Cumartesi, Aralık 23, 2006

SOSYAL STATÜ...



Bu günlerde Posta kutuma neler geldigini tahmin edemezsiniz.Bunlardan bir tanesini sizlerle paylasmak istiyorum:))

Tabii hikayemize baslamadan evvel yukardaki basliga deginmek istersek:Belirli bir zaman ve toplumsal ortam içerisinde bir sosyal pozisyonun diğer sosyal pozisyona göre bulunduğu konuma sosyal statü denir. Her sosyal statünün belirli görevleri, belirli davranışları kısacası normları vardır. Her sosyal statü belirli sosyal rolleri gerektirir. Sosyal rol; bir sosyal statünün normlarını yerine getirmek için kişiyi gerekli davranışlarda bulunmaya zorlar. Bu bağlamda sosyal statünün statik olmasına karşın sosyal rol dinamiktir.
Sosyal statü kazanmanın bir çok yolu vardır.
Bunları doğuştan kazanılan ve sonradan kazanılan statüler olmak üzere ikiye ayırabiliriz. Erkek veya kız olarak dünyaya gelmek ve yaşa bağlı olarak ileriki yıllarda çocukluk, gençlik, yaşlılık statüsüne sahip olmak doğuştan kazanılan statülere birer örnektir. Kişinin mühendis, öğretmen, polis, ustabaşı olması gibi eğitim ve öğretim yoluyla sahip olduğu statülerde sonradan kazanılan statülerdendir.

"Bizim apartmana yeni taşınan bir aile anlattı bu olayı. Bunların eski oturdukları semtte bi komşuları varmış. Karı koca yaşayan, çok zengin tiplermiş bunlar. Evleri değerli antikalarla, eşyalarla filan doluymuş. Çiftin bir gün arabası çalınmış. Hemen polise başvurmuşlar tabii. Ama aradan iki gün geçmiş, polisten bir haber çıkmamış.
Üçüncü günün sabahında adam arabasının kapının önünde durduğunu görmüş. Hayretler içinde aşağıya koşmuş. Araba tertemiz, hiç bir vuruğu çarığı olmadan geri gelmişmiş. Ön koltukta ise bir not varmış: "

“Sevgili komşumuz, biz sizinle aynı mahallede oturan bir aileyiz. Acil bir durum sebebiyle arabanızı izinsiz almak durumunda kaldık. Başta korkudan ve utancımızdan arabayı şehrin başka bir bölgesine bıraktık ama gönlümüz elvermediği için gördüğünüz gibi geri getirdik. Sosyal statümüz gerçekten de böyle bir şeyi yapacak kadar düşük değil. Bizi affetmeniz için size haftasonunda Silivri Klassis Otel’de iki kişilik yer ayırttık. Tüm harcamalarınız tarafımızdan ödenecektir. Saygılarımızla.”

Adam çok şaşırmış tabiatıyla. Karısına durumu anlatmış. Karısı hemen Klassis Otel’i aramış. Gerçekten de adlarına iki kişilik yer ayırtılmışmış ve beş kuruş da para almamaları tembih edilmiş otel yönetimine. Bizim çift başta epeyce kararsız kalmış ama sonradan centilmen hırsızlarının samimi olduğuna ikna olup Silivri’ye gitmişler haftasonu için.

Döndüklerinde (tahmin ettiğiniz gibi) bomboş bi halde bulmuşlar evlerini. Salonun ortasında da bir not varmış: “Umarız eğlenmişsinizdir. Belki inanmayacaksınız ama yeni bir acil durum çıktığı için eşyalarınızı bir süreliğine ödünç aldık. Yoksa bildiğiniz gibi Sosyal statümüz bunu yapmaya kesinlikle uygun değil. Saygılarımızla...”

Hiç yorum yok: