Bir mefhum.Bizim zamanımızda diye, başlıyan bitmek tükenmek bitmiyen süreç. Hiç algılamamışım, o kadar dinlediğim halde.Bir de buna kuşak değimi de eklendin mi doyum olmuyor.Aynı tarihler,olaylar birlikte yaşanmıyormuş gibi.Şikayet eden ilk kuşak oluyor.
Ayak uyduramıyor desem,tabiat kanunlarına ters düşer. Yaşam zaman içersin de her iki tarafa eşit davranıyor.Kıskançlık, o da olamaz. İki taraf aynı özlem içersinde.Bir an büyümek, genç kalma özlemi. Gençler diğer kuşağa baktığı zaman, senelerin getirdiği derin çizgileri değil, değerlerin çizgilerini görüyorlar.Eski kuşak ise sevgi dolu bakıyor gençlere, öyle olmasa onların
yoğun olduğu yerlerde sık sık boy göstermiyorlarmi.Müziklerini sesli, danslarını garipselerde.
Zamanın da steplerle Cherlestonlarla başlangıç yapmadılarmı.Ya kıyafetler saç dizaynı aynı cenber içersinde kalmamışmıydı.Her iki kuşağın tarzları ne kadar inkar etseler parelel de kalmıştır.Peki bu kuşak kavramı ne ? Darda kaldığı zaman, başını yaslıyacağı onu dinliyecek eski bir dost.Yaşamını son damlasına kadar sürdürmek için cıvıl cıvıl bakışlar arasında o gençlik.Kuşak değimi adı altında iç içe bir yasam.Sevgi,saygı dolu.
Uzayın çok uzaklarında bir karadelik vardır.Bilmezliğin sembolü gibi. Kapkara bir delik.
İşte
o an bizim için, onun gibidir.İçimizde her an hazır, bekler durur.Gizemdir, cözmeye asla çalışmayız.Yaşattığı haz,ruhumuza sarılmış bir tül perde gibidir.Gözlerimiz bazen paylaşmaya kalksa da.Beşerin gizemidir.Aynı yaşamda.Adı varmıdır ? Varsa biz koymuş olabilirmiyiz.Sanmam Saklidir, benliğimizden bile.
Güneş tan'a yol alırken,
Karanlığa uzanıyor,
Ayın mavi beyazi.
Dans eden kırlangıçlar
Yuvalarına çekilmiş.
Gecenin sessizliği,
günün kahkahalarına hazırlanıyor.
Sevgi,dostluklarla.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder