Çarşamba, Kasım 22, 2006

GÖZLER...

Blog images



Göz öyle bir hassedir ki, ruh bu alemi o pencereden seyreder.
Bediüzzaman Said-i Nursi
Kadınlar erkeklere söyleyeceklerini gözleriyle söylerler.
Hz. Muhammed
Kapalı gözler, ruhu seyretmenin en güzel şeklidir.
Victor Hugo
Kalbin gözleri, vücudun gözlerinden çok daha iyi görür.
Reşad Nuri Güntekin
Kalp kör olduktan sonra gözün görmesinde yarar yoktur.
Hz. Ali
İnsana kimse gözü gibi lalalık edemez.
Mevlana
Kadınlar erkeklere söyleyeceklerini gözleriyle söylerler.
Alphonse Daudet
İnsanın ancak iki gözü var, fakat görmek için yüz tane gerek.
Theodor Storm
Leyla'nın güzelliğine ancak Mecnun'un gözüyle bakmalısın ki, onu seyretmenin sırrı sana da görünsün.
Şeyh Sadi Şirazi
İnsan, ancak yüreğiyle baktığı zaman doğruyu görebilir. Gerçeğin mayasını gözler göremez.
Saint Exupery
Hayatın ışıkları kısıldığı zaman, yalnız sevginin gözü uyanık kalır.
Bordilon
Hissi göz, güneşe zebundur, İlâhî bir göz ara.
Mevlana
Gözlerin konuştuğu dil her yerde aynıdır.
George Herbert
Dilin ağır, gözün çabuk işlesin.
Cervantes
Gözler övülünce, geri kalan yerler hiçbir şeye yaramıyor demektir.
Lermontov
Aşkın dili, gözlerdedir.
Phineas Fletcher
Bazen dudakların bitiremediği cümleleri, gözler tamamlar.
Ahmet Hikmet Müftüoğlu

Aklın binlerce gözü, kalbin ise bir tek gözü vardır.

Duyularimizda gözü ele aldigimiz zaman yukarda gördügümüz söyleslerde onun bizim yanliz görme islevinde kullanmadigimizi neleri nasil görebilecegimizi neleri de görsek bile algilamak istemedigimizi gösteriyor.Anatomik bir görmeden bahs etmiyelim.Cünki o organimiz devreden ciktigi taktirde onun yerini.Duyma,dokunma koku ve tadma duyulari tamamliyacaktir.Her gördügümüz olan sey algilama yolunda bize hakikatlerin aynasi olabilmektemidir.Yoksa bizler görmek istediklerimizin mi cabasi icinde bocalariz.Bu duyumuz ile hangi duygularimizin kapisini aralariz.Telapati,ESP vs.vs bu konumlara daha fazla girmeden peki bu duyumuzda rahatsizlanma ile gelecek olan seyler neler olabilir.
AGNOZİLER: “Gnozis” Yunan sözü olup, tanımak (idrak) “a” ise inkar manasına gelir; kelime olarak yani tanımanın bozulması demektir. Agnozi’ye duyu organlarının anatomik ve fizyolojik bozukluğu ile değil beyin korteksinin yüksek integratif bölümlerinin zedelenmesi neticesinde meydana gelir. Agnoziler bütün duyu organlarına ait olabilir.Biz ise bu bölümde görme duyumuzu ele aldigimiz icin; Görme (optik) agnoziler nisbeten daha çok ortaya çıkmaktadır. Buna “Ruhî Körlük” de denir. Böyle bir bozukluğu olan hasta, her hangi bir eşyayı bakmakla tanıyabilmiyor, lakin eşyaya eli ile dokunduğunda bu eşyayı düzgün olarak kavrayabiliyor. Meselâ, hasta herhangi bir şekle bakarken orada tasvir olunan hadisenin özelliklerinin anlayabilmiyor. Bazı harfleri tanıyamadığı için, yazıyı okuyamıyor, (aleksiyon), bazen not yazılarını (optik amuziya), rakamları, renkleri, bir sıra durumlarda ise hasta tarafından çok iyi bilinen eşyalar sanki ilk defa görüyor gibi olmaktadır.
İllüzyon, Fransızca olup; aldatıcı tasavvur, yanılma veya yanılsama demektir. Başka şekilde ifade edilirse tahrif olunmuş veya bozulmuş kavramadır. Duyu organlarına bağlı olarak illüzyonlar beş gruba ayrılır. Bunlar görme, işitme, koku, tad ve taktil illüzyonlardır. Bazen illüzyonlar psiki olarak sağlam insanlarda da ortaya çıkabilir. Böyle durumlarda, olayı bir hastalık gibi değil, şu veya bu sebepten dolayı kavramanın zorlanma sonucunda veya fizikî hadiselerden dolayı ortaya çıkan patolojik olmayan illüzyonlar olarak kabul edilmelidir. Mesela kulağı ağır duyan veya gözü zayıf gören adamın ses ve eşyaları düzgün kavraması veyahutta içinde su bulunan bir kaba batırılan kaşığın kırılmış gibi görünüşü v.s. söylenebilir. İllüzyonlar bazen fizikî ve mânevî yorgunluk neticesinde de meydana çıkabilir.
Ruhsal bozukluklar sonucunda oluşan illüzyonlar meydana geldiğinde, hasta kendi hatasını düzeltebilmek iktidarında olmuyor. Yanlış kavrama bu durumlarda uzun müddetli devam edebilmektedir. İllüzyonlar düşünce bozuklukları ile ortaya çıkan hastalıklar döneminde (mesela, yüksek ateşle seyreden hastalıklar veya intoksikasyonlarda) daha çok karşımıza çıkmaktadır. Böyle zamanlarda illüzyonlar, aynı zamanda bir çok duyu organını da kapsayabilmektedir. Meselâ, hasta; hastahane personelini kendi akrabaları gibi görüyor, muhtelif alet ve cihazları acaib hayvanlara benzetebiliyor. Hastaların veya tıp personelinin birbiri ile yaptıkları sohbeti onun hakkında konuşuyorlar gibi algılıyor, mutfaktan gelen kokuyu insan etinin pişirilmesinden kaynaklanan kokuya benzetiyor v.s.... Duyu organlarına mahsus illüzyonlara ilave olarak, üç tür daha illüzyonlar mevcuttur. Bunlar affektif, verbal ve pareydolik.
Affektif (affektogen) illüzyonlar, duyguların, hissiyatın, güçlenmesi ile birlikte korku ile sıkıntı içinde bekleme dönemlerinde ortaya çıkmaktadır. Bu durumdaki bir hasta duvarda asılı olan paltoyu bir hırsıza, ağacın eğri budağını ona hücum etmeye hazırlanan zehirli bir yılana, pencere camından düşen gölgeyi bir caniye benzetebilir.
Pareydolik illüzyonlarda, etraftaki cisimlerin detayları, mesela duvarda asılmış bulunan bir halının nakışları ve muhtelif çizgileri, gökteki bulutları fantastik sahneleri hatırlatan hadiseler gibi algılanabilir. Bu çeşit illüzyonlar, delirium halinin (alkol psikozu) başlangıç safhalarında ortaya çıkabilir.
Hallüsinasyon (Hallücinatio)-Latin söz olup hayal görme (karabasma-sersemleme) demektir. Hasta bu dönemde, beynin kavrama merkezinde olmayan şeyleri hayalî olarak oluşturur. Yani objesiz kavramadır. İllüzyonlar gibi hallüsinasyonlarda duyu organlarına bağlı olarak beş çeşitte karşımıza çıkabilir. Bunlar görme, işitme, tad, koku ve taktil hallüsinasyonlardır. Hallusinasyonlar izole duyu organlarına münhasır olabildiği gibi, bunların birkaçı veya tamamını da kapsayabilir. Mesela hasta, bir dönemde koluna bir yılan dolandığını görebilir, onun nefesini işitir ve soğukluğunu hissedebilir.
Görme hallüsinasyonları bazen sade olabilir. Mesela kıvılcım, parıltı, tütsü, çizgi v.s. şeklinde olabilir. Bunlara fotopsiya denir. Bazan ise karışık ve murekkep tipte olabilir. Bu durumda hastalar, objektif olarak mevcud olmayan hayvanlar, muhtelif insanlar, hadiseler (mesela kavga meydanını hatırlatan sahneler v.s.) gördüğünü söyleyebilir. Ağır ruhsal hastalığa tutulmuş bir hasta şöyle demiştir; “Karşıma üç nefer adam geliyor. Birinin elinde bıçak, diğerinde tabanca, üçüncüsünde ise balta vardır. Onların üçü de benim.”
Taktil hallüsinasyonlarında hastalar bedenlerinin muhtelif bölgelerinde uyuşma, karıncalanma, gerilme, ağırlık, kaşınma gibi hislerin oluştuğunu, bedeninde böceklerin veya karıncaların gezdiğini söyleyebilmektedir. Bazı durumlarda bu böcekler sanki bedeni dişliyor, tırmalıyor ve rahatsızlık veriyor.
Taktil hallüsinasyonların visseral tipinde, hastalar dahili organlarında (yemek borusu, mide ve bağırsaklarında, eklemlerinde v.s.) diken, bıçak veya canlıların (arı, karınca, böcek, v.s...) olduğunu bildirmektedir.
Hallüsinasyonlar hangi duyu organına ait olmasından temel almayarak hakiki ve yalancı olmak üzere iki gruba ayrılır.
Hakiki hallüsinasyonların objektif (halusina tor obraz) kişinin dış muhitinde yerleşmiş olur. Mesela, ses duvarın arkasından, sokaktan, komşudan veya diğer odadan geliyordur.
Yalancı hallüsinasyonlar (pseudohallüsinasyonlar) daha karmaşık özelliklere haiz olup, sadece kavrama yetenekleri üzerinde değil, aynı zamanda düşünce yeteneklerini de kapsamaktadır. Bu zaman hallüsinasyonlar bedenin kendisinde yerleşmektedir. Bu durumlarda hasta sesi, kokuyu, acaib hayvanı bedenin içinde hisseder. Hastayla konuşulduğunda, seslerin beyninin içinden geldiğini söyler. Koku midesinden gelmektedir. Vahşi hayvanları ise “Beynimin gözü ile görüyorum” demektedir.Görme duyumuzun aksakliklari halinde ola gelebilecek seyleri biraz olsun anlatmaya calistik.Bu duyumuzu diger duygulara felsefe yoluylada anlatabilir yelpaze icersinde yaymaya kalktigimiz zaman bu bes duyumuzun su anda 33 duyu ile baglantisi olarak görüldügü 5 duyunun yavas yavas tarihe karistigini görecegiz.Yarin biz gene yeni ufuklara dalmadan öteki duyularimizdan bahs edelim.
Bu duyumuzun bize verdigi getiri ve götürülerini bizce ne kadar bir önem tasidigini soracak olursaniz.Orasi da size kalmistir.Onu yorumlamak ise sizlerin tekelindedir.
Saygilarimla.

Hiç yorum yok: