Pazartesi, Aralık 04, 2006

BAGIMLILIK..


Haftaya baslarken bu konuya biraz olsun deginmek istedim.Hatirladiginiza göre Örümcek Agi altinda bir yazi dizisi yapmis yasadiklarimi , gördüklerimi sizlere aktarmistim.Bu basligimiz da ki bagimliligin bir baska türü idi .Biraz olsun sizlere Madde bagimliligi hakkkinda bilgi vermeye calismistim.Tabii madde bagimliligi disinda hayatimiz da daha bir coklari yer almakta bazen bunlar bizim icin birer tehlike bile olmaya baslamaktadir.Asagida internet sitelerinden bazi bölümlere yer vermeye calisacagim ilerdeki günlerde de bu konuyu detayli olarak Saglik sayfamizda dile getirmeye calisacagim.
Bağımlılık Nedir?
Bağımlılık kişinin kullandığı madde üstünde kontrolünü kaybetmesi ve onsuz bir yaşam sürememeye başlamasıdır. Bağımlılık bir kez geliştikten sonra, bir daha iyileşmez ve kişinin yaşamı boyunca onunla beraber gelir. Bu tez daha cok madde bagimligi üzerine kurulmus bir
degimdir.Hayvanlar aleminde bile bu görülmektedir örnegin arilari ele alicak olursak...

Balarıları oğul verirken genç kraliçe yuvaya kabul edilmezse '9-hydroxdex-trans-2-enoicasid' maddesini
milimikron kadar işçilere verir. Bu da keyif verici bir maddedir. Yani uyuşturucu. Bağımlılık yapar. İşçi arılar bu maddeyi kraliçeden her gün alabilmek için onun her türlü ihtiyacını karşılar. Yani arıların çalışkanlığının sırrı madde bağımlısı olmalarıdır.
Bir de hayatimiz da yer alan Teknoloji'nin parcalarindan bir tanesi de Televizyon ve onlarin yaptigi yayinlar.Peki böyle bir bagimlilik da olabilirmi ??
Ingilterede yapilan bir arastirmalarda cocuklarin disarda oyun oynamaktansa kapali bir ekrana bakmalari daha kücük yaslarda bu bagimliligin adaylari oldugunu tespit etmistir.Tüketiciler Birligi'nin yapmis oldugu arastirmada gözler önüne serilen manzara su boyutlara ulasmistir.
Televizyon Üzerine Tespitler

Alkol, sigara, uyuşturucu gibi madde bağımlılığının yanında, gözümüzle görmediğimiz ve hatta çoğu kez farkında dahi olmadığımız bağımlılık noktaları günümüz insanını yakalamış durumdadır. Bu tip bağımlılık noktalarının en belirgin örneklerinden biri de, televizyon bağımlılığıdır.

1994 yılından bu yana başta ABD. olmak üzere dünyanın bir çok ülkesinde gerçekleştirilen Turn Off TV. kampanyasının Türkiye ayağını oluşturmak amacıyla geçtiğimiz yıldan bu yana gerçekleştirilen bir dizi eylemliliğin halkalarından biri olarak planlanan bu rapor ile televizyonun yaşamımız üzerindeki etkilerini ortaya koymayı amaçladık.
Bu raporun bilimsel bir iddiası olmamakla birlikte, derlenen bilgilerle oluşturulan verilerin kamuoyunda irkiltici bir etki yapacağı düşüncesindeyiz.

Kaç yılımız televizyon karşısında
ABD.de yayınlanan bir bilim dergisi olan Scientific tarafından yapılan bir araştırma ile sanayileşmiş toplumlarda yaşayan bireylerin günde ortalama 3 saatini televizyon karşısında geçirdikleri saptanmıştır.

Ülkemiz bakımından da bu tip bir araştırmanın sonucu iç açıcı değildir. RTÜK. tarafından 5.360 kişi üzerinde yapılan araştırma, günlük televizyon izleme süremizin ortalama olarak 4 saat olduğunu ortaya koymaktadır. Toplumumuzun % 20’lik bir kısmı da, günde 5 saatini televizyon izleyerek tüketmektedir. İşsizliğin yaygınlaştığı coğrafi bölge ve toplumsal sınıflarda bu sürenin daha da arttığı düşünülmektedir.

Dolayısıyla ortalama insan ömrü olan 75 yıllık bir zaman diliminde, tam 9 yılımız TV. izlemekle tüketiliyor.

Tembel = Televizyon kolik
Televizyona bu derece bağımlılığın altında yatan sebeplerin başında tembellik geliyor. Aslında bu iki kavram birbirinin tetikleyicisi. Ve tembellik televizyon seyretmenin hem sebebi ve hem de sonucu. Bir kere televizyonun başına geçince gerisi geliyor.

Beyin dalgaları ne diyor
Televizyon üzerine yapılan bir araştırmada, deneye katılanların bedenlerine yerleştirilen tarayıcı ve monitörler yardımı ile televizyon seyrederken yaydığımız beyin dalgalarının, kitap okuma esnasında yaydıklarımızdan farklı olduğu ve zihinsel uyarılarda değişkenlik gözlenmiştir.

Alışkanlık
Uzmanlar, televizyonun vücutta alışkanlık meydana getiren ilaçlarla aynı şekilde etki yaptığını belirtmektedirler. Vücudu hızla terk eden yatıştırıcılar, vücudu yavaş yavaş terk edenlere oranla daha fazla bağımlılığa sebep olmaktadır. Çünkü kullanıcı, ilacın etkilerinin azaldığını daha fazla fark etmektedir.

Aynı şekilde izleyicilerin televizyonu kapattıktan sonra rahatlamalarının azaldığını bilmeleri, televizyonlarını kapatmamada önemli bir faktör olmaktadır. Seyretmek daha fazla seyretmeye yol açmakta ve böylece insanlar planladıklarından daha fazla televizyon seyretmektedirler.
Alışkanlık ama
Yapılan bu araştırmalarda, uzun süre televizyon önünde oturan insanların, gittikçe daha az zevk aldıklarını ortaya koymaktadır. Günde 4 saatten fazla televizyon izleyenler, 2 saatten az izleyenlere oranla daha az zevk almaktadırlar. Bu çarpıcı sonucun en önemli nedenlerinden biri olarak, kişinin televizyon seyretmesi nedeniyle verimli bir şeyler yapmamaktan kaynaklanan suçluluk duygusu olduğu gösterilmektedir.

Ya bedenimiz
Televizyon bağımlılığının en hafif(!) sonuçları bedensel rahatsızlıklarla kendisini gösteriyor. Televizyon karşısında saatlerce oturan, hareketsiz duran, bu da yetmezmiş gibi sürekli bir şeyler atıştıran insanlar; kireçlenme, şeker hastalığı, şişmanlık, kalp gibi bir çok hastalığa davetiye çıkarıyor. American Public Health Association’ın (Amerikan Halk Sağlığı Birliği) yöneticisi Mohammed N.Akhter bu konuda; “televizyon cihazını kapatabilir, hayatımıza güzel bir deneyim katabiliriz. Bu konuda atacağımız birkaç küçük adım bizi hem fiziksel, hem de ruhsal olarak sağlıklı bir hayata ulaştıracaktır.” diyor.

Ebeveyn-tv.-çocuk
Televizyon bağımlılığının ilk ve en etkili sonucu aile içinde görülmektedir. Bu bağımlılık içindeki anne-babanın çocuklarıyla az ilgilendikleri, aynı bağımlılığa yakalanmış çocuğun da, anne-babasıyla iyi diyalog kuramadığı, onlara karşı hırçınlaştığı ve en önemlisi televizyonda gördüğü iyi anne-baba karakterleri ile kendi anne-babasını karşılaştırdığı ve sonuçta aradığını bulamayınca uyumsuzluk gösterdiği saptanmıştır.

Örneğin; televizyondaki iyi baba, her akşam eve gelirken çocuğuna çikolata getirmektedir. İzleyici çocuk da, aynı yaklaşımı kendi babasından beklemekte ve beklentileri karşılanmayınca da, babasının kendisini az sevdiği ve önem vermediği duygusuna kapılmaktadır.

Yine pembe dizi (soap opera) olarak adlandırılan dizi filmlerin bağımlısı olan annelerin çocuklarına karşı şefkatli olmadıkları ve özellikle bu tip dizilerin yayın saatlerinde rahat seyredebilmek amacıyla çocukların uyutulmak istendiği, büyük kardeşlerine, anneanne veya babaanneye emanet edildiği bilinmektedir.

Kahraman çocuklar
Televizyonun çocuklar üzerindeki önemli etkilerinden biri de, televizyondaki karakterlerin çocuğun hayal dünyasında birer kahraman olarak yer alması ve giderek çocuğun, kendisini bu karakterle özdeşleştirerek onun gibi davranmaya başlamasıdır. Bu özdeşleşme genellikle çocuğun saldırganlaşması olarak ortaya çıkmaktadır.

Televizyon ve şiddet
ABD’de yapılan bir diğer araştırmada, çocukluğunda televizyonda şiddet izleyenlerin, büyüdüklerinde saldırgan oldukları ortaya çıkmıştır. Michigan Üniversitesi Sosyal Araştırmalar Enstitüsü Psikologlarınca yapılan bu araştırmada, 6-9 yaşlarında şiddet içeren programlar izleyen kız ve erkek çocukların, 20’li yaşlarda eşlerine karşı şiddet uyguladıkları ya da suç işledikleri, çocukluk dönemleri 70’li yılların sonuna denk gelen 329 yetişkin üzerinde yapılan bir başka araştırmada da, aralarında Türkiye’de de gösterilen “milyon dolarlık adam” ve çizgi film “Roadrunner”ın da bulunduğu şiddet içeren dizileri çocukluklarında sık izleyenlerin, yetişkin olduklarında, izlemeyenlere oranla iki kat daha saldırgan oldukları belirlenmiştir.

Şiddet dolu programlar izleyen erkeklerin yüzde 20’si, bir tartışma anında eşlerini itip kakmakta, darp etmekte, kadınların yüzde 20’si de eşlerine şiddet uygulamaktadır. Yine çocukluklarında şiddet izleyenler daha çok kavgaya karışmakta, trafik ve adli suç işleme eğilimleri artmaktadır.

Televizyon kolik birini nasıl teşhis ederiz
Yapılan araştırmalarda aşırı televizyon izleyenlerin;

Ddiğer insanlarla beraber olmaktan memnun olmama,
Çalıştıkları işyerinde isteksizlik,
Daha çok sinirlilik,
Ddaha az mutluluk,
Düzensiz çalışma,
Bir şeyler yapmama,
Çok hayal kurma, ve bu hayaller gerçekleşmediği vakitte de hayal kırıklığı sonucu bazen bunalıma girme şeklinde tanımlanabilecek belirtiler gösterdiği ortaya çıkmıştır.

Televizyon ve otizim
Otizm hastalığına yakalananların dil gelişimlerinde gerilik olur, konuşmayı geç öğrenir, konuşulanları ve direktifleri anlamakta zorlanırlar, istekleri için yetişkinlerin elinden tutmayı, işaret etmeyi tercih eder, kısa konuşur, göz kontağı kurmaktan kaçınır, Otistikler öpülmeyi ve kucaklanmayı sevmez, isimleriyle seslenildiğinde tepkisizdir ve sosyal ilişki kurmakta güçlük çeker.
Uzmanlar otizmin oldukça geniş bir semptom yelpazesi olduğunun bilinmesi gerektiğini bildirmektedirler. Aynı uzmanlar televizyonun ise bu geniş yelpaze içinde bazı semptomların kuvvetlenmesine veya ortaya çıkmasına sebep olduğuna inanmaktadırlar.

Televizyon ve dil
Çukurova Üniversitesi Eğitim Fakültesi öğretim üyelerinden Birsel Aybek’e göre, televizyon çocukların dil gelişimini olumsuz olarak etkilemektedir. Gerek yabancı gerekse yerli programlarda Türkçe’nin sıkça yanlış, kötü ve yabancı özentili kullanılması, argoya her fırsatta yer verilmesi, çocukları ilerdeki yaşlara kadar etkileyecek olumsuzluklara yol açmaktadır.

Televizyon ve tüketim
Televizyon kendisine bağımlı olan insanları birer tüketim canavarı haline getirmektedir. Reklâmlarla estirilen tüketim fırtınası, çeşitli filmler, diziler, eğlence ve magazin programlarıyla devam etmektedir. Sonuçta ortaya televizyonda seyrettiklerini uygulamak için birbirleriyle yarışan insan tipleri çıkmaktadır. Bu yarışı kazanmanın yolu da, kuşkusuz sürekli olarak bilinçsiz alışveriş ve tüketimden geçmektedir.

Sonuç
Yukarıda kısaca belirtilen tüm sonuçların birleştiği ortak bir nokta var: bağımlılık haline gelen televizyon seyretme eylemi, bedensel ve ruhsal rahatsızlıklara, aile içi iletişimden başlayarak toplumsal iletişim sorunlara yol açmaktadır. Bağımlılık seviyesinde olmayan televizyonun bilinçsiz tüketimi de, her an için bağımlılık noktasına gelebilecek şekilde pusuda beklemektedir.

Sıralanan zararlarına rağmen televizyon, kişinin en doğal hakkı olan “bilgilenme hakkı”nın kullanılmasında en önemli araç. Bilgilenmeyi, haber almayı, gerektiğinde eğlenmeyi, öğrenmeyi televizyon ile sağlıyoruz. Bu bakımdan televizyonu insan yaşamından tamamen çıkarıp atmak bir çözüm değil, aksine başka sorunlara yol açacak şekilde kişiyi bilgilenme, öğrenme, haber alma ve eğlenme haklarından alıkoyacak bir girişim olacaktır.

Bu nedenle televizyonun bizi kullanmadığı, aksine kumanda aletine bizim hâkim olduğumuz bir ilişkinin geliştirilmesi, televizyonun bilgilenme ve eğitim işlevinin öne çıkarılarak kullanılması en doğru yaklaşımdır.

Sonucun sonucu = turn off tv/turn on life
Televizyonun insana olan hâkimiyetini farkedenler, 1995 yılından bu yana tüm dünyada Televizyonu Kapat/Yaşamı Aç (Turn Off TV./Turn on Life) adıyla bir hafta süresince televizyonsuz bir yaşamı öneriyorlar.

Her yıl Nisan ayının son haftasında gerçekleştirilen bu eylemler ilk kez ABD.de başlamıştır. Bu kampanyanın medya dünyasının cenneti olan ABD. de başlamasının ironisi bir kenara bırakılacak olursa, TV-Turnoff Network (TV. Kapatma Ağı)-TV. Free America (TV.den Bağımsız Amerika) isimli özel bir kuruluşun başlattığı bu çalışma dünya kamuoyunun, bilimsel çevrelerin dikkatini çekmeyi başardı. Bu kampanya, televizyonların tamamen ve sürekli olarak kapatılması yerine kişinin televizyonsuz bir yaşamı fark etmesini sağlamayı amaçlamaktadır.

İlk yılında 45.000 okul ve 8.000.000 insanın katıldığı bu kampanyaya ileriki yıllarda 25.000.000 Amerikalı katılmıştır. İlerleyen dönemlerde kampanyanın etkisi ABD. sınırlarını aştı ve günümüzde Türkiye dahil onlarca ülkede, yüzmilyonlarca insanın katılımıyla her yıl Nisan ayının son haftasında, televizyonsuz bir yaşam öneriliyor.

Bu öneri, özünde televizyonu tanı ve ona hakim ol mesajı vererek, bilinçsiz televizyon tüketiminden çalınacak saatlerde eşimiz, çocuğumuz, ailemiz, komşularımız, toplum ile daha sağlıklı bir iletişim kurabileceğimizi, kitap okuyacağımızı, spor yapacağımızı hobilerle uğraşacağımızı bize söylüyor.


Tabii ki bagimliligimiz.Yanliz bu madde harici Televizyon ile de bitmiyor biraz ona benzemekle beraber bizleride icine alan aktiv bir durumda olan bir baska bagimliliktan bahs etmek istiyorum.

image hosting for myspace



"BİLGİSAYAR BAĞIMLISI OLMAK" NE DEMEKTİR?

Ahu Coskun Yazisinda diyorki ;Yoğun insan-bilgisayar ilişkisi başlangıçta "takıntı" diye anılırken, son yıllarda birçok psikolog, tedavi edilmesi gerekenler listesine "bilgisayar bağımlılığı"nın da konması gerektiğini düşünmektedirler. Özellikle internet kullanımının yarattığı bağımlılığın sonuçlarının, en az alkol ya da ilaç bağımlılığı kadar sorun yaşattığı düşünülmektedir. Yapılan bazı araştırmalar, bilgisayar bağımlılığının, kişiye sürekli uyarıcı sunması ve kişinin kendisini geliştirmesini sağlaması nedeniyle, fiziksel bağımlılıktan (alkol-madde bağımlılığı gibi) daha zor kontrol altına alınabileceğini belirtmektedir. Buna karşılık bazı araştırmalar, bilgisayar bağımlılığının en azından fiziksel sonuçları olmadığı ve kişinin kontrolü altında tutulabilme imkanı olması sebebiyle daha kolay tedavi edilebileceğini göstermektedir. Bu çelişkili sonuçlara rağmen ortak kanı, bilgisayar bağımlılığının olduğu ve tedavi edilmesi gerektiğidir.
Bilgisayar bağımlılığı konusunda yapılan araştırmalar henüz sınırlı sayıda olmasına rağmen, hemen her kullanıcının bağımlı olma riski olduğunu göstermektedir. Bu durum dikkate alınırsa, ve giderek kullanıcı sayısının arttığı düşünülürse, konunun giderek daha fazla önemsenmesi gerektiği açıktır.
Bilgisayar bağımlıları, makine karşısında zaman kavramlarını yitirmekte, bazen bütün bir günün geçtiğini bile farketmemektedirler. Yemeği, uyumayı, okula gitmeyi, kısaca temel sorumluluklarını bilgisayar ile aralarında bir engel gibi görebilirler ve bunları yerine getirmeyi erteleyebilir ya da unutabilirler. Sanal dünya ile gerçek dünya birbiriyle yarışır ve genelde kazanan sanal dünya olur. Kaçırılan randevular, uyku saatlerinin düzensizliği, ders başarısında / iş performansında düşmeler, arkadaşlarla geçirilen zamanın kısıtlanması, vb. gerçek yaşamdaki ilişkileri olumsuz etkiler
KİMLER "BİLGİSAYAR BAĞIMLISI" OLUR?

Genç ya da yaşlı her yaştan insanın, cinsiyet, eğitim ya da entellektüel düzey farkı olmaksızın bilgisayar bağımlısı olma riski vardır (USA Weekend, Temmuz, 1995). Teknoloji ilerledikçe ve bilgisayar kullanımı günlük hayatın içine daha çok girdikçe, giderek daha çok sayıda insan bilgisayar, internet, oyun gibi farklı tür bağımlılık problemlerini yaşar hale gelmiştir. Sosyal becerileri çok gelişmiş olmayan, yüz-yüze ilişkilerde güçlük yaşayan, fiziksel görünüşünden memnun olmayan, kişiler arası ilişkilerde kendine güvenmeyen insanlar elektronik iletişimlerde (e-posta, IRC (inetrnet relay chat), ICQ vb.) kendilerini daha rahat hissettiklerinden, bu tür ilişki ve iletişim biçimlerini, gerçek ilişki ve iletişime tercih edebilirler. Başlangıçta Web sayfalarının renkli dünyası, zengin bilgi arşivi, multimedya sunumları, farklı insanlarla iletişim kurma imkanı cazip gelirken ve bilgisayar ve internet ödev-iş amaçlı kullanılırken, zamanla bilgisayarın niteliği ve içindeki programlar önemsizleşip, tek gereksinim modem ve internet erişim programları haline gelmektedir. Bilgisayar kullanımı hakkında bilgili olmak ya da kullanımın işe yarar bir amacı olması, yerini sadece bilgisayar başında olma isteğine bırakabilir.
Çocuklar gibi yetişkinler de bilgisayar oyunlarıyla çok zaman harcamaktadırlar. Yetişkinlerin bilgisayar başında kaybettikleri zamanı ve bunun onlara bir faydası olmadığını farketmeleri daha kolayken, çocukları ve ergenleri anne-babaları izlemelidir. Çocukların bilgisayar başında geçirdikleri süre, bu süre içinde ne yaptıkları, bilgisayardan ayrılmakta zorlanıp zorlanmadıkları ve uzaklaştıklarında akıllarının bilgisayarda olup olmadığı kısacası bilgisayarın çocuğun hayatındaki yeri ebeveynler tarafından gözlenmelidir.

BİLGİSAYAR BAĞIMLILIĞININ TÜRLERİ

- Bilgisayar bağımlılığı
- Bilgisayar oyunlarına gelişen bağımlılık
- İnternet bağımlılığı (web)
- Sanal sohbet bağımlılığı (chat, IRC, e-posta, e-haber grupları vb.)
- Web temelli grup oyunlarına gelişen bağımlılık (FRP, dungeon, tavla, vb.)

Bilgisayar ya da internet bağımlılığında, bağımlılığın içeriği karmaşıktır. Örneğin madde bağımlılığında sonuç önemliyken (madde, yarattığı etki yüzünden vücuda alınır - eylemin sonucu önemlidir), bilgisayar bağımlılığında süreç (makine başında geçirilen zaman) önemlidir. Koleksiyonlar ya da okuma gibi hobilerden farklı olarak, bilgisayar ile ilişkide kişiye sürekli olarak uyaran gider. Bu kadar yoğun uyaran sağlayan bir ilişkide kullanıcıların büyük çoğunluğu bağımlı olma riski ile karşı karşıyadır (The Addiction Letter, August, 1995).

NE ZAMAN BİLGİSAYAR BAĞIMLISI OLDUĞUNUZDAN ENDİŞE ETMELİSİNİZ?

Bilgisayara Bağımlılık:

Diğer bağımlılık türlerinde olduğu gibi, bilgisayara bağımlılıkta da bazı ortak belirtilerden söz edilmektedir. Bu belirtiler kişiden kişiye farklılık gösterse de genel olarak ortak yönleri bulunmaktadır

Bilgisayar kullanımı ile ilgili etkinliklerden zevk alma, mutlu olma ve rahatlama,
Bilgisayar kullanılmadığı zamanlarda huzursuzluk, keyifsizlik, kaygı yaşama ve uyku bozuklukları,
Sosyal, ailevi ve eğitim/iş alanında yapılan etkinlikler için zorunluluk hissetme,
Kişisel ilişki, başarı ve maddi konularda risk alma,
Günlük yaşamın büyük bir bölümünü bilgisayar başında geçirme,
Bilgisayar kullanılmadığı durumda, iş yaşamında ve/veya çalışma alanında zorluk çekme ve performansta düşme,
Bilgisayar kullanılmadığı durumda boşluk hissetme,
Giderek bilgisayarın başında geçirilen süreyi kontrol edememe,
Güne bilgisayar kullanımı ile başlama ve başından geç kalkma,
Tatillerde de diz-üstü (lap-top) kullanma,
Bilgisayarı gün boyu açık tutma, v Gün boyunca bilgisayardan uzak kalındığında huzursuzluk ve sıkıntı hissetme,
Bilgisayar kullanılmadığında zamanın geçmek bilmemesi,
Bilgisayarın en iyi arkadaş olduğuna inanma,
E-postalar kontrol edilemediğinde huzursuz olma,
Hiç buluşulamasa da en iyi arkadaşlıkların bilgisayar ortamında kazanıldığını düşünme,
Baş,bel,sırt ve boyun ağrısı, gözlerde kuruma-yaşarma, kişisel hijyene verilen önemde azalma vb. bazı fizyolojik belirtilerin ortaya çıkması
Diğer bağımlılıklarda olduğu gibi, bilgisayar-insan ilişkisinde de (bilgisayar ve internet kullanımı, bilgisayar oyunları vb.) bağımlılığı tanımlayan bazı dikkat çekici unsurlar bulunmaktadır

1. Ekonomik açıdan; bilgisayara yüklü harcamalar yapma ve para bulabilmek için şartları zorlama,
2. Eldeki parayı yanlış kullanma, bütçede bazı ihtiyaçların yerini alma,
3. Bilgisayar ile geçirilen zamandan ve yapılan etkinlikleren gittikçe daha fazla zevk alma,
4. Bilgisayar kullanımına ayrılan süre ile ilgili olarak yalan söyleme,
5. Kişisel problemlerden kaçmak için bilgisayar kullanma,
6. Bilgisayara ayrılan süre yüzünden ilişkilerde bozulma ve sosyal ortamlardan uzaklaşma,
7. İş/eğitim yaşamını tehlikeye atma.

Bağımlılık türü ne olursa olsun sözü edilen bu belirtilerden birkaçı ortaktır. Ancak temelde bağımlılığın niteliği farklıdır. Diğer bağımlılıklarda olduğu gibi, bilgisayar bağımlılığı kişiyi farmakolojik olarak biyokimsayal düzeyde etkilemez, kişinin dışında, sosyal bir özelliği vardır ve kontrol edilebilir. Bilgisayar kullanılmadığında fizyolojik bir sonucu ortaya çıkmaz. Bilgisayarın sıklıkla uzun süreli kullanımlarında daha çok anti-sosyal eğilimler ortaya çıkar. Kişiye düşen kullanımını ortalama bir düzeye getirmesi, azaltması ya da tamamen durdurmasıdır. Bilgisayar bağımlılığında da olumsuz bazı duygusal, zihinsel ve sosyal sonuçlar ortaya çıkmaktadır. Bağımlılıklar, yaşamın herhangi bir alanında ortaya çıkan zorluklar ve sorunlardan kaynaklanabilir, gittikçe artan bir kullanım söz konusudur, bireysel ve sosyal sonuçları kaçınılmazdır .
Bilgisayar bağımlıları, ortak olarak duygu durumunda değişme, kaygı, tek başına vakit geçirme eğiliminde artma, başkalarıyla iletişimde azalma, iş yaşamında ve aile ilişkilerinde bozulma vb. sorunlar yaşadıklarını belirtmektedirler. Bilgisayar kullanımına ilişkin bağımlılıkta özellikle stres, kaygı, sıkıntı, kendini kontrol etme ve iletişim becerilerinde bozulma gibi sorunlar tespit edilmiştir. Çocuklar ve ergenler bu durumdan daha kolay etkilenebilecek ve zarar görebilecek durumdadırlar. Bu sebeple, bu grubun bilgisayar kullanım süreleri ve şekilleri kontrol altında tutulmalıdır (Fearing,2000).

"BİLGİSAYAR BAĞIMLILIĞINI" NEDEN CİDDİYE ALMALIYIZ?
"Bağımlılık" olarak tanımlanabilecek birçok davranış örüntüsü vardır. Her bağımlılık ilişkisinin sonucu zararlı olmak zorunda değildir ama bir bedeli vardır. Bilgisayar modern yaşamın vazgeçilmez bir parçasıdır. Kişiye sağladığı yararlar ve zararların değerlendirmesi de kişiden kişiye değişir. İki çeşit bağımlılık vardır; olumlu ve olumsuz. Olumlu bağımlılık ilişkisinde yararlar zararlardan daha fazladır. Ancak kişinin bilgisayarla ilişkisine "bağımlılık" denmesi daha çok olumsuz bir anlam içerir. Yani zararları yararlarından fazla olduğu halde kişi ilişkiyi sınırlandıramaz, olumsuz sonuçları ile karşı karşıya kalsa da karşı koyamaz.
Bilgisayar kullanımı genellikle olumsuz bağımlılık ilişkisine dönüşür. Kişinin günlük yaşamını olumsuz etkiliyorsa; aile, arkadaş ilişkilerini bozuyor, okul / iş performansını düşürüyor, maddi, duygusal ya da fiziksel sorunlara yol açıyorsa ve çaba gösterilmesine rağmen kontrol altına alınamıyorsa ciddi bir sorun haline dönüşmüş demektir. Son yıllarda, internet aşkları yüzünden bozulan ilişkiler, sanal ilişkilerin gerçeklerine tercih edilmesi, çocuk ve gençlerin sanal arkadaşları-aşkları sebebiyle aileleriyle ilişkilerinin olumsuz etkilenmesi gibi sorunlarla profesyonellere başvuru sayısında artış gözlenmektedir.

SAĞLIKLI VE PATOLOJİK BİLGİSAYAR VE INTERNET KULLANIMI *

Psikologlar tarafından bilgisayar ve internet başında geçirilen zaman kişinin kendini tanıması ve kimliğini keşfetmesi açısından yararlı ve sağlıklı bulunmaktadır. Özellikle ergenlik döneminde çekingen ve kendine güvensiz gençler için sanal ortam, kişiliklerini tanıma ve uygun davranış biçimlerini test ederek öğrenme imkanı sağlayabilir. Farklı kültürleri tanıma imkanı sağlar. Dünyanın değişik ülkelerinde yaşayan ve ortak hobi, ilgi alanı olan kişilerin birbirleri ile ilişki kurmalarını sağlayarak kişinin çevresini genişletebilir. Sanal ilişkiler gerçek yakın arkadaşlıklara, aşklara dönüşebilir. Ancak bu ilişkilerin gerçek yaşamdakilerin yerini almaması ve onlara tercih edilmemesi önemlidir. Sanal ortamda test edilen davranış biçimleri gerçek yaşama geçirilebildiği sürece sağlıklı ve yararlı bir kulllanım söz konusudur. Fakat kişi sanal ortamda edindiği deneyimleri gerçeğe uyarlayamaz ve kendini "sanal bir kişilik" olarak tanımlarsa, kişilik karmaşası yaşayabilir

AİLELERE İPUÇLARI

Eğer çocuğunuz;

Zamanının çoğunu bilgisayar başında geçiriyorsa,

Bilgisayarın başında uzun süreli kalıyorsa,

Önceden olduğu gibi başka oyunlar oynamıyor ve sevdiği başka etkinlikleri yapmıyorsa,

Bilgisayar ile vakit geçirmediği zaman sıkıldığını ifade ediyor ve huzursuz oluyorsa,

Başından kaldırsanız bile tekrar bilgisayarın başına dönüyorsa,

Ödev yapmak ve ders çalışmak yerine bilgisayarla vakit geçiriyorsa,

Bilgisayarı sosyal aktivitelerine ve arkadaşlarına tercih ediyorsa,

Önceden severek izlediği TV programlarını seyretmek yerine bilgisayar ile vakit geçiriyorsa,

Öğretmenleri de dersler ve başarısı konusunda şikayetçi olmaya başladıysa

Çocuğunuzun bilgisayar kullanımı ile ilgili bazı önlemler almanız yararlı olacaktır.

Ne Yapılabilir? :

Çocuklarda bilgisayar kullanımını, sadece belli zamanlarda ve belli amaçlar için sağlamak,

Çocuklarda bilgisayar oyunlarını eğitimsel amaçlı seçmek, eğitim ve öğretimlerini destekleyici nitelikte olmasına dikkat etmek, diğer bilgisayar oyunlarını ödül olarak kullanmak (bilgisayar oyunları çocuklarda el-göz koordinasyonunun, reflekslerin ve bazı becerilerin gelişmesinde olumlu etkilere sahiptir.),

Şiddet içerikli bilgisayar oyunlarında dikkatli olmak ( şiddet içeren bilgisayar oyunları, çocuklar arasında bir iletişim aracı olduğu ve çocukları şiddete yönelttiği gibi aynı zamanda şiddet ve saldırganlıklarını giderdikleri, bir anlamda hayata geçirdikleri bir araçtır. Ancak çocukları kavga ve ölüme karşı acımasız ve duyarsız hale getirdikleri de bir gerçektir.),

Çocuklarla geçirilen zamanı arttırmak, onlarla kişisel olarak ilgilenmek ve oyun oynamak,

Bilgisayar kullanımına ilişkin amacı ve süreyi belirlemek,

Bilgisayarın kullanım şekli ve süresi ile ilgili olarak gözlemci olmak,

Bilgisayarın yararlarının yanısıra zararları konusunda da çocuklara bilgi vermek
Yukarda iki ayri bagimlilik dan bahs ettik daha buna benzer yasamimizda bir cok lari da yer almis zaman dilimi icersinde veya bekleme icersinde olduguna inaniyorum.Benim merak ettigim konum ise bizler onlara mi bagimliyiz.Yoksa haytimizin gizli kalmis birer aynalarimidir.Benden bu kadar gerisi size kalmis kimbilir sizlerin kesfettigi daha buna benzer ne kadar bagimliliklar vardir.Paylasmak istemezmisiniz.
Saygilarla.

Hiç yorum yok: