninin korunmak ve avlanmak amaciyla icat ettigi silahi, gunumuzde insanlarin kullanim amaci disinda edindigine ve kullandigina dikkat cekti.
Insanlarin silahi kolayca elde edebildigini ve kullandiginda da caydirici bir cezasinin olmadigini belirten Degirmencioglu, toplumda yasanan siddet olaylarinin kanli bitmesine, insanlarin silaha rahat ulasmasinin neden oldugunu kaydetti.
Degirmencioglu, insanlarin siddet ve tehlikeyle karsilastiginda ilk alternatif olarak silahi gordugunu ve varsa mutlaka kullandigini soylerken, "Insanlar sinirli ve stresli olduklari anda silaha cabucak ulasabiliyorlarsa, en basit olaylar bile kotu sonuclar doguracaktir" dedi.
"Kendini kontrol edemeyen insanlar, silahi daha rahat kullanir. Insanlar guvenlik gerekcesiyle veya kendini korumak amaciyla silahi cok rahat elde edebiliyor. Bu konuda hukuk kurallarinin yetersiz isletilmesi, caydirici cezalarin olmamasi da insanlarin 'Bir tane de ben elde edeyim' demesine yol aciyor. Toplumda insanlarin silahi isteyip istememesinden cok silahin dayatilmasi soz konusudur."
Ben silahi askerlik dönem haricinde görmedim.Ihtiyacini bile duymadim.Nedenmi diye soracak olursaniz.Onunla ne yapabilirim ki.Bir cana kiyabilirmiyim.Kendi kendime bu soruyu sormusumdur.Cevabi ise hayir olmustur.O zaman neden ihtiyac duyayim.
Meslegi icabi silah tasimak zorunda kalan insanlara sorun.Alacaginiz cevap cok carpici olacaktir.Eger bir cana kiyabilecegini düsünebiliyorsan.O zaman hic durma bir tanede sen al.Yok kiyamam dersen bunu bütün gücünle haykir.Haykir ki taaaa Ankara'dan duyulsun.
Saygilarla.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder