Cuma, Nisan 25, 2008

AZİZ-NESİN İLK OKULUNUN "SÜPER MARWİN'İ"


"Süper, Marwin!"

İntegrasyonun tam tersi : 10 yaşındaki Marwin Türk-Alman okuluna "Berlin-Kreuzberg"
gidiyor; su gibi Türkçe konuşuyor ve Türk Futbol Klübünde oynuyor.Marwin, anne ve babası Alman olan tek çocuk.Onun için bu durum gayet normal.

Berlin-Perşembe akşamı:Antreman; Türkiyemspor'un gençler E katagorisinde Marwin koşuyor,bacaklarının biraz uzun olması diğer arkadaşlarına karşı avantaj sağlıyor.
Topla sanki dans ediyor arkadaşları mücadele etmeye çalışırken.Saha kenarından arkadaşları onu seyrederken yarı Türkçe yarı Almanca tezarühat da bulunuyorlar.
"Süper, Marwin".
Marwin'nin yüzü gülüyor.Akranlarına nispeten biraz daha iri.Görünüm olarak olarak tam bir sarışın.Yoksa onu arkadaşları Hakan,Tolunay,Cihan'dan ayıramazsınız.
Marwin 10 yaşında Kreuzberg'de oturuyor.Türk'lerin yoğun olduğu bir semt.Türkiyemspor ise o semtin sporcu yetiştiren bir Klubü.O da orada Türk'lerle kaynaşmış bir Alman çocuğu.Ailesinin ilk başlarda kafası karışmış.Daha sonra burada herkezin Türkçe konuştuğunu göz önüne alarak çocuklarının bu dili öğrenmesinde bir sakınca görmemişler hatta onun yaşamını kolaylaştıracağı kanısına varmışlar.
Aile de Türk kültürünü, ananeleri yakından tanımaya çalışmış.Ana okulunda bir öğretmenin Türkçe olarak şarkı öğrettiğini bile gözlemişler.İlk okula yazdırırken seçimi zoraki dersler katagorisinde bulunan Türkçe üzerinde yapmasına karar vermişler.
Cuma sabahı: Aziz-Nesin okulu 5.nci sınıfında Türkçe dersi.Harun, Marwin'in sınıf arakadaşı sınıfın ortasında Türkçe; hayvanlar aleminden bir parçayı okuyor.Kara tahtaya cümleler aktarılıp Türkçe ve Almanca olarak anlizi yapılıyor.
Duvarlarda Türkiye'nin gözde yerlerini gösteren resimler, Almanya'nin haritası,Samanyolunu gösteren resim elle yapılan çizimler ve resimlerin Türkçe adları "bisiklet", "piyano", "gitar" - Fahrrad, Klavier, Gitarre. süslüyor.

Harun okuduğu hikayenin hangi bölümünü beğendiklerini soruyor arkadaşlarına.
Ücüncü sıranın sol ilk başında oturan Marwin ayağa kalkarak Türkçe cevap veriyor.
Harun Marwin'e Almanca cevap veriyor sonra eli ile alnına vurarak dersin Türkçe olduğu aklına geliyor.
Sınıf öğretmeni D.Siemund her ne kadar Türk kültürü ile yetisselerde Almanca olarak anlatım ve yazım onlara daha da kolay geliyor,diyor.
Onlar Neol bayramını tıpkı Ramazan Bayramını kutladıkları gibi kutluyabiliyorlar.
Aziz-Nesin Okulu Avrupa-devlet okulu,liberal edebiyatçı yazar Aziz-Nesin'in adını taşımaktadır.Orada normal okullarda öğretilen plan içersinde ders yapılmakta olup ek olarak Türkçe ders yapılmakta.
Alman aileler bu duruma biraz yabancı bakıyorlar,her ne kadar çocukları için zoraki ders olarak Fransızca-İspanyolca'yi hatta Latince ve Çin'ceyi seçmelerine rağmen Türkçe'ye ters bakmaktadırlar.Almanya'da Türkçe öğrenmek istemedikleri de gerçeklerden bir tanesi.Daha yüksek sınıflarda talebe değişimi içersinde Norwec,Yeni Zelanda hatta Peru'yu seçmelerine rağmen Türkiye'yi seçmemektedirler.
Sınıfda Plonya'lı Rusya'lı anne babaları olan çocukların yanında annesi veya babası Alman olan çocuklar da var.Marwin ise Ailesi Alman olan tek çocuk.Sınıf öğretmeni çocukların ön planda ana lisanlarını mükemmel bir şekilde öğrenmeleri ana vatanlarında ki kültürlerini unutmamaları gerektiği görüşünde.Bu şekilde integrasyonun gerçekleşebileceği birbirlerinin kültürlerini iç içe yaşamaları görüşündedir.
Marwin, Bilge ile yan yana oturmaktadır sınıfda her ikisinin de lisan konusunda kuvvetli veya zayıf tarafları olmaktadır.Fakat kültürel konumda ise ayrıcalık olmamaktadır.Her öğrenci tıpkı Okulda Noel'li veya Ramazan Bayramını birlikde kutluyabiliyorlar.
Okulda olmıyan tek şey Din dersi.
Sizlerle burada kücük İstanbul denilen Krezberg'de bir okulun sınıfında ailesi Alman olan tek bir çocukdan bahs etmek istedim.Onun adı Marwin.
Bu yazı daha detaylı olarak bir Alman gazetesinde ele alınmışdır.
Politikacıların İntegrasyon adı altında senelerce yaptıkları konuşmalara karşın bu işin nasıl olduğunun en güzel örneğini "Süper Marwin" vermektedir.
Saygılarla.

Hiç yorum yok: