LENFOSİTLER
LENFOSİTLER
Kendine bir ev yaptiriyordu Sokrat,herkez bir
fikir atiyordu ortaya.Kimisi,"Dogrusu ya onun
gibi bir insana layik bulmuyordu evin icini "
kimisi de begenmiyordu cephenin bicimini,
bir noktada birlesiyordu hepsi fakat : odalar cok
ufakti, dostlar bu evde rahatca adim bile
atamayacakti.
- Bahtiyar olurdum, dedi onlara büyük Sokrat,
bu evi böylesine dolduracak kadar sahici
dostum olsaydi eger.
Sokratin hakki var elbette ki bu bahiste cok
büyüktü odalar.Herkez dostluk iddia eder,
bunun lafi bol bol edilir, fakat o binde bir
bulunur, bin de bir.
H.A.E. Saygilarla.
Ashâb-ı kiramdan, Beşir bin Sa'd'ın kızı ve Nûman bin Beşir'in kız
kardeşi (r. anhüm) anlatıyor:
'Annem Amre bint-i Revâha (r.a.), beni çağırdı. Eteğime iki avuç hurma koyduktan sonra,
' Kızcağızım! Git de, baban ile dayın Abdullah bin Revâha'nın gıdâlarını kendilerine ver, dedi.
Giderken, Resûlüllah (s.a.v.)'a rastladım. Babamla dayımın nerede olduklarını sordum.
O bana,
' Kızcağızım, beri gel, yanındaki nedir? diye sordu.
' Yâ Resûlellah, dedim, bu hurmadır. Annem bunu, yesinler diye, babam
Beşir bin Sa'd ile dayım Abdullah bin Revâha'ya gönderdi.
Resûlüllah sallallâhü aleyhi vesellem,
' Getir onu, buyurdu.
Ben de onu, Resûlüllah'ın iki avucuna döktüm. Avuçlarını doldurmadı. Sonra,
bir örtü getirilmesini emr etti. Örtü getirilip serildi. Hurmayı ona koyduktan sonra,
örtünün üzerine yayıp dağıttı. Yanındakilere;
'' Gıdâya, kumanyaya geliniz!' diyerek hendek halkına sesleniniz, buyurdu.
Hendek halkı toplanıp ondan yemeğe koyuldular. Hurmalar yendikçe artmış,
örtünün etrafından dökülüp taşmıştı.
H.A.E. Saygilarla.
Seneler birbirini kovalamis o ruhumdaki beyazlik simdi saclarimi kaplamisti.Koca sehir gec de olsa sana geri döndüm dedi.Seni anlatmisti hikayelerinde,siirlerinde, geceleri rüyalarinda.O bir ask idi yasanmasi gereken,
zamanin hic kiymeti yoktu.Beden eskirdi, ama ruh istendigi an öylesine kalirdi.
O ruhunda o zamani durdurmustu.
Bogazin lacivert sularina bakti.Rengini düslerdi,üzerinde dolasan martilari.Kus olup
bu lacivertin üstünden yükselmek yükselmek mavinin icinde kaybolmak isterdi.
Sahilin öteki yaninda onu bekliyen biri vardi.O da seneleri ruhunda durultmus.
Bekliyordu.Her ikiside bogazin sularina biraktilar ruhlarini.Ortada bulusduklari an
o noktadan iki beyaz kus semaya savruldu.Istanbul semalarinda tek ses duyuluyordu.Iki sevgilinin kanat sesleri.
Omuz basinda siki siki tutan bir el , melek gibi uyudun diyordu yanibasinda
ki.Yasli adam.Hep bedeninin yaninda olmustu.Elinden tuttu yavas adimlarla
yeni evlerinin yolunu tuttular.
H.A.E. Saygilarla.
Yazdan kalma bir gündü.Bu günden faydalanmak icin bizim yakinimizdaki parka dogru yürümeye basladim.Yazin,sonbahara dönüsmesi bir baska oluyordu; Dogada
cigerlerime cektigim temiz hava, agaclarin arasindan süzülen günes isiklari icimi isitmisti.Her zaman oturdugum banka ilistim.Önümde kocaman suni bir gölet vardi. Orada yolculuga hazirlanan kuslar son hazirliklarini yaparcasina kafalarina suya sokuyorlar bir kac metre havalandiktan sonra kendilerini suya birakiyorlardi.Günün erken saatleri oldugu icin Parkta sabah kosusuna cikmis bir kac insandan baska kimse yoktu.Gözlerimi kapiyarak.Dogadaki sesleri dinlemeye basladim.Hic denediniz mi, belki kulaginiza binlerce defa gelen bu sesleri tek tek ayirmaya basladiginiz zaman, bir baska seyler ifade ediyor.Arkamdaki koca Ceviz agacinin yapraklari arasindan gecen rüzgar, tanidik melodiyi andiriyordu sanki.
Bir ara omuzuma biri dokunuyor hissine kapildim.Dönüp baktigimda kimsecikler yoktu.Insan biraz romantik ortamda kalinca diye düsündüm.Sonra kulaklarimda daha dogrusu icimde bir ses duydum.Sakin gözlerini acma ben arkandaki Ceviz agaci, ne zamandir gelip; burada bizlerin dünyasina dalip gidiyorsun.Bu sefer karar verdim, seninle biraz lafliyalim diye.Biraz irkilmeme ragmen gözlerimi acmaya cesaret edemedim.Belki de bu güzel büyünün bozulmasindan korktugum icindir.Ben diye devam etti o eski ceviz.Ne kadar zaman gecti bilmiyorum.Daha burasi Park haline gelmemisti.Bir kusun agzindan düserek senin oturdugun yerin hemen ardina kök saldim.Simdiye kadar kimse bana dokunmadi.Sonra burayi Park haline getirdiler, bir ara bayagi korkmustum.O kocaman makinalari görünce.Elinde kagitlarla dolasan adam bir ara beni isaret etmisti.O günü hic unutamam simdi isim bitti demistim.Yanilmisim tam aksine senin oturdugun Banki koydular.Hadi canim deme Bank bir kac defa degisti.Gecen seneler icinde. Bakma ben cok sevilirim burada, hem Gölgemle tabii o lezzetli meyvelerimi de bir kenara atmamak lazim.En cok ne zaman korkarim bilirmisin ? Cocuklar dallarima cikartiklarin da,iste o zaman düsüp bir yerlerini kiracaklar diye.Ne de olsa insanlari severim.Hic kötülüklerini görmedim simdiye dek.Sahi sana bunlari niye anlatiyorum.Bak bunu bende cözemedim.Belki de Sonbaharin havasinami girdim.Ben buradaki Bank da yasanilanlarin hepsine sahit oldum.Anlatmaya kalksam.Bazen elinizde tasidiginiz sey adini unuttum, ona gecerim.Anlamissindir herhalde.Su en sagda bir kus yuvasi var.Sonra dikkatle bakarsan görürsün o yuvada senelerce önce agzinda beni buraya getiren kusun ailesi yasar.Onlari dallarimin arasinda saklar korurum.Ne de olsa onlarin büyük büyük dedeleri sayesinde buralara gelmistim.Sen hic Ceviz agacini tanirmisin? meyvemizin haricinde.Bak sizlerle müsterek bir hobimiz de var.Fotoraf sanati.Tabii sizler gibi hizli degiliz.Biz ömrümüzde bir kere cekeriz o Fotorafi...Icimize isleriz.Ve bir gün gelir bu fani dünya dan ayrilirken sizlere sergileriz o resmi, bir masanin üzerinde, belki de bir gardrobun kapisinda.O resme iyice bakarsan eger ,o agacin nerede, kimin anisini yansittigini görürsün.
Sonra icimdeki ses gene doganin seslerine, birde yapraklarin arasindaki esen rüzgarin hisirtisina birakti.Ben günesin isiklarini tepeme alirken; o Ceviz agaci yeni dostlar pesindeydi.Her zaman o banka otururum.Benimle bir daha hic konusmadi.Kimbilir belki o da bir kereye mahsusdu.Eger sizde bir ceviz agaci görür de altina oturursaniz.Gözlerinizi kapayip onun anlattiklarini bir kere olsun dinleyin.
H.A.E. Saygilarla.
Aradan üc gün gecmis bos durmamis.Biraz kisin sefiyle bogusmus.Onun topu attigi Md.Muavini sonunda Daire Müdürü ile didiserek.Dosyanin isleme sokulmasi onayini aldim.Müdürün odasindan cikarken arkamdan bu memura nasil onay vermisim diye tepindigini kapinin ardindan hissediyordum.Dünya umrumdami Dairenin önündeki Zarf saticisi bile bizden iki misli para kazaniyor.Amcanin gelecegi gün danismaya tembih ettim.Neyse efendim.Amca biraz rötarla tesrif etti.
Nerde kaldigini sorunca is bulmak kolaymi eldeki ile idare ettik.Elde kalmiyinca evden buraya yürüdük.Sabahin köründe yola cikmis amca'cik.Valla biz nankörüz aldigimiz maastan sikayet etmekle diye düsündüm.Amca dedim.Seni Almanya'ya göndersek orada calisirmisin ? Hem cok para kazanir.Ilerde döndügün zaman rahat da edersin.Söyle yüzüme bakti " benimle dalgami geciyorsun der gibisine" beyim dedigin yerin nere oldugunu bilmem.Ama bu gün bana bir is göstermezsen coluk cocuk ac.Amca sen benim sorduguma cevap ver gitmek istermisin ? Beyim ekmek parami cikaracak namuslu bir is olsunda ben her yere giderim.Bu is tamamdi da amca bu günü nasil atlatacakti.Sen burada biraz bekle diyerek.Cebimde ayakkabi almak icin ayirdigim paranin yarisini zarfa koyarak.Ordan buldugum bir kagida burayi imzala dedim.Amca üzeri ne yazdigi bilmedigi kagidin altina imzasini basti.
Kagit haftalik yemek listesi idi kantinin gönderdigi.Zarfi eline tutusdurdum.Buyur amca dedim.Bu nedir dedi bu senin iki günlük harcirahin.O neki Devlet Baba islerini yapana kadar sana verdigi para.Aman idareli harca bu Devlet parasi demeyi de unutmadim.Amca istedigim evraklari getirmesi icin yola ciktiktan sonra bende kollarimi sivadim onun oda oda dolasmasi gereken islemleri.Ben ele aldim.Tabii bu arada da.Sayin Müdür beyin kapisini calmayi unutmadim.Kaslari catik Karadeniz siveli Müdürüm gene ne istiyorsun bas belam diye karsiladi.Bende Elimdeki bos kagida yaptigim yardim listesini önüne koydum.Durumu bir cirpida anlattim kendisine eh nede olsa biz Devlet biraz suclu degilmiymidik bu iste.Homurdanarak cebinde parayi cikarip önüme koydu bende listenin basina ismini gecirerek miktari yazmadan birde imazaniz dedim.O islemde bitmisti ben hala dikiliyordum karsisinda.Daha ne istiyorsun diye bagirdi ben kafayi biraz salliyarak masada duran parayi gösterdim.Yok ulan hepsi bu sen beni Banka mi sandin yarin sabah ugra üstünü de vereyim.Kapiyi arkamda kapadigim zaman icimden hala siritiyordum.Müdür olsan ne yazar sende benim gibisin züürt diyordum.Ne kirli cikiymis bizim Daire 3 aylik maas cikti bir cirpida.Neyse efendim.Biz amcimizin isini yaptik artik Almanya yolcusu idi.Son günü topladigim parayi da imza karsiligi
eline tutusdurduk.Bu da senin orada calisarak para gönderecegin zamana kadar ailene birakacagin para bizim Devlet baba böyledir.Oraya gittigin zaman onun yüzünü kara cikarma diyerek.Amcamizi Almanya yolcusu yaptik.
Durun hikayemiz bitmedi.Amca Almanya ya gittide bana ne oldu.Ben maclarin önünde köfte ekmek satiyor evimin nafakasini öyle cikariyorum.Memuriyete ne oldu biliyormusunuz.Amca ertesi gün yolculuga cikmadan, elinde bir kutu lokumla geldi.Kapidan iceri girip lokum kutusunu acarken valla devletin parasi ile almadim.Diyerek dagitmaya basladi.Herkeze lokumu vermis ama benim yanima hic gelmeden odadan cikti.Bütün arkadaslar buz kesmisti odada.Olan hadiseye .
Iceri bizim Rasim efendi girdi beyim bir dakika gelirmisin diye.Kapinin önüne ciktigim zaman bizim amca vardi.Gözlerimin icine öylesine derin derin baktiki sanki icimde hissettim amcayi.Elini uzatti bende ona uzattim.Elimi hizla cekerek öpüp alnina götürdü.Sonrada tek kelime söylemeden uzaklasip.Gitti.Donmus gibiydim.Rasimin suratina bakinca o zaman anladim.Her seyi ona anlatmis meger.
Gözleriminde yaslar durmuyordu.Tuvalette dakikalarca agladim.Masama döndügüm zaman bos kagida istifami yazip.Bir daha dönmemek üzere Memuriyete veda ettim biraz kisa oldu bu görev ama olsun.Unutmayin macin önünde kravatli gümüs bir tepside köfte servisi yapan saticiyi görürseniz iste o benim.Allah bin bereket versin iyi kazaniyorum.
H.A.E. Saygilarla.
Saygilarla.
Afedersiniz beyim herhalde sizinle ilgili; bu bey amcanin isi.Rasim bizim bölümün odacisi idi.Bakmayin her is elinden gelir.Emekliligine 5 sene kalmis.Dairede danisma memuru dogum izine ciktigi zaman onun isini bile yapmisti.
Buyur bey amca diye sordum elinde ki davet mektubunu gösterdi.Mektubu elime aldigim zaman kendi elimle isaretledigim.Kirmizi carpiyi gördüm.Bakalim bu isi nasil dogrultabilecektim.Bey amcamizi karsimiza oturtup sormaya basladim.Yurt disinda senin bir tanidigin, kardesin veya esin filan calisiyormu.Yok beyim dedi o senin dediginde ne ki? Durun size bu davet mektubun öncesini anlatayim.Yoksa hic birsey anlasilmiyacak.Ben Is isci bulma kurumun da yurtdisi servisinde calisan bir Devlet memuruyum.ise basliyali asaletim geldikten sonra 6 aylik bir memur.O zamanlar Personel Kanunu da cikmamisti Tahsil den cok senelere göre maas bordrosun da.Adi gecer bir para alabilirdin.O zamanlar baslangic 300 asaletin geldikten sonra 350 lira eline net gecerdi.Tabii bu degil bizim konumuz.Bir ögle vakti bir genc yanima geldi.Afedersiniz beni kisim sefi gönderdi.Bu evrak sizin bölümle ilgili imis.Evraga baktigim zaman Hollanda dan bir Firma bir vatandasimizi isci olarak davet ediyordu.Okuyabildigim kadari bu kadar niye diye soracak olursaniz evragin üzerinde yazidan cok yemek lekeleri.Akliniza gelebilecek kadar pislik.Kendisine nereden buldugunu sordugum zaman, ise bu gün baslamis kendisine verilen masayi temizlerken ondan evvelki memur arkadas cekmecisine sermis bu evragi icerikligine bakmadan.Tesekkür ederek evragi alip yeni bir dosya acarak altina kaseyi basip isleme aldim.Artik cöp kutusuna atilma imkani kalmamisti.Evragin üzerindeki Tarih 1 seneyi gecmisti. Davet eden Firma coktan yerine adam almisti bile.Ya o daveti bekliyen vatandas.Iste karsimda oturan bey amca o vatandasdi.Belli ki amca bey Hollanda kelimesini bile hayatiunda ilk defa duyuyordu.Bak amca bey dedim seni Hollanda da bir Firma davet etmis.Sen kimseyi tanimadigini idda ediyorsun.Biraz suratini burusturdu belki de Hainz olurmu acaba tanidigim tek yabanci o. Evragin altinda ki isim amcanin söyledigi isimle bagdasiyordu.Anlatmaya devam etti.Bu adam bahcesine kuyu kazdiracakmis carsida beni söylemisler, beyim benim üzerime yoktur hani.Gittim baktim 150 liraya pazarlik yaptik.3 günde isi bitirdim.O da bana 150 lira verdi ama bizim paraya benzemiyordu.Ama Hainz efendi degince cikartti bir 50 lik daha verdi.Ben bunu ne yapayim diyince Banka ya götür Türk parasina cevirsinler.Anlamamistim ama sagol dedim. Bankanin yolunu tuttum.Abaov Banka bana neredeyse 1000 liraya yakin para verdi.Vah Heinz efendi dedim.Hesabi sasirmis adamcagiz.Birde kalbimden beni kandircik yapti sanmistim.Dogru Heinz efendinin evini tuttum.Beyim sen beni yanlis anlamissin ben sana Türkce para 150 demistim.Buyur bu senin paranin üstü.Tövbe valla beyim kursagimdan daha haram gecmedi hele yabanin parasimi gecicek.Adam bana öylece bakti benim yanimda calisirmisin diye sordu.Bende neye olmasin beyim dedim.Adresimi almisti.Baska da kimseyi tanimam beyim.Eger yövmiye bir is varsa her seyi yaparim diyordu.Karsimdaki amca.Ne yapacagimi sasirmistim.O zaman dedim sen 3 gün sonra ögle vakti bana gel.Eline de benim kartimi verdim.Ögle tatilinde daire kapali oluyordu karti eger gösterirse iceri alacaklarini söyledim.Amca tesekkür ederek yanimdan ayrilirken.Ben kara kara düsünmeye baslamistim.Bu haksizligi nasil düzeltecektim.
Ne dersiniz devamini yarina biraksak.Biliyorum sizinde yapacaginiz bir sürü is var.
Saygilarla.
Hic melekleri dans ederken gördünüzmü ? Bazen aramizda olurlar bizlerin ic dünyasinda dans eder dururlar.Belki göremeyiz onlari.Icimizde duyariz...
Böyle bir gündü benim icin, koca sehir degismis.Beni icine almis yutuyordu sanki. Caddeler oto sürrat yolarina degismis.Arabalar birbirine inat o kadar dogurgan olmuslarki birakin yollari kaldirimlari bile istila etmisler.Öylesine yaz günü ayagimda ki mokesenlere güvenerek yol yokus demeden bildigim istikamette yürümeye basladim.Genclik günlerimde ki cirit attigim yollar simdi biraz uzamis gibi gelmeye basladi.Gözüme kestirdigim boyalari gitmis hala hizmet veririm dercesine, bir banka ilistim.Dedim ya senelerimi biraz gerilerde birakmistim.Biraz sicagin az bi eksoz kokusu bile beni bu bankdan kaldirmiya gücü yetmezdi.Önümden gecen ufak simitci cocuktan bir simit alarak gelen gecen insanlarin seyrine koyuldum.
Ne kadar telasli idi insanlarim.Zamaninda bizde onlar gibi kosustukda; hedefimize varabilmismiydik.Birini durdurup bos ver arkadas kosma desem bana ne derdi acaba.Havanin sicagi belki verecegi cevabin karsiligi olurdu sanirim.
Bir ara karsi kavsagin kösesinde, karsiya gecmeye calisan, bir yasli hanim dikkatimi cekti.Elini yanindan gecenlere bir kac saniye uzatiyor sonra geri cekiyordu.Kafasi önünde onu sanki kimse fark edemiyordu.Yazik yasli teyzeye bir Allahin kulu uzattigi eli tutup bu araba katarlarinin arasindan karsiya gecirmeye yanasmiyordu.
Dayanamadim kalktim karsiya o yasli teyzenin yanina vardim.O elini uzatmadan ben tuttum.Gel teyzecim pesim sira ben seni karsiya gecireyim.Hafifce basini kaldirdi.Gözleri yas dolu idi.Elimi siki siki tuttu.Yapamadim ogul yapamadim dedi.
Sonra tekrar basi öne düstü.O anda icimdeki Meleklerin dansi basladi.O dansin aski ile o teyzenin karsiya degilde evde bir lokma ekmek bekliyen.Torunlari icin yapamadigi ise cikmis.Iyildim o tuttugum eli öptüm.Icimdeki dansin bir bedeli olmaliydi simdi o bedelin ödeme zamaniydi.Ben ve Yasli teyze beraber yürümeye basladik.Evde bekliyen torunlara dogru yol aldik. Ufak torba teyzemin büyük torbalar da benim elimdeydi.Yollarin ne kadar kisaldigini gördüm.Cünki o yollarda Melek ler dans ediyordu.
H.A.E. Saygilarla.
Uyku tutmamisti.Yanimda yatan yasli amcanin girtlagindan gelen sesler, gecenin sesizligini bozuyordu.Arada bir sicriyor, yataginda dogruluyor,burusmus ellerinin arasina basini aliyordu.Koridordan sizan isikta, ancak bunlari fark edebiliyordum.
Sonra el yordami ile buldugu bir mendille,gözlerini burnunu siliyordu.Anlasilan agliyordu!.Kimbilir bu hastane kösesinde ne derdi vardi...
Sabah isiklari ile hayat, hastanede bir telasa dönüsmüstü.Sisman bir
hemsire, ilk önce benim.Sonrada ihtiyar amcanin tansiyonu ölcüp yatagimiz basindaki kayit defterimize isleyerek telasli adimlarla odayi terk etti.Kapinin önünde sabah
kahvaltisini tasiyan güzel bir hastabakici göründü.Yatagimdan dogrularak kalkip kahvalti arabasina yaklastim.Tepsime yiyebildigim cinsten kahvaltiliklari alarak yemek masasina oturdum.Yasli amca yerinden hic kipirdamamisti.Yukarda asili ac kalmasi gerektigini gösteren bir ikaz yazisi da yoktu.Belki kalkamuyor diye düsünerek yardim teklifinde bulundum.Canim istemiyor dedi.Ben onu duymamis gibi yapip, tepsisine herseyden bir parca koyarak masanin karsisina, tepsiyi yerlestirdim.Yanina giderek isterse yememesini ama bana masada eslik etmesini
rica ettim.Yüzüme söyle bir bakti hafif gülümsiyerek karsima oturdu.Ilk on dakika gecen sessizligi, benim gecmis olsun, neyiniz var sorusu ile, bozmus oldum.Devamli olarak bogazinin sistigini , nefes almakta zorluk cektigini söyledi.Teshis ne konuldugunu sordugumda.Gözleri gene yaslandi bir eliyle tepsisini hafifce öne iterek.Oglumdan ayrilmam lazinmis dedi.Gözlerinden yaslar sicim gibi akmaya baslamisti.Onu öyle aglar görünce benimde icim burkuldu.Derin bir nefes alarak
ben ne yapacagim diyordu; oglumu kime verebilirim, acaba ona benim gibi bakabilirlermi diye mirildaniyordu.Ben büsbütün sasirmistim.Amca dedim biraz bunu bastan anlat ki belki derdine bir care bulabiliriz .O da oglu diye bahs ettigi bir muhabbet kusu varmis, senelerdir onunla tek odali evinde, esini kaybettikten sonra beraber yasiyormus.Her sabah onu ismiyle uyandirir.Ögrendigi 10 -15 kelime ile yasantisina bir sevk katarmis.Bir gün bu cins kuslarin tasidigi bir bakteri onda alerji yapmis nefes alamaz duruma getirmis.Bu konuyu bir mecmuada okumustum.Benim de muhabbet kusum vardi ama biz böyle bir durumla karsilasmamistik.Gün geceye dönerken bizim amcanin halen gözlerinin yasi durmamisti ,oglunun gelecegi onu yiyip bitiriyordu.Dayanamadim bak amca ben bu adresde oturuyorum hastaneden ciktigin zaman bir bana ugra aklin kesecek olursa kusuna ben bakarim.Benim cocuklarinda bir sürü hayvanlari var diye bir teklifte bulundum...
Bir ögle üzeri idi kapi calindi.Baktim kapida bizim o hastane arkadasim.Elinde ise oglu.Kafesin üzerini siki siki kapamisti .Bana yalvarircasina bakarak sen iyi bir insana benziyorsun ne olur ogluma iyi bak dedi.Bende kendisine söz verdim.Ne zaman isterse ziyaret edebilecegini oglusunu görebilecegini söyledim.Yok dedi size alissin o zaten benim kalbimde olacaktir.Diyerek torba icinde yemleri de birakarak yanimizdan ayrildi.
Cok seker bir kus idi, cocuklarin da sevgilisi olmus hele canim demesi, seni cok seviyorum,sabah oldu hadi kalkin kelimeleri ile evin gözdesi olmustu...
Bir aksam telefon uzun uzun caldi.Kimse telefona bakmiyordu, herkez televizyonda ki macera filme dalmislardi.Kalkip telefona baktim ahizenin öteki ucunda bizim yasli amca vardi; oglunun hatirini soruyordu.Bende kendisine cok neseli oldugunu hele cocuklarla neler yaptigini tek tek anlattim.Telefon kafesin hemen yaninda idi.
Mikrofonu ses bütonuna acarak kendisine bir kac söz söylemesini istedim.Bakalim ne yapacakti.Ihtiyar amca ahizeden ona nasilsin oglum diye seslendi.O anda dünyam yikilmisti.O kücük kus sesi duydugu an oldugu yerde biraz titredi sonra kafesinin altina bir tas parcasi gibi düstü.O minik kalbi dostunun sesini duydugu zaman durmustu.Bense oldugum yerde kalakalmis.Diger ucda ise hala ihtiyar amcanin sesi geliyordu.
H.A.E Saygilarla.
Günes damlarin üzerinden kizilligini kaybederken.Sehrin laterneleri teker teker sari isiklarini yollarin üzerlerine serpistirmeye baslar.Bazi geceler onlara ay isiklari eslik eder bazi geceler bir anlik önlerinden gecen vasitalarin farlari.Hepimizin penceresinin önünde bir laternasi vardir.Kimisi odasinin icine kadar o sari isiklari verirken,kimisi de yolun sonundan bize ulasmaya calisir.Benim de bir laternem var.
Caddenin isikli dükkanlari arasinda kendini göstermeye calisan.Olsun demisimdir o isiklar vitrinlere ait, gelip gecen insanlara birseyleri sergileyen mallari isitirlar. Benim laternem ise her gün altinda bir sevgiliyi bekliyen insanlari.Bir de benim odami isildar.Günümü kapatip kendi kendimle kaldigim zaman, penceremden ona bakarim.
Arada bir bana göz kirpar.Sonra gene basini öne egerek altindaki sevgililere bak burada dercesine sari isiklarini sacar.Gece 12 yi vurdugu zaman o laternanin altina yüzünü secemedigim bir genc kiz gelir.2-3 saaat o isigin altinda durur arada bir kaybolup bir sevgiliyi koluna taksada.Dönüp dolasip gene benim laternamin altina gelir.Arada bir elinde köpegi bir bay,bir bayan laternanin altinda kisa, bir zoraki mola verirler. Iplerin ucundaki dostlari koklar.Benim bölgem burasi diye isaretlerini birakirlar.Saatler birbirini kovalar.Ben, pencerem, laternem.Damlarin üzerinden süzülen kirmizimsi iskla birbirimize veda ederiz.
H.A.E. Saygilarla.
Bir yilbasi aksami idi.Hava kararmaya baslamisti.Bense elimde kemanim.Beyazlara
bürünmüs bir sokakta üc bes kurus toplamaya calisiyordum.Hava o kadar soguktu ki Kemanimi saran parmaklarin bana ait olup olmadigini düsünmeye baslamistim.
Caresizdim kizima söz vermistim.Ona istedigi bebegi almayi.Annesi bizi terk edip uzaklara gitmese idi.Bir care bulacagina emindim.O simdi cok uzaklardan bizi gözlüyordu.Acele etmem lazimdi herkez evlerine cekilmis dükkanlar teker teker kapaniyordu.Kafami yukari kaldirdigim da Pencelerden sokaga dogru dökülen sari isik,bu isikta ucusan beyaz kelebekler gibi kar tanecikleri.Bir gayret Kemanima ses vermesi icin hamle yaptim.Cikan notalar pencerelere ulasamadan kelebeklerin dansi arasinda kaybolup gittiler.Soguk, parmaklarimi dondurdugu gibi, beynime de islemeye baslamisti.Bir an kizimi, penceredeki bebek oyuncagi düsündüm.Sona yaklasiyordum.Her sey bitti derken yolun basinda bir karalti gördüm sik giyimli bir bay idi.Hayatta hic dilenmemistim.Ama bu gece kizim icin onun mutlulugu icin elimi sik giyimli adama uzatarak bayim lütfen diyebildim.Siyahlar icinde ki bu adam
elimi iterek hayatta en sevmedigim kisi dilenenlerdir dedi.Beni bir adim gectikten sonra sert bir dönüs yaparak.Donmus parmaklarim arasinda ki siki siki tuttugum
kemanimi alarak.Calmaya basladi.O anda beyaza bürünmüs sokakta o eski kemandan cikan notalar, siki siki kapali sicakligi icinde sakliyan camlari vurmaya basladi.Dakikalar gecmemisti ki bir mucize olmus o kapali camlar yavas yavas acilmaya baslamisti.Gökyüzünde artik beyaz kelebeklerin yerini mini mini yildizlar almaya baslamisti.Her pencereden sokaga dökülen gümüs para'lar.Sapkami cikararak yere dökülen bu yildiz parcalarini toplamaya basladim.Elimde para dolu sapkamla o siyahlar giymis adama bakarken.Elinde tuttugu kemanimi bana uzatirken homurdaniyordu 'dilencileri hic sevmem '.Bir kac adim atmisti ki.Bir hamle ile isminizi bagisliyin dedim.Arkasina bakmadan kisik bir sesle....
Niccolò Paganini, (1782, Cenova,İtalya - 1840, Nice, Fransa) İtalyan besteci, keman virtüözü.
H.A.E.Saygilarla.
Yorgun Savasci ; Bir an gelir,yasamla mücadele etmekten, yoruluruz.Geriye dönüp bakmak isteriz.Seneler bize bir sey ifade etmez.O zaman yanlizligin icinde kaybolur gideriz.Esasinda önümüzde bilimsizlige dogru uzun bir yolumuz vardir.Isteklerimiz,
yapmis oldugumuz her sey bir anda degerini kaybetmistir.Onlar artik adi isterse ani,
isterse gecmiste kalan silinmeye yüz tutmus hatiralar olsun.Yola ciktiginiz zaman tek
basina olmaniza ragmen seneler icinde bu sizi cogula cevirmis.Belkide kalabalik bir aile olmussunuzdur.Zamanin icinde bölünmüs kendinizden bir cok parcanizi onlara vermek zorunda kalmissinizdir.Önünüze cikan her engel,her zorlukla savasmis.Bazen bu savasi kazanmis.Bazende kaybetmissinizdir.Yilmamis bir yeni savasa dogru adim adim ilerlemeye devam etmissinizdir.Iste bir an gelirki bu savaslara cikarken birden
fazla oldugunuzu sanmis.Hayatin akisinda kayip gitmisizdir.Bir sabah uyandiginiz da
kendinizi yorgun hisseder.Güne bakisiniz degismistir.Gözleriniz bir baska bakmak ister,yeniden dogmak yasam aynasinin arka yüzünden bakmak istersiniz.Yasinizin kac oldugu,senelerin izleri aynaya baktiginiz zaman görülmez..Bir an kendiniz icin yasamak istersiniz.Iste o zaman anlarsiniz ki vermis oldugunuz bu uzun savasta.Ne kadar yorulmus bu arada da biraz olsun kendiniz icin nasil yasanmasi gerektigini ögrememissinizdir.Cünkü siz bir Yorgun Savascisiniz'dir artik.
Saygilarla.
Kars'ta sokak köpeklerine karşı inanılmaz bir vahşet yaşandığı iddia edildi.
Belediye ekipleri, kentte yapılacak Uluslararası Kafkas Kültürleri Festivali’ne hazırlık diye, önceki akşam karanlık çöktükten sonra sokaklarda gördükleri başıboş köpekleri zehirli iğneyle vurmaya başladılar. Daha sonra çöp kamyonuna doldurulan köpek leşleri, teker teker çöp toplama merkezine götürüldü. Asıl vahşet anı ise, tam da burada yaşandı. İddialara göre bazı hayvanların bu sırada kamyona yüklenirken hálá ölmediği ancak yine de canlı canlı preslendiği görüldü. Bazı temizlik işçileri ise, preslenen köpekleri görüntüleyen DHA muhabirini engellemeye çalıştı. Belediye Temizlik İşleri Müdürü Mehmet İşim, canlı canlı presleme iddialarını reddederken, zabıta ekiplerinin kentte itlaf yaptığını doğruladı.
Hürriyet'in Internet sayfasini karistirirken bu haberle karsilastim.Nasil olduysa unutulmiya yüz tutmus bu tip haberler tekrar hatirlanmaya baslamis bende sanmistim ki eh biraz akillandik.
Simdi haberi ben yazmaya kalksam diye düsündüm nasil yazardim diye.
Uluslararasi Kafkas kültürleri senliginin hazirligi icin en önemli ihtiyac zehirli ignedir.Eger varsa bu senlige basliyabilirsiniz.Önce havanin kararmasini bekliyip önünüze gelen her köpegi vuracak
öldüreceksiniz.Yanliz unutmayin bu islem yanliz senlikler baslamadan bir gün öncesi gecerlidir.Yoksa diger günler o köpekler kimseyi rahatsiz etmedikleri icin bir önlem almaniza ihtiyac yoktur.Birde dikkat etmisseniz 'Sehirler arasi yolculuklar arasinda yollara dokülen micir ya sizlerin lastiklerinizle asvalt sekline sokulur; veya hayvanlar ezilerek onlarin cesetleri ile' benim bu dikkatimi cekmemisti burada Türkiye ye gelen bir turist anlatirken duymustum.
Neyse gelelim haberin devamina canli canli preslenme.Haberi yapan gazeteci kardesim.Benim günümü bu kadar altüst etmeye ne hakkin var birak zehirlediler diye yaz sana bu konuda itiraz edenmi var.Vurduklarini zehirlediklerini kabul etmisler illa da preslemelerini yazman sartmi.
Senin hic haberin yokmu Uluslar arasi Kaskas Kültürün den.Köpekler önce vurulur, sonrada preslenir bu adettendir.E napalim her önüne gelen gazeteci olup da.Haber yapmaya kalkarsa böyle olur.Sonra bir de dayak yersin.Sen önce kültürü ögrende ondan sonra haber yap.Hem günümüm icine yaptin hem de Kafkas Kültürünün icine yaptin.
Ha aklima gelmisken söyliyeyim.Burada misafiriz.Birde öteki taraf var.Bakalim orada ne presliyeceksiniz.Oradaki festivalin adini biliyormusunuz.Bilmiyorsaniz.Haberi yapan gazeteciye sorun o size anlatsin.
Biz adam olurmuyuz diye sorsam.Hep bir agizdan oluruz!... Hem de böyle bir adam oluruz deriz.
NISAN 125 | |||||||||||||||
|
|
|
|
|
|
|
| ||||||||
|
| ||||||||||||||
|
|
|
|
|
|
|
| ||||||||
|
|
|
|
|
|
|
| ||||||||
|
|
|
|
|
|
|
| ||||||||
|
|
|
|
|
|
|
| ||||||||
|
|
04:51:15Saat BERLIN