Dünyamizda gizem tasiyan ve bugün hala cözülmek icin bekliyenler den bir taneside PIRAMIT'ler.Hakkinda bir cok yazi yazilmis,arastirmalar yapilmis.Hatta bu gizem lanetle birlestirilerek.Bu ugurda can kaybi bile verilmistir.Dünyamiz da bu Piramitlere iki ayri kitada rastliyoruz.Bazi söylentilere göre baska dünyalardan gelmis olan canlilar ile baglanti bile yapilmaktadir.
Gize piramitlerinin tahmini olarak M.Ö 3000 yıllarında eski krallık döneminde yapıldığı zannedilmekte. Bunlar; Keops, Kefren ve Mikerinos piramitleridir ve isimlerini aldıkları firavunlar tarafından yaptırılmıştır.
Gize piramitleri dünyanın en büyük piramitleridir. Bunlarla birlikte ve Mısır'da yüzlerce irili ufaklı piramit mevcuttur. Gize piramitlerini diğerlerinden ayıran farkların en önemlisi içlerinde yazı bulunmaması ve nasıl yapıldıklarının hala çözüme ulaşmamış olmasıdır. Keops'un oğlu Kefren için yapılmış piramit 136 metre yüksekliğe sahiptir.
Piramitler ile ilgili çeşitli matematiksel bulgular arasında ilginç olanları şunlar: Keops piramidinin yüksekliğinin 1 milyarla çarpımı yaklaşık olarak güneşle dünyamız arasındaki mesafeyi veriyor. (149.504.000 km)
Piramitlerin üzerinden geçen meridyen, karaları ve denizleri tam iki eşit parçaya bölüyor.62 metre yüksekliği ile Gize Piramitleri içerisinde en küçüğü olan Mikerinos Piramidi Kefrenin oğlu için yaptırılmıştır.
Piramitler hala yapımları esnasında ki gizemi korumaktalar. İşçilerin olağanüstü bir çabayla günde 10 metreküp taşı üst üste koyduklarını kabul edersek keops piramidinde yer alan yaklaşık 2,5 milyon metreküp taş, 250.000 gün, yani yaklaşık 664 yılda yerleştirilebiliyor. Oysa piramitler 20 ila 30 yıl arasında bir sürede tamamlanmıştır.
M.Ö. 2520 yılında Keops'un oglu Kefren'in mezar kompleksi için yontulmuş. Sfenks Mısır dilinde 'SEZP-ANHE' Yaşayan görüntü) anlamında. Tarih boyunca Sfenks Nil nehrine bakiyor ve nehir yoluyla gelenleri karşılıyordu.
Şimdi de piramitlerle ilgili garip ama gerçek olan özelliklere bir göz atalım ;
Her biri 20 ton olan taşlardan inşa edilmiştir ve bu taşları temin edilebilecek en yakın mesafe yüzlerce kilometre uzaklıktadır. Bu taşların nasıl getirildiği konusunda kesin olmayan farklı varsayımlar bulunmaktadır.
Piramit, kimin adına yapıldıysa, onun bulunduğu odaya, yılda sadece 2 kez güneş girmektedir. (doğduğu ve tahta çıktığı günler)
Mumyalarda radyoaktif madde bulunduğundan mumyaları ilk bulan 12 bilim adamı kanserden ölmüştür.
Piramitlerin içerisinde ultra sound, radar, sonar gibi cihazlar çalışmamaktadır.
Kirletilmiş suyu, birkaç gün Piramit'in içine bırakırsanız; suyu arıtılmış olarak bulursunuz.
Piramit'in içerisinde süt, birkaç gün süreyle taze kalır ve sonunda bozulmadan yoğurt haline gelir.
Bitkiler Piramit'in içinde daha hızlı büyürler.
Piramit'in içine bırakılmış su, 5 hafta süreyle bekletildikten sonra yüz losyonu olarak kullanılabilir.
Çöp bidonu içindeki yemek artıkları, hiç koku vermeden Piramit içinde mumyalaşır.
Kesik, yanık, sıyrık gibi yaralar büyükçe bir Piramit'in içinde daha çabuk iyileşme eğilimi gösterir.
Piramitlerin bazı odalarının içinde ne olduğu hakkında bir bilgi yoktur; araştırmacıların çoğu, ya içinde kayboldular ya da aynı yerde birkaç tur attılar, fakat içlerini göremediler.
Piramitlerin içi yazın soğuk kışın sıcak olur
Büyük Piramitin açıları,Nil 'in delta yöresini iki eşit parçaya bölerler. Gize'deki üç piramit aralarında bir Pisagor üçgeni olacak şekilde düzenlenmislerdir. Bu üçgenin kenarlarının birbirlerine göre oranı 3:4:5'dir.
Büyük Piramitin tabanının yüzeyi, anıtın yarısının iki katına bölündüğünde pi=3,14 sayısı elde edilir.
Büyük Piramitin dört yüzeyinin toplam yüzölçümü, piramit yüksekliginin karesine eşittir.
Büyük Piramit, dünyanin kara kitlesinin merkezinde yer alır.
Büyük Piramit, dört ana yöne göre düzenlenerek inşa edilmiştir.
Piramit dev bir güneş saatidir. Ekim ortasıyla Mart başı arasında düşürdüğü gölgeler mevsimleri ve yılın uzunluğunu gösterirler. Piramiti çeviren taş levhaların uzunlğu bir günün gölge uzunluğuna eşittir. Bu gölgelerin taş levhalar üstünde gözlenmesiyle günün 0,2419 bölümünde yılın uzunluğu yanlışsız olarak saptanabiliyordu.
Büyük Piramit 'le dünyanın merkezi arasındaki uzaklık,Kuzey kutbuyla arasındaki uzaklığa eşittir ve kuzey kutbuyla dünyanın merkezi arasındaki uzaklığa eşittir.
Piramitin yüksekliğiyle, çevresi arasındaki oran, bir dairenin yarı çapıyla çevresi arasındaki oranın dengidir.Dört kenarlar dünyanın en büyük ve çarpıcı üçgenleridir.
Gize'den geçen boylam, dünyanin denizleriyle anakaralarını iki eşit parçaya böler. Bu boylam ayrıca, kara üstünden geçen en uzun kuzey-güney yönlü boylam olup, bütün yer kürenin uzunluğuna ölçümünde doğal sıfır noktasını oluşturur.
Büyük piramitin tepesi Kuzey kutbunu, çevresi ekvatorun uzunluğunu temsil eder. Ve iki uzunluk aynı mikyasa uygunluk gösterir
bu kadar çok rastlantıda insanı düşündürüyor!
Ejiptologlar ve arkeologlar, yillardan beri piramitlerin yalnizca ve yalnizca firavun mezari oldugunu iddia ediyorlar. Oysa, I.Ö 2500 dolayinda, henüz tekerlegi bile bulmadigi varsayilan bir ülkenin, bütün kaynaklarini kullanarak bu devasa yapilari yalnizca firavunlarina gösterisli mezar olsun diye yaptiklarina inanmak zor. Hele Giza'daki üç büyük piramitten söz edince, isler iyice "garip" hale geliyor.
1994 yilinda Robert Bauval adli Belçika asilli, çocuklugu Misir'da geçmis bir mühendisin "Orion Mystery" adli sansasyonel kitabi yayimlanana dek, dünyanin bu en gizemli üç anitinin niteligine iliskin ciddiye almaya deger bir teori atilmamisti ortaya. Erich Von Daniken'in spekülatif ve fazla hayalci "uzayli atalar" iddiasi, ancak beylik UFO masallarina malzeme olusturabilecek dayanaklara sahipti. Ejiptoloji ve ortodoks arkeolojinin "piramitler firavun mezaridir" varsayimlari, Misir'da sonraki dönemde insa edilen (ve asla Giza'daki 3 piramidin kalitesine erisemeyen) yapilarda "mezar" düsüncesini destekleyecek bulgulara ulasildigindan ötürü epey saglam görünüyordu. Aslinda ne Khufu'nun, ne Khafre'nin ne de Menkaure'nin piramitlerinde mezar, mumya ya da cesete rastlanmisti ama bu, yaygin inanci degistirmiyordu.
1979 yilinda Kahire'ye yaptigi bir gezi sirasinda Robert Bauval, üç büyük piramitin hizalanisinda bir gariplik farketti. Ilk iki piramit kösegenlerinden birbirinin tam hizasina yerlestirildigi halde, daha küçük olan Menkaure'nin piramidi, hafifçe sola kaymis gibiydi. Bu muhtesem yapilari yaratabilecek ve ölçülerde asla sasmayacak bir mimariye sahip olan Misirlilarin, üç piramidi ayni çizgi üzerine yerlestirmeyi basaramamis oldugunu düsünmek hiç akla yakin gelmiyordu dogrusu. Bauval, Misir kültürüne, özellikle de dinine merakli biriydi. Bütün antik uygarliklarda oldugu gibi eski Misir'da da tapinaklarin belli yildizlara göre hizalandigini, oriyentasyonlarinin "gündönümü" ya da "ekinoks"lara yöneltilmis oldugunu iyi bilirdi. Misir'da en belirgin ve baskin kült, Osiris kültüydü ve bu tanri, Orion takimyildiziyla simgelenirdi. Bauval bir gün gökyüzünü izlerken, Orion'un merkezindeki en önemli üç yildizin, Alnilam, Alnitak ve Mintaka'nin, ayni Giza piramitlerinde oldugu gibi bir hiza sapmasina sahip oldugunu farketti: Ilk iki büyük yildiz, Alnilam ve Alnitak dogru hizadaydi ama üçüncü ve en küçük yildiz olan Mintaka, hafifçe sola kaymisti digerlerine göre.
Bu bulgu, astronomi destekli yapilan gözlemlerle Giza piramitlerinin Orion Kusagi olarak bilinen üç yildizin yeryüzündeki kopyasi olarak insa edildigini ortaya koyuyordu ve Misir yildiz dinini bilenler için hiç de sasirtici degildi. Misirlilar, yeryüzünü ve yasadiklari topraklari, gökyüzünün, yani ölümsüzlüge eristiklerinde ulasacaklari yerin bir kopyasi olarak düsünürlerdi ve piramit metinlerinden dini yazitlara dek her yerde bu vurgulanirdi. Nil, Samanyolu'na denk geliyordu Misir yildiz kültünde. Samanyolu'nun çevresindeki özel bir gökyüzü alani, eski Misirlilarin "Duat" diye adlandirdiklari "tanrilarin mekani"ydi; bunun yeryüzündeki kopyasi da Nil'in batisina denk getirilmisti! Bauval'in bulgusunda sasirtici olan sey çok daha baskaydi. Bu üç piramit I.Ö 2600 dolaylarinda yapilmisti ama, Orion yildizinin o tarihteki gökyüzü konumu, Giza'daki piramitlerin konumundan 45 derecelik bir sapma gösteriyordu.
Bauval, bir bilgisayar programi (SkyGlobe 3.2) yardimiyla, Orion ile piramitlerin bire bir ayni dogrultuya yerlestigi tarihi aradi ve karsisina I.Ö 10.500 tarihi çikti! Isin ilginç yani, bu tarih Orion takimyildizinin presesyon (terimler için lütfen sözlüge bakiniz) döngüsünün en alt noktasina rastliyordu.
Eski Misir kültünde, "ilk baslangiç" olarak anilan bir dönem oldugunu biliyordu Bauval: "Zep Tepi" olarak adlandirilan bu dönem, Misirlilarin ülkelerinin tarihini anlatirken, "Misir'i tanrilarin yönettigi mutlu dönem" diye söz ettikleri bir dilime de denk geliyordu. Binlerce yil önceyi anlatiyordu bu sözcük. Acaba Misirlilar piramitleri insa ederken, çok eski bir dönemi anmak üzere, Orion'un I.Ö 10.500'deki yerlesimini mi seçmislerdi master plan olarak? Bundan 4500 yil önce, presesyon hesaplari bile yapacak biçimde astronomi bilgisine nasil sahip olmuslardi? Yoksa bundan 12000 yil önce varolan bir uygarligin geride biraktigi izleri mi görüyorduk Misir'da? Robert Bauval, 1994'te yayimlanan "Orion Mystery" adli kitabinda bu sorulari sordu ve büyük sansasyon yaratti. Yanitlarsa, hala arastirilmayi bekliyor.
Kaynak Internet sayfalari.
Piramitler hakkinda II.nci bölümünü bu günkü Nasa'nin en son teknolojiye dayanarak yapmis oldugu hesaplarin o zamanlarda nasil bilgiye sahip olunarak aciklanmasi ile ilgili olacaktir.Bu da bir yerde bu insanlarin uzayda canli olup olmadigi teorisine bir baska aci kazandiriyor.
Saygilarla.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder